Kanser Nasıl Oluşur?

İsa (a.s.)’dan yaklaşık 4 asır önce yaşadığı tahmin edilen Hipokrat tanımlamış, kanser denen can sıkıcı hastalığı. Kanser kelimesinin eski Yunancada yengeci tarif eden kökten gelmesinin sebebi ise ikisinin de etrafı kemirici özelliği ile ilgili olduğu sanılıyor. 

Kanserin, yoldan çıkmışlığın, rotadan şaşmışlığın anlaşılması için olayın normalini anlatalım kısaca. İnsan vücudu hücrelerden oluşuyor. Sayısı bir rivayet 50, bir rivayet 100 trilyon. Büyüklükleri ortalama 10 mikron desek 100 tanesini üst üste koysanız 1 mm ediyor.

Konumuzla ilgili kısım çekirdek; içinde, genetik bilgiyi saklayan kromozom çiftleri var: 23 adet, bunlar da DNA dizilerinden oluşuyor. Her bir DNA dizisinin uzunluğu 2 metre…

Önce hücrenin toplam boyutuna bakın sonra bir de çekirdeğindeki bilginin ölçülebilir uzunluğuna bakın. Kemiyetteki ihtişam bu ise keyfiyettekini siz hesap edin.

Hücrelerin de bir ömrü / yaşam döngüsü var. Onlar da görevlerini yapıp, bölünüp, ölüyorlar.

Vakti geldiğinde! Hücrenin, tüm genetik bilgisini saklayan çekirdeği, bir sinyal ile büyüyüp, yoğunlaşıp ikiye bölünüyor. Kendisinin birebir aynısı bir kopya oluşturuyor. Ardından geri kalan kısım bölünüyor ve bir hücreden iki hücre ortaya çıkmış oluyor. Ama önemli olan nokta çekirdekteki DNA’nın bölünmesi. Çok hassas yapılması gereken bu işlem en ufak bir yanlışlığı kabul etmiyor. Bu yapının bozulması demek her şeyin bozulması demek. Mikrop, ışın, sigara gibi zararlı uyaranlarla bir hasar oluşursa (buna mutasyon deniyor) hemen tamiri gerekiyor. Dr. Aziz Sancar da Nobel ödülünü bu konudaki çalışmalarıyla (DNA hasarının onarım mekanizmaları) kazanmıştı dersek konunun önemi daha iyi anlaşılabilir. Tamir başarılı olmazsa ya hücre kendini imha eder ya da savunma sistemi tarafından yok edilir. Bu da olmazsa hikayenin sıkıntılı safhasına geçilir. Aldığı sinyalin gereğini yap(a)mayan hücre kontrolsüz bir şekilde çoğalmaya başlar.

İYİ HUYLU VE KÖTÜ HUYLU OLABİLİRLER

Planlanandan fazla çoğalan hücreler tümörleri oluştururlar. Tümör “şişlik” demektir iyi huylu veya kötü huylu olabilirler. Tümör hücreleri normal hücrelerden farklı olarak aşırı ve sınırsız büyüme hızı, çevre dokuya invazyon ve metastaz (uzak organlara yayılım) gibi bir takım farklı özellikler gösterirler.

Olayı biraz daha anlaşılır hale getirelim. Mesela karaciğeriniz, sürekli ve mükemmel bir şekilde işlerini yapıp, metabolizmayı bir orkestra şefi gibi yönetiyor. İlaçlardan kalan zararlı maddeleri atıyor, yaralanma halinde kanamayı durduracak, hastalık halinde mikrobu öldürecek proteinleri üretiyor…. ve bu kadar işi anlık takiple milyonlarca kez aksatmadan yaparken, anne karnında iken 1 cm bile olmayan boyutu yetişkinde yaklaşık 20 cm ve 1500 grama ulaşacak kadar çoğalıyor. Her çoğalma döngüsü risk demek. Çok ciddi, anlık, mükemmel çalışan bir makine aynı anda kendi gibi makineler üretiyor desek belki olayın “akıllara sığmaz” boyutu daha kolay anlaşılır. Saha “sebepler alemi” olunca bu işlevi görmek için bir memur lazım: Protoonkogenler; hücrede artan ihtiyaca göre büyüme - gelişme ve farklılaşmayı sağlayan proteinleri üretiyor. Allah yapısı işler mükemmel giderken… insan eli değiyor sisteme. Nasıl mı?

HEPATİT C VİRÜSÜ İLE DNA'NIN YAPISININ BOZULMASI

Dikkatsiz bir berberde traş olmak, ehliyetsiz şahsa hacamat yaptırmak, bir hastanede enjektör kazasına kurban gitmek gibi bir durumda kapılabilecek hepatit C virüsü DNA’nın yapısını bozup protoonkogeni, onkogen (kanserojen gen) haline getiriyor.

Gözünüzün önüne getirin 90 kg ağırlığında 180 cm boyunda “kapı gibi” bir insan, bir şekilde HCV (Hepatit C virüsü) vücuduna giriyor, çapı 60 nano metre (1 nano metre, milimetrenin milyonda biri). Bir şekilde gidip karaciğeri buluyor. Davetsiz olduğu halde bir şekilde karaciğer hücresinin içine giriyor, en mahrem saha olan çekirdeğe ulaşıyor, sistemin şifresini çözüp onu nasıl bozacağına karar veriyor. Bir genin yapısındaki, bir kodu değiştiriyor, ortaya alakasız bir protein çıkıyor sonuç… Sınırsız, durdurulamaz ve anlamsız bir hücre çoğalması, o mükemmel işlemcinin yerine ondan binlerce kat fazla sayıda bir et kümesi ortaya çıkarıyor. Oluşan “şeye” et kümesi dedik çünkü iş gören mükemmel hücre ile hiç ilgisi olmuyor. Normal hücre kalifiye bir mühendis gibi çalışırken, çoğu hiç farklılaşmamış kanser hücresi vasıfsız işçi gibi kalıyor.

SAĞLIKLI İKEN NİMETİN BÜYÜKLÜĞÜNDEN HABERDAR OLUN

İş görmediği ile kalsa bir şey değil, bir de büyüyerek etrafa zarar verip safra yollarını tıkıyor, “kapı gibi” kardeşimiz önce, safra salgısından mahrum kaldığı için basit hazımsızlıktan yakınırken bir sabah uyandığında çevresindekiler;

Senin gözlerin biraz sararmış mı? diye soruyor. Gerisi hastane, tetkik, ameliyat, kemoterapi. Ahiri; malum.  Anlatıp canınızı sıkmayalım.

Sağlığın kıymeti bilin demek olayı basitleştirmek olur. Sağlıklı iken nimetin büyüklüğünden haberdar olmak bu ayki mesajımız olsun.

Not: Protoonkogen: Normalde hücrenin büyüme gelişmesi ile ilgili işlerde görevli molekül

Onkogen: kansere dönüşümü tetikleyen molekül

Hepatit C Virüs: Daha çok kan nakli ile bulaşan, nadir ama olduğu zaman kronikleşen, siroz ve kansere zemin hazırlayabilen bir mikrop

DNA: Hücre çekirdeğinde bulunup, canlılığa ait tüm işlevlerin idaresi için gerekli genetik bilgiyi taşıyan madde.

Kaynak: Dr. Fırat Erdoğan, Altınoluk Dergisi, Sayı: 392

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.