Kardeşlerinin Dertleriyle Dertlen!

Özellikle dini sohbet edenler, kardeşlerinin her hâliyle ilgilenmeli, dertleriyle dertlenmeli, sevinçleriyle sevinmeli ve onları hakîkî bir dost bilmelidir. Dostluk ve kardeşliğin hâl lisânına da âşinâ olmalıdır.

Cenâb-ı Hak, böylesine hâlis bir kardeşlik bağını temin edebilenleri sever ve onları hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyâmet gününde Arş’ının gölgesinde gölgelendirir.

Unutmayalım ki problemini çözdüğümüz insan bizimdir. Muhabbet ve gayret ise, her problemin üstesinden gelir.

Rasûlullah Efendimiz’e bir köle geldiği zaman onun derdiyle dertlenirdi. Çocuk geldiği zaman onunla ilgilenir, problemini çözerdi. Onun rûhuna girecek güzel bir damar bulurdu.

KARDEŞİNİN SIKINTISINI GİDERMEK

Hazret-i Enes anlatıyor:

Allah Rasûlü insanların en merhametlisiydi. Yanına gelip ihtiyacını arz eden herkese mutlakâ sıkıntısını giderecek bir cevap verirdi. İstenilen şey yanında varsa hemen talebi yerine getirir, yoksa vaatte bulunurdu.

Bir gün namaz için kāmet getirilmişti. O esnâda bir bedevî gelerek elbisesinden tuttu ve Rasûlullah Efendimiz’e:

“–Az bir ihtiyacım kaldı yâ Rasûlâllah! Onu unutmaktan korktuğum için hemen halletmek istiyorum, (bana yardım et!)” dedi.

Rasûlullah bedevînin ihtiyacını karşılayıncaya kadar onunla birlikte ayakta bekledi. Onun ihtiyacını karşıladıktan sonra dönüp namazı kıldırdı. (Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, no: 278)

Şu hadîs-i şerîfler de, din kardeşlerinin dertleriyle ilgilenmenin ne kadar mühim bir ictimâî ibâdet olduğunu ifâdeye kâfîdir:

“Kul, din kardeşinin yardımında olduğu müddetçe, Allah da kulunun yardımcısıdır.” (Müslim, Zikr, 37-38; Ebû Dâvûd, Edeb, 60)

“Kim (din) kardeşinin ihtiyacını giderirse, Allah da onun hâcetini giderir. Kim bir müslümanın dert ve kederine çâre olur (onu ferahlığa kavuşturur)sa, Allah da o sebeple kıyâmet sıkıntılarından bir sıkıntıyı kendisinden giderir.” (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58)

Şunu unutmamak gerekir ki herkes güzel bir alâkaya, ihsâna ve teveccühe muhtaçtır. İnsanlara gösterilen güzel alâka, düşman olanın düşmanlığını azaltır, dost ve yakın kimselerin ise muhabbet ve yakınlığını artırır.

SAMİMİ DOST OLMAK

Âyet-i kerîmede buyrulur:

“İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle! O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost oluverir.” (Fussilet, 34)

İbn-i Abbâs şöyle buyurmuştur:

“Âyet-i kerîmede kastedilen «En güzel şekil», öfke anındaki sabır ve kötülüğe mâruz kalındığı andaki aftır. İnsanlar bunları yaptıkları takdirde Allah onları muhâfaza eder, düşmanları da kendilerine boyun eğer, sanki samimî bir dost oluverir.” (Buhârî, Tefsîr, 41/1)

Öte yandan her insan, söyleyeceği sözün mühim ve kıymetli olduğuna inanır ve dikkate alınmak ister. Bu sebeple sohbetçi, kendisine herhangi bir problemi için mürâcaat eden kardeşini başından savar gibi değil, büyük bir dikkat ve ciddiyetle dinlemelidir. Onun problemini çözüp huzura kavuşturmalıdır. Elinde hiçbir imkân yoksa, en azından onun rûhunu ferahlatacak birkaç tatlı söz söylemelidir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Sohbet ve Adabı, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.