Kalplere Şifa Salavat ve Dualar

Yrd. Doç. Dr. Veysel Akkaya'nın hazırladığı "Kalplere Şifa Salavat ve Dualar" kitabı Erkam Yayınları'ndan çıktı.

Rûha lezzet, cisme selâmet, kalbe nûrâniyet ve hayata istikâmet olan salâtlardan, ibâdetin özü, umûdun sözü ve kurtuluş vesîlesi olan nebevî duâlardan seçtiklerimizi, sizlere takdîm etmeyi nasîb eden, yüce Mevlâmız Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri’ne en kâmil mânâda hamd ü senâlar olsun.

Varlığın nûru, gönüllerin sürûru Farhr-i Âlem Muhammed Mustafâ Efendimiz’e, âline ve ashâbına, ümmetinin nefesleri sayısınca salât ve selâm olsun. Allah Teâlâ benim ve senin kalbini, nûr-i Muhmmedî ile tenvîr eylesin. Kendisinin ve Habîbi’nin kâmil muhabbetini lutfeylesin. Dostlarını muvaffak kıldığı bütün güzellikleri ikrâm eylesin.

Mâlum olduğu üzere Rasûlüllah’a (s.a.v.) sevdâlılar için salât getirmek, büyük bir teslimiyet ve muhabbet tezâhürüdür. Hak Teâlâ’ya karşı acziyetinin idrakinde olan kimseler için duâ etmek ise, kulluğun en güzel ifâdesidir. Bu sebeptendir ki, gönlü muhabbet-i Rasûl ile yanan bazı dostları, salât ve duâlardan müteşekkil yeni bir kitap hazırlamamı tavsiye buyurdular, himmet ettiler, cesâretlendirdiler ve desteklediler. Mevlâ-yı Müteâl’in lutf u keremiyle bu eser zuhûr etti.

Salâtlar başta İki Cihan Güneşi Efendimiz’in olmak üzere, sahabe-i kirâmdan rivâyet edilen ve meşhur bazı tarikat şeyhlerinin çok husûsî olarak tertip ettiklerinden oluşmaktadır. Bu salâtların her biri farklı mânevî kazançlara vesîle olacak tarzdadır.

Duâlara gelince, Rasûlullah’ın (s.a.v.) günlük okuduklarından ve bizim âşinâ olduklarımızdan ziyâde, daha az bilinen ve bir vakte bağlı olmayan duâlarından müteşekkildir.

Duâları alırken, onu rivâyet eden sahabînin adını zikretmeyi, bu vesîle ile onların da yâdedilmesini arzu ettik. Hz. Ebû Bekir’den (r.a.) itibaren, bu duâların bizlere ulaşmasına emeği geçen o Peygamber dostlarının rivâyetiyle duâları tertib ettik. Cenâb-ı Hak’tan burada adı geçen sahâbîler ve velîlerin derecelerini daha da yükseltmesini, benim ve senin onların şefâatine ermemizi, âhirette berâber olmamızı nasîb etmesini niyâz ediyoruz.

Kitabı temin etmek için tıklayınız

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.