Kadınların Peygamber Efendimiz’e Biati Nasıl Oldu?

Nübüvveti

Peygamber Efendimiz’e erkeklerin yanı sıra kadınlar da biat etti. Peki kadınların biati nasıl oldu? İşte kadınların biati ve Peygamberimize verdikleri sözler...

Öğle namazını edâ ettikten sonra Allâh Resûlü, Safâ Tepe­si’ne çıktı. Mekkelilerin bey’atlerini kabûl etti. Önce erkekler “Müslümanlık ve cihâd” üzere Hazret-i Peygamber’e bey’at ettiler. Sonra kadınlar bey’at ettiler.[1] Kadınların bey’ati husûsunda Allâh Teâlâ, Resûlullâh’a şöyle buyurmuştu:

“Ey Peygamber! Îmân eden kadınlar Sana gelip Allâh’a ortak koşmamak, hırsızlık etmemek, zinâda bulunmamak, çocuklarını öldürmemek, elleri ile ayakları arasında bir iftirâ uydur­mamak (hiç yoktan yalan uydurup iftirâ atmamak, başkasının çocuğunu sâhiplenerek kocasına isnatta bulunmamak veya gayr-ı meşrû bir çocuk dünyâya getirip onu kocasına mâl etmemek), hiçbir güzel işte Sana âsî olmamak üzere bey’at ettiklerinde, onların bey’atini kabûl et; onlar için Allâh’tan mağfiret dile!.. Şüphesiz ki Allâh, Gafûr’dur, Rahîm’dir.” (el-Mümtehine, 12)

KADINLARIN BİATİ - KADINLARIN PEYGAMBERİMİZE VERDİĞİ SÖZLER

Kadınların bey’ati, sözle ve Resûlullâh’ın elini batırdığı bir su kabına ellerini batırmak sûretiyle tahakkuk etmiş, onlarla musâfaha şeklinde bir be­y’at hiçbir zaman vâkî olmamıştır.

Ümeyme bint-i Rukayka şöyle anlatır:

“Ensâr’dan bir grup kadınla Hazret-i Peygamber’e gidip:

«−Allâh’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zinâ etmemek, çocuklarımızı öldürmemek, hiçbir zaman iftirâ atmamak, meşrû emirlerinde Sana isyân etmemek üzere bey’at ediyoruz.» deyince Âlemlerin Efendisi hemen:

«−Gücünüz yettiği ve tâkat getirebileceğiniz hususlarda!» buyurdu. Bu şefkat ve merhamet yüklü sözü üzerine biz:

«−Allâh ve Resûlü bize karşı bizden daha merhametlidir, haydi bey’at edelim!» dedik.

Kadınlar, bey’ati musâfaha ederek yapmak istediler. Ancak Allâh Resûlü:

“−Ben kadınlarla musâfaha etmem! Benim yüz kadına toptan söylediğim bir söz, her kadın için ayrı ayrı söylenmiş sayılır.” buyurdu. (Muvatta, Bey’at, 2; Tirmizî, Siyer, 37/1597)[2]

Dipnotlar:

[1] Ahmed, III, 415; Buhârî, Meğâzî, 53.

[2] Bu hususta ayrıca bkz. Buhârî, Tefsîr 60/2, Ahkâm 49; Müslim, İmâret, 88.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hz. Muhammed Mustafa 2, Erkam Yayınları