Kandil Simidi Neden Dağıtılır?

Kandil simidinin hazırlanma amacı, aç ve açıkta kalanlara ikram yapmaktır.

Kandil farz bir ibadet değil, dini bir geleneğin yaşatılması anlamına gelir. İslam inancına göre kutsal olduğunda hemfikir olunan günlere verilen addır.

Bu güzel gecelerde, ilk başlangıçta ‘lokma’ gibi hazırlanan ancak son yıllarda da delikli halka şeklinde ‘susamlı, tuzlu kuru pasta’ formunda simitler hazırlanır. Kutsallığı yoktur. Sadece gelenektir. Amaç, etrafındaki yakın, komşu, aç ve açıkta kalanlara ikram yapmaktır. Bu davranışın bugüne uzantısı da ‘Kandil Simitleri’dir. Alıp çayla beraber yemek için değil, sokaktaki insanlara dağıtmak için olduğu unutulmamalıdır. Aldığımız kandil simitlerini yalnızca kendimiz yemeyelim, arkadaşlarımıza, komşularımıza, akrabalarımıza ikram edelim, paylaşalım güzelliğimiz artsın.

KANDİL SİMİDİ TARİFİ

Malzemeler

- 200 gr. yağ (oda sıcaklığında)

- 2 adet yumurta (sarısı hamura, beyazı dışına)

- Yarım çay bardağı zetinyağı

- 2 yemek kaşığı sirke

- 2 yemek kaşığı toz şeker

- 2 çay kaşığı tuz

- 1 paket kabartma tozu

- 4 su bardağı un

- Susam ve çörek otu

KANDİL SİMİDİNİN YAPILIŞI

1- Öncelikle oda sıcaklığındaki yumurtaların aklarını ve sarılarını ayırın. Geniş bir yoğurma kabına 4 su bardağı unu ekleyin ve ortasına çukur açın.

2- Açtığınız çukurun içine margarini, yumurta sarılarını ve geri kalan tüm malzemeyi ekleyerek ele yapışmayan bir kıvama gelinceye kadar yoğurun .

3- Kıvama gelen hamuru mutfak tezgahına alın ve ceviz büyüklüğünde parçalar kopartın.

4- Koparttığınız hamurları tezgah üzerinde yuvarlayarak parmak genişliğinde rulolar oluşturun ve daire şeklinde birleştirin.

5- Hazırladığınız simitleri yağlı kağıt yada silpat serilmiş fırın tepsisine 1-2 cm aralıklarla dizin. Tüm hamur bitene kadar aynı işlemi uygulayın.

6- Yumurta aklarına fırçanızı batırın ve simitlerin tamamına sürün.

7- Sırasıyla isteğinize göre simitlerin üzerine çörek otu ve susam serperek 200 derece önceden ısıtılmış fırında simitlerin üzeri kızarana kadar pişirin.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.