Kas Hücresi Olmayan Hücrelerden Kas Yapıldı

Bilim insanları, kas hücresi olmayan cilt, kan gibi hücrelerden elde ettikleri indüklenmiş pluripotent kök hücreleri kullanarak ilk defa işlevsel insan kası üretti.

Biomedikal mühendisler, kas hücresi olmayan hücrelerden işlevsel insan kası üretmeyi başardı.

Duke Üniversitesinden araştırmacılar, cilt gibi kas olmayan dokulardan alınan olgun hücreleri öncelikle indüklenmiş pluripotent kök hücrelere (İPS) dönüştürdü. Pax7 molekülü enjekte edilen bu kök hücreler kasa dönüşmeye başladı.

Canlıyı oluşturan tüm hücre tiplerine dönüşebilme yeteneğinde, henüz farklılaşmamış hücrelere pluripotent kök hücreler deniyor. İPS’ler ise farklılaşmış bir hücreden bazı genleri üretmesi sağlanarak veya dışarıdan faktörler verilerek, farklılaşmanın tersine çevrilmesi sonucu elde ediliyor.

İlk denemelerde, hücreler geliştikçe erişkin kas kök hücrelerine benzedi ancak onlar kadar güçlü olmadı ve çalışan kaslara dönüşmedi.

İLK DEFA İŞLEVSEL İNSAN KASI ÜRETİLDİ

Duke Üniversitesinden araştırmacılar, çok sayıda deneme sonucu İPS’leri işlevsel insan kasına dönüştürmeyi başardı. Araştırmada yer alan Lingjun Rao, süreçte Pax7 molekülü enjekte etmeyi bırakarak hücrelere tam olarak olgunlaşmaları için destek ve besi sağlamaya devam ettiklerini belirtti.

Çalışmada, 2-4 haftalık 3 boyut desteğinin ardından oluşan kas hücreleri, elektrik titreşimleri ile biyokimyasal sinyaller gibi dış uyarıcılara kas lifleri gibi tepki verdi ve de doğal kas dokularının nöronal girdilerini taklit etti.

Oluşturdukları kas liflerini yetişkin farelere nakleden araştırmacılar, bu liflerin en az 3 hafta boyunca çalıştığını, bu süreçte damarlaşma yoluyla doğal dokulara yavaş yavaş entegre olduğunu gösterdi. Ancak oluşan kas, doğal kas dokusu kadar güçlü olmadı.

Buna rağmen bu kas liflerinin ilerisi için potansiyeli bulunduğunu aktaran araştırmacılar, bu liflerle normal yetişkin kasların hasar gidermesi için gerekli “uydu benzeri hücreler” geliştirdiğini kaydetti.

Araştırma, “Nature Communications” dergisinde yayımlandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.