Kalbimle Oynama!

Genç Dergi, 116. sayısında "Kalbimle Oynama!" dosyasıyla; sömürülen ilişkilere, insanların birbirlerini kandırmasına; ümit vermesine değiniyor.

Genç’in Mayıs sayısı basın bülteni:

Bu ay ise yine kendi sorularımızdan bir cevap arıyoruz: KALBİMLE OYNAMA!" diyor GENÇ Mayıs ayında. Sömürülen ilişkilere, insanların birbirlerini kandırmasına; ümit vermesine değiniyor... Amacımız yine kendimizin, gerçek derdimizin ne olması gerektiğini vurgulamak. Bu anlamda da Yayın Kurulumuzdan Klinik Psikolog Mehmet Dinç dosyamızı hazırladı, dergimiz yazarları da yazılarıyla güçlendirdiler bu meseleyi.

Editörden yazımızdan bir bölüm:

“Gençlik yıllarında kalp bir başka atar, kalp bir başkalaşır. İlahi sevginin staj dönemi esintileri sayılabilecek sevdalar belirir içinde, bir yumruk büyüklüğündeki o sihirli mekana tarife sığmaz duygular dolar. İşte tam da bu noktada, “aman dikkat” demek istiyoruz okuyucularımıza. Neden? Çünkü kalp hırsızları çoğalıyor. İnsanların en güzel duygularıyla oynamayı alışkanlık hâline getirenler artıyor. Bir tarafın akıl almaz pişkinliğinin faturasını bir başka taraf onulmaz bir pişmanlık olarak ödüyor. Koruyalım kendimizi dostlar, koruyalım kalbimizi. Oyun değil bu, oynamayalım kalplerle, oynatmayalım kalbimizle... Haziran ayında görüşmek üzere. Muhabbetle kalın.”

TÜRKİYE GÜNDEMİ / SALİH YÜZTGENÇ

Haber Başlıkları Şöyle:

“İslam Alemi Uyansın da Neye Uyansın?”

“Eğitimde Reformlar Devam Ediyor (!)”

“Türkiye’yi Ayakta Tutarsak Kendimizi Ayakta Tutmuş Olacağız”

“İstikrar Yolunda Ekonomimiz Büyümeye Devam Ediyor”

Ne Var Ne Yok?

“Dergi Severler Sirkeci’de”

“İstanbul Gençlik Festivali’yle Şenleneceğiz”

“Osman Gazi Köprüsü Hayırlı Olsun”

DÜNYA GÜNDEMİ / BEYTULLAH DEMİRCİOĞLU

Haber Başlıkları Şöyle:

“Batı’nın Elindeki “İnsan Hakkı İhlali” Sopası”

“Gariban Afgan Gençler Esed İçin Nasıl Ölüme Gönderiliyor?”

“Mısır-Türkiye İlişkileri Normalleşebilir mi?”

“ABD ile Suudi Arabistan Arasına Neden Kara Kedi Girdi?”

YENİ BİR DÜNYA / MEHMET LÜTFİ ARSLAN

Genellikle “edebimi ne güzel etti” şeklinde çevrilen ve ahlak güzelliğine atfedilen te’dib kelimesi aslında güzel ve düzgün konuşma manasına gelmektedir. Bir diğer ifade ile Peygamberimiz “eddebeni Rabbi” ifadesi ile “Rabbim edebiyatımı ne güzel yaptı” demektedir. Dolayısıyla Rasullullah Efendimiz’in dili güzel kullanmasına vesile olan mürebbisi Rabbimizdir.

DOSYA/ MEHMET DİNÇ - KALBİMLE OYNAMA!

Bir kalbimiz var. Aslında sadece kalbimiz var; başka bir şeyimiz yok. Tek sermayemiz, üzerine titrememiz, esen yelden, bakan gözden sakınmamız gereken bir kalbimiz... O düzgün attığında düzgün yaşadığımız, o bozulduğunda bozuk attığımız kalbimiz... Ve etrafta cirit atan kalp hırsızları... Kalple oynamayı marifet bilen, kalp kıran, bununla beslenen kalp avcıları... Niye oynarlar, niye böyle yaparlar? İnsanı en hassas yerinden yakalayıp, sonra yüzüstü bırakmaktan ne umarlar? “Kalbimle oynama” bir çığlıktır. Hepimizin ebedi hayatı kalbimizin selametine bağlı. Onun bir tek sahibi var ve onu başkasının oyuncağı yapmamızı asla istemiyor. Onu korumamız bu açıdan çok önemli. Dosyamız, onu kendi içimizdeki karanlık yan başta olmak üzere herkesten koruyalım diye...

Bir genç kız ya da delikanlı yıllar yılı ihtimamla koruduğu kalbini birine kaptırıyor. Kaptırıyor da sebepsiz kaptırmıyor, arada ne kadar bakış, ne kadar söz, ne kadar jest var bilen biliyor. Ancak karşı tarafın savunması hazır; “ben o anlamda dememiştim” “ben onu kastetmemiştim” “ben öyle anlaşılsın istememiştim” “ben herkesle böyleyim” vs.

BEYTÜLHİKME/ASIM GÜLTEKİN

BÜYÜK YAZAR DERKEN SEÇMEYECEĞİZ Mİ?

Müslüman değil misin sen? İzzetin, vakarın, iz’anın, irfanın nerde?! Hele bazı arkadaşlar herkesi kabul eder, yanlış, sapkın, kopuk, din-imanla alakasız herkesi baş tacı eder; sıra Müslüman yazarları, âlimleri hatasıyla sevabıyla sevmeye geldiğinde nasıl da cimrileşiyorlar.

MİNYEHLİ / ABDULLAH YALNIZ

UMUT HIRSIZLARI

Umut verme eylemini kötü niyetli bir şekilde, muhatabını direkt olarak duygusal ve fiziksel açıdan istismar etme amacıyla yapanlar da vardır. Ancak bu metin, böyle bir canlının davranışını incelemeyi gerekli görmemektedir.

SAKİNCE / DOÇ. DR. ALİ AYTEN

İLİŞKİ SANAL, KALP GERÇEK

Sanal âlem gençliğin kaypaklığını besleyen enstrümanlar sunuyor. Kurallar ve insanların söz ve davranışlarının sonuçlarına katlanmalarını sağlayan bağlayıcılık özelliği sanal âlemde en zayıf noktaya iniyor. Diğer taraftan sanal alem insanlara sahte bir cesaret duygusu veriyor. İnsanların yüzüne gözlerinin içine bakarak söyleyemeyeceğiniz pek çok şeyi klavyenin tuşlarıyla tuşlayabiliyorsunuz. Sanki o sözleri sizin zihniniz üretmiyor ve sizin ağzınızdan çıkmıyor gibi.

MEMLEKET HALLERİ / ALİ CAN

KALBİ KIRIKLAR KULÜBÜ

Kızgın şişler sokuyor insan kendi kalbine, başkalarının kalplerine. İnsan neden başkasının kalbine kızgın şiş sokar? Hâlbuki onun kalbinde O var! O’nun bendesi var. En çok kâl dili yara açıyor, hâliyle anlatan çok az. İnsan çok aceleci, hemen olsun istiyor, kendi hemen olmadığı halde.

SEYYAH / ADEM ÖZKÖSE

Afganistan’a Yolculuk -15

Mücahid Sivil Öldürmez

İşgalci askerler mücahidler bölgeyi terk ettikten sonra eğitimli köpeklerle yaptıkları aramalar sonucu Numan’ın cesedine ulaşmışlar. Sonra da mücahidlere destek veren çevre köylerden birine gidip cesedi köyün meydanına atmışlar. Cesedin bu şekilde herkesin görebileceği bir yere atılmasının sebebi ise köylülere gözdağı vermekti.

SÖYLENMELER / AYŞEGÜL GENÇ

DERİNDE KALAN EVLER, YÜZEYE VURAN AŞKLAR

Hem yaşadığımız çağın zorlamaları ve yönlendirmeleri yüzünden, hem de insanın benmerkezci olması, İslam din’nin yapıcı onarıcı yönünden uzaklaşması yüzünden aşkların dilde kaldığını, evlerin sıcaklığını kaybettiğini, hatıraların yok olduğunu söyleyebiliriz.

ZAMANSIZ DÜŞÜNCELER / MESUT KAYA

ŞEKERSİZ, SUSUZ, KAHVESİZ: Diyamandi’den Yaman Dede’ye

Şöyle diyor Diyamandi: “Dersler ilerledikçe ufkum genişledi, artık Arapçanın, Farsçanın, edebiyatın delisi olmuştum. Mevlânâ’nın, Sâdî’nin, Hâfız’ın mısraları beni benden alıyordu. Hocalarımdan ve öğrencilerden gördüğüm ilgi o kadar artmıştı ki… Bana Yamandi Molla diyorlardı.”

TEN KAFESİ / YUNUS EMRE TOZAL

İNSANA VE KİTABA YATIRIM YAPAN MÜNEVVER: İLHAN AKINCI

“Cenab-ı Hak bizi yaratmış, niye yarattı? Rızasına uygun yaşayalım diye, hayırlı ve güzel işler yapalım diye. Malatya’nın toprağı, coğrafyası bizi bu ruhla yetiştirdi. İlay-ı Kelimetullah, İslâm davası ruhunu bize verdiler. 60lı, 70li yıllarda çok baskıcı bir dönem yaşadık. Tanzimat’la gelen ülkemize, Batılılar’ın buradaki yerli işbirlikçileri bir dinsiz rejim kurmak ve dinsiz insanlar yetiştirmek için her şeyi yaptılar.

Önümüze bir sürü engeller çıkardılar. Biz okuduğumuz her kitapta bir dava bilinciyle, sevda bilinciyle “emr-i bil ma’ruf nehy-i an’il münker” nasıl yapabiliriz diye düşündük.” İlhan Akıncı

PORTRE/YUSUF TEMİZCAN

Yarınki Türkiye’nin Tasarımı: Nurettin Topçu

İsmail Kara’ya göre, Nurettin Topçu, 1950’den itibaren Türkiye’nin Amerikanlaşmasına en sert biçimde karşı çıkmıştır. Türk olduğu için Avrupa’da, İslâm’dan bahsettiği için bu topraklarda üzeri örtülmek istenmiş biridir.

GÖNÜL DERGÂHINDAN HİKMETLER / OSMAN NURİ TOPBAŞ

Bu dünya bir pazar yeridir. Cenâb-ı Hakk’ın lûtfettiği canı, malı, bütün imkânları yine O’nun yoluna seferber ederek Cennet’i satın alabilmenin pazarı. Bu pazar, Cenâb-ı Hakk’ın ilâhî azamet tecellîleriyle, ilâhî kudret akışlarıyla, ilâhî sanatın nakışlarıyla dolu. Her şey Cenâb-ı Hakk’ın azametinin şâhidi. Cenâb-ı Hak, kabirden evvel dünyada uyanmamızı, Cennet’in satın alındığı bu pazarın farkında olmamızı arzu ediyor… Zira şunu kesinlikle unutmamak lazımdır ki; fânî hayat çarşısının en son giysisi olan kefen, bir gün mutlakâ herkesi saracak ve ölüm vâkıası, bütün fânî alışverişlere, zevklere, câzibelere, aldatıcı yaldızlara iptal mührünü vuracaktır!..

CAN DAMLALARI / ALİCAN TATLI

Kıssadan Hisse:

Yetimlerin Referansı Allah’tır!

Dr. Ali Taşcı’nın yaşayıp sonra kaleme aldığı, benim de okuduğumda çok etkilendiğim şu olayı Genç Dergisi okuyucularıyla paylaşmak istiyorum. Zira günümüzde -az bile olsa- hâlâ bu temiz duygu ve düşüncelere sahip gençlerimizin varlığı umutlarımızı yeşertmektedir.

Mesnevi’den

Korkma, Dertleri Umursama!

Hz. Mevlana verdiği bu nasihatle; oğluna dertlerden korkma, dertleri umursama, onların imtihan gereği sana verildiğini ve O’nu sana verenin Rabbi’nin olduğu hakikatini unutup da asla O’na isyan etme. Sabrı elden bırakma. Zira en büyük sıkıntılar da, nimetler de bir gün mutlaka bitecektir” demek ister.

MÂNEVÎ KİŞİLİĞİN İNŞÂSI / DR. ÂDEM ERGÜL

BAĞINI KOPARMA YARDIMSIZ KALMA

Varlığın devamı ve âlemin nizamı, çoğu zaman bu ilişkiler ağının sıhhatli bir şekilde korunmasına bağlıdır. Bağların zayıflaması, hasar görmesi ve kopması, nice nice tehlikeleri de beraberinde getirir. Bu durum, kâinatta fesâdın (bozulmanın) zuhuru demektir.

KELİMELER / RABİA GÜLCAN KARDAŞ

AMA BEN HAKLIYIM

İnsanın yapısında biraz da “hep bana”cılık ya da “ama ben haklıyım” savunması var. “Biraz mı?” diye imalı bir şekilde sordu içimdeki ses. Aslında galiba biraz değil, çokça. Dediğim gibi aynı hadise sonrası farklı insanları, bakışları dinlediğinizde hayretle gördüğünüz noktalardan biri de bu. İkisi de birbirine zıt olarak anlıyor olayı ama ikisi de nasıl da kendini haklı görüyor.

EZHÂR-I HAKİKAT / SELİM TİRYAKİOL

Memleket Ne Zaman Kurtulacaktır?"

“Birbirimizin Kitaplarını Merak Etmeliyiz"

“Kahramanlarımız Kitaplarda Değil, Hayattadır”

YARIM DERVİŞ / SİNAN ÖZGENÇ

YOKSA BİZ MÜSLÜMAN BİR TOPLULUK DEĞİL MİYİZ?

Hani; nerede kaldı Müslüman adaleti, Müslüman vicdanı? Hani zulme sessiz kalan dilsiz şeytandı? Şimdi soruyorum büküp boynumu sizlere: “Yakıştı mı Müslümana?..”

BAGOMOYO / HAŞİM AKIN

GÖZÜMÜZE YÜRÜYEN BİR BARDAK SU

Allah kimi kime gönderir, nerede, nasıl vesile kılar? Bilinmez… Hesapların üzerinde hesap kuran rabbimiz, bir ferman buyurur ve binlerce kilometre uzakta yeni sınav soruları gelir karşınıza… Veya siz sınavınızla yüzleşmek için yer alırsınız.

KOLAY SAĞLIK / HÜSEYİN KÜÇÜKALİ

MERAK ETMİYORUM BUTONU

Merak etmiyorum butonu nedir? Merak etmediklerini ayıklayarak hayatını merak ettiklerinden konsantre hale getiren hayali bir butondur.

B-İLGİNİZE / SEVİLAY KÖSEBALAN

VAROLMANIN DAYANILMAZ HALLERİ

“Din her zaman, yüzeydeki dalgalar ne kadar yüksek olsa da, denizin en derininde bulunan sakinliktir.” Ludwıg Wıttgensteın

KELEBEK İKLİMİ / HALİT YASİR ÖZOĞUL

KABRİN Mİ OLSUN, TÜRBEN Mİ?

Şeyh efendi, ıslak yanaklarıyla karşısında öylece bekleşip duran müritlerine buğulu gözlerle baktı ve: “Bu kedi, azizdir. Dergâhın dervişleri için kendisini fedâ etmiştir. Onun için bir kabir hazırlansın ve oraya defnedilsin. Sonra da bu mübârek hayvanın kabri, ilelebet ziyâret edilsin...” dedi.

BKZ: FUTBOL / SAMİ YAYLALI

“Peygamber Efendimizin (s.a.v.) Müjdesiydi - Manevi Fethin Rehberi Akşemseddin - Topçu Urban Usta - Fatih Sultan Mehmet Han Bir Deha İdi - Ulubatlı Hasan - Fethin Dizisi Çekilmeli - Yeni Fatihler Yetiştirmek - Batı Roma’nın Fethi Yakındır! - Huzur 1453’te Başladı - Fatih Sultan Mehmet Han”

VURGU / BÜLENT ŞİRİN

TEŞEKKÜRLER JOHAN

Cruyff’un ölümünün beni diğer bazılarından daha fazla üzdüğünü yazdım. Neden? Futbol dünyasına vereceğini vermemiş miydi? Futbolda farklı bir çığır açmamış mıydı? Hepsi doğru. Fakat nedense ben en büyük eseri olan Barcelona’nın başı dara düşerse O’nun bir yerlerden çıkıp geleceğini ve durumu düzelteceğini umuyordum. İnsani bir zaaf işte.

MİKRO ALEMDEN MAKRO ALEME / MUAZ ERDEM

BİR PLÜTON VAR UZAKTA…

Lowell Gözlemevi’ne gezegen için binden fazla isim önerisi geldi ama hiçbiri kabul edilmedi. Ancak 11 yaşındaki Venetıa Burney adındaki küçük kız çocuğunun önerisi kabul edilerek X gezegenine yeni adı verildi: Plüton.

GEZİ-YORUM / HANDE BERRA

GÖZYAŞI

Erzurum’da karın beyazlığı aldatmasın kimseyi. Zamanında kanlı gözyaşı döktü bu şehir. Çarşafını çıkarmamak için yıllarca evlerinde yaşayan kadınları, suçsuz yere öldürülen alimleri, Rus zulmüyle kapatılan camileri, İslâm sancağını düşürmemek için kesik başını kolunun altına alıp dağa tırmanan Gazisi var.

SORDUK-ÖĞRENDİK / SÜLEYMAN RAGIP YAZICILAR

Unutamayacağımız Bir Okuyucu Mektubu

- Bir Derdim Var, Bin Dermana Değişmem! (Ahmet Can Şahin)

- GENÇ Bize Bir Okul Oldu (Hamiyet Özdemir)

GÖNÜLLÜ Haberler

Türkiye’nin dört bir yanından gelen haberlerin başlıkları şu şekilde:

Genç Gönüllüler Karabük’te Buluşacak! - Hasan Remzi Eker

Liseli Hanımefendiler GENÇ’te! - Rukiye Bulut

Dert Gönle Dolunca Güzel - Hamiyet Özdemir

Genç Sahabelerin İman Aşkı - Esma Elif Çağlar

Kırklareli’nde Mavi Marmara Konuşuldu! - Ayşegül Kara

Burdur GENÇ’leşti! - Mehmet Akif Can

İstanbul Her Daim Genç! - Büşra Nur Turan

Şehir’de “HİÇ” Topluluğu Kuruldu! - Ekrem Tecim

Marmara İlahiyat Muhammed Faris’i Ağırladı! - Okan Tomurcuk

Denizli Adem Özköse’yle Buluştu - Ali Şen

Ankara’da Gençlik Fuarı Var! - Osman Yakup Bozkurt

BİLİŞİM – NET / MUHAMMED MURAT TUTAR

ŞİMDİ SANAL GERÇEKLİK ZAMANI

DİJİTAL KURAN-I KERİM PORTALI

Ayın Sitesi: mushaf.diyanet.gov.tr

Bilişim Net Gündemi

WhatsApp Uçtan Uca Şifrelendi

Facebook’a Satış Grupları Özelliği

Falcon 9 Okyanusa İnmeyi Başardı

İHA’nızı Kaydettirdiniz mi?

FOTOĞRAF / HALİL İBRAHİM KURUCAN

HANGİ SAATTE FOTOĞRAF ÇEKMELİYİZ?

Başlığı görünce, eminim birçoğunuz ‘fotoğraf çekmenin de saati mi olurmuş?’ demişsinizdir. Evet fotoğraf çekmenin saati olmaz. Her saat diliminde fotoğraf çekebilirsiniz. Ama her ayrı saatin de fotoğraf üzerinde farklı etkileri olduğunu unutmamak kaydıyla. Eğer bunu yeterince bilgi olarak sindirmişseniz, neyi, ne zaman çekeceğinizi çok daha kolay planlayabilirsiniz. Fotoğrafla kıyısından, köşesinden uğraşmaya başlayanlar bile aslında zamanın fotoğraf üzerine etkilerinin ne kadar ayırt edici olduğunu kısa bir sürede öğrenmeye başlar. Hatta güneş batımından sonraki ve güneş doğumundan önceki saatlerin fotoğrafçılar için ‘altın saat’ olarak nitelendirildiği hepiniz duymuşsunuzdur. (Bunun için hazırlanan etkili bir hizmetin duyurusunu aşağıda okuyabilirsiniz.) Bu manada mevsimlerin, ayların, günlerin, saatlerin hatta dakikaların bile hesaplanarak çekilmesi gereken fotoğraflar olduğunu hatırlatmakta fayda var. Geçtiğimiz ay bir okuyucumuzdan gelen “Neden gece fotoğraflarında istediğim renkleri yakalayamıyorum?” sorusuna cevap yazarken bunu örneklerle okuyucularımızla paylaşmalıyım dedim. Hemen hemen aynı noktadan çekilen iki İstanbul fotoğrafı eşliğinde saatlerin fotoğraf üzerinde ne kadar etkili olduğunu sizler de çok net bir şekilde görmüş olacaksınız.

YAZI ATÖLYESİ / METİN KARABAŞOĞLU

Usta yazar Metin Karabaşoğlu, yazar adaylarının gönderdiği yazıları yorumluyor. Birbirinden güzel, taze hikâyeler Karabaşoğlu’nun elinden geçme; tavsiyesini alma imkânı buluyor!

‘Ayın Yazısı’ Olarak Seçtiklerim

AHMET KAYA: Bir cümle hariç, diğer bütün cümlelerinde meramını gayet rahat, berrak biçimde ifade etmişsin. Ele aldığın konu, konuyu değerlendirme biçimin, konuyu yazı içerisinde açıp getirdiğin nokta, hepsi takdire değer bir çizgide ilerliyor. ‘Ayın Yazısı’ olarak seçilmeyi hak eden, kendini rahatça okutturduğu gibi, okuyana öğreten ve düşündüren bir yazı. Tebrik ediyor, iyi yazı yolundaki gayretinin devamını bekliyorum...

ŞEYMA YALÇIN: İçerdiği duygu ve düşüncelere hayır demenin imkânsız olduğu; ama insanın keşke dil ve anlatım olarak biraz daha çalışılsa, biraz daha billur ve berrak olsaydı dediği bir yazı göndermişsin. Buna mukabil, yazına, ifadelerine sinen bir coşku hali de var ki, bunu da üslup cihetinde bir artı puan olarak bir kenara not edelim. Sonuçta yazı düşünce boyutu itibarıyla ‘Ayın Yazısı’ olarak seçilmeye lâyık, ama bu daha çok çalışman gerektiği gerçeğini gözden ırak etmesin. Sabırla, gayretle devam.

SERVET BENZER: Senin hikâyen için de benzer şeyler söylemek mümkün. Dört dörtlük değil, ama hatırı sayılır bir çizgi tutturduğunu da söylemek boynumuzun borcu. ‘İnsan’a dair bir düşünceyi hikâye diline aktarman başlıbaşına takdir sebebi. Devam ettikçe, çok daha iyilerini yazabileceğini hissettirdi hikâyen bana. Sabırla devam...

ÖDÜLLÜ TEST/ AYŞE YAZICILAR

10 SORUDA Peyami Safa

23 Mayıs’a kadar tüm sorulara doğru cevap veren 1 kişiye, Peyami Safa’nın 7 romanını hediye ediyoruz.

 

Mayıs ayı röportajlarımız ise şöyle:

Abdurrahman İslam: “Gerçeği Dağlarda Buldum” Konuşan: Ömer Faruk Yasin

Uğur Sezginer: “Karate Bahane Gençlerle İletişim Şahane” Konuşan: Yunus Emre Avşar

Sedat Anar: “Halk İçin Değil Hak İçin Sanat” Konuşan: Salih Yüztgenç

Anas Zubedy: “HAYDİ, KUR’ÂN OKUYALIM!” Konuşan: Hatice Sarı

Ayrıntılı Bilgi: www.gencdergisi.com

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.