Kasım Bin Muhammed'in Hikmetli Sözleri

Kâsım bin Muhammed'in (r.a.) hikmetli sözlerinden birkaçı ve bazı rivayetlerini sizler için derledik.

“En büyük günahlardan biri, kişinin günahını hafif görmesidir.”[1]

“Yapmadıkları bir şeyi konuşmayı sevmeyen insanlarla (yani ashâb-ı kirâm ile) birlikte yaşadım.”[2]

Kâsım bin Muhammed (r.a.), bir kişinin:

“–Falanca Allâh’a karşı ne kadar cüretkâr!” dediğini işitmişti. Ona şöyle dedi:

“–Allâh’a karşı cüretkâr olmak Âdemoğlunun haddine değildir! Ancak onun hakkında:

«–Allâh’ı ne kadar da az tanıyor!» diyebilirsin.”[3]

Kâsım bin Muhammed (r.a.) , Arefe günü Arafat’da dilenen birini gördü. Ona:

“–Yazıklar olsun sana ey sâil! Böyle bir günde Allah’tan başkasından mı istiyorsun?!” dedi.[4]

“Cenâb-ı Hak, ashâb-ı kirâmın ihtilâfıyla (farklı görüşleriyle) insanlara genişlik tanıdı. Hangi sahâbînin görüşünü alsan, içinde bir sıkıntı duymazsın.”[5]

“En bereketli kadın, maddî külfeti en az olandır.”[6]

BAZI RİVAYETLERİ 

Kâsım bin Muhammed (r.a.) şöyle anlatır:

Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ- hasta olmuştu. İbn-i Abbâs -radıyallâhu anhumâ- onu ziyarete geldi ve şöyle dedi:

“−Ey mü’minlerin annesi, sen Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ve Ebû Bekir -radıyallâhu anh- gibi iki büyük kerem sahibi mürşid ve şefâatçinin yanına gidiyorsun! (Ne mutlu sana! Artık endişe etme, rahat ol!)” (Buhârî, Ashâbu’n-Nebî, 30)

Kâsım bin Muhammed Hazretleri’nin anlattığına göre Peygamber Efendimiz’in ashâbından biri (muhtemelen Abdullah bin Zeyd -radıyallâhu anh-) âmâ olmuştu. Dostları onu ziyarete geldiler. Hâlbuki onun gözlerini yitirmekten dolayı bir derdi, tasası yoktu. Kendisini tesellî etmek için gelenlere şu karşılığı verdi:

“–Ben o gözleri Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e bakmak için istiyordum. O’nun vefâtından sonra (Yemen’deki) Tübâle beldesinin âhûlarındaki en güzel gözlere sahip olsam, yine de sevinmem!” (Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, no: 533; İbn-i Sa‘d, II, 313)

Kâsım bin Muhammed Hazretleri’nin Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ-’dan nakline göre Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir gün:

“–Kıyâmet günü ilk olarak gölgeye koşanlar kimlerdir biliyor musunuz?” buyurdular. Ashâb-ı kirâm:

“–Allah ve Rasûlü daha iyi bilir.” dediler. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“–Onlar, kendilerine hakları tevdî edildiğinde onu kabûl edenler, kendilerinden hak taleb edildiğinde bunu cömertçe verenler ve insanlar hakkında hükmederken kendilerine hükmediyormuş gibi davranan kişilerdir.” buyurdular. (Ahmed, VI, 67, 69)

Kâsım bin Muhammed Hazretleri’nin Hazret-i Âişe vâlidemizden rivâyetine göre Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır:

“Bir müslüman, bir kadının güzelliğini görünce, gözünü hemen ondan çevirirse, Allah Teâlâ onun için, halâvetini hissedeceği (lezzetini ve zevkini duyacağı) bir ibadet (hâli) yaratır.” (Ahmed, V, 264; Heysemî, VIII, 63; Ebû Nuaym, Hilye, II, 187)

Kâsım bin Muhammed (r.a.), Hazret-i Âişe vâlidemizden:

“En bereketli nikâh, maddî külfeti en az olandır.” sözünü nakletmişti. Kendisine:

“–Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ- bu sözü Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’den mi nakletti?” diye sordular. O da bu husustaki yüksek ihtiyat hâlini sergileyerek:

“–Bana bu şekilde rivâyet edildi, ben bu şekilde ezberledim!” dedi. (Ebû Nuaym, Hilye, II, 186)

Kâsım bin Muhammed (r.a.) şöyle rivâyet eder:

Hazret-i Ebû Bekir -radıyallâhu anh- tahsîsâtını verdiği kişiye; «zekât borcu olup olmadığını» sorardı. «Evet.» derse, zekât vereceği miktârı keser, «Hayır.» derse hiçbir şey almadan tahsîsâtın tamamını ona öderdi.” (Muvatta’, Zekât, 4)

Kâsım bin Muhammed (r.a.) şöyle der:

İbn-i Abbâs Hazretleri’ne:

«–Bir kişi var, amel-i sâlihler işlemeye gayret ediyor, ama bâzı günahlar da işliyor. Bir kişi de var, amel-i sâlihler için fazla gayreti yok ama günah da işlemiyor, bunların hangisi daha üstündür?» diye soruldu. O da:

«–Günahtan uzak durmak, bana daha sevimli gelir.» cevâbını verdi. (Ebû Dâvûd, Zühd, s. 356)

NASİHATLERDEN İSTİFADE EDEBİLMEK NEYE BAĞLI?

[Günümüzde de, bu nasihatlerden istifâde ederek bilhassa televizyon, internet, moda ve çarşıların nefsâniyeti tahrik eden âfetlerinden titizlikle korunmak îcâb eder. Zira; “Def’-i mefâsid celb-i menâfîden evlâdır.” Yani zararlı olanı bertaraf etmek, faydalı olanı kazanmaya çalışmaktan daha öncelikli ve gereklidir. Evvelâ yaradaki cerahati almak, onu iyice temizledikten sonra merhem sürmek îcâb eder.

Bu sebeple öncelikle haramlardan ve kalbi gaflete sürükleyecek şeylerden korunmak gerekir ki ibadetlerdeki feyz ve rûhâniyet artsın, makbûl bir kulluk hayatı yaşanabilsin.]


[1] İbn-i Asâkir, Târîhu Dımaşk, c. 49, s. 181.

[2] Muvatta’, Kelâm, 24. [1]

[3] İbn-i Asâkir, Târîhu Dımaşk, c. 49, s. 180.

[4] İbn-i Asâkir, Târîhu Dımaşk, c. 49, s. 181.

[5] İbn-i Abdi’l-Berr, Câmiu Beyâni’l-İlmi ve Fadlih, II, 900; İbn-i Sa‘d, V, 189.

[6] Zehebî, Siyer, V, 58.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.