Kabe’de Sabah Namazı

Hac ibadeti için her renk ve dilden yüzbinlerce hacı adayına ev sahipliği yapan kutsal topraklarda, sabah namazları ayrı bir heyecan ile eda ediliyor.

Hac ibadeti için her renk ve dilden yüzbinlerce hacı adayına ev sahipliği yapan kutsal topraklarda, sabah namazları ayrı bir heyecan ile eda edilirken, cuma günü kılınan sabah namazında ise bu coşku daha da artıyor.

Mescid-i Haram’a gözyaşları içinde gelen hacı adayları, sabah namazının hazırlıklarına yatsı namazından başlıyor. Önce tavaflarını yapan hacı adayları daha sonra Kabe etrafında Kur’an-ı Kerim okuyup dua ediyor.

[caption id="attachment_145651" align="alignnone" width="650"] Hac ibadeti için her renk ve dilden yüzbinlerce hacı adayına ev sahipliği yapan kutsal topraklarda, sabah namazları ayrı bir heyecan ile eda edilirken, cuma günü kılınan sabah namazında ise bu coşku daha da artıyor. Mescid-i Haram’a gözyaşları içinde gelen hacı adayları, sabah namazının hazırlıklarına yatsı namazından başlıyor. Önce tavaflarını yapan hacı adayları daha sonra Kabe etrafında Kur’an-ı Kerim okuyup dua ediyor. ( Mustafa Çiftçi - Anadolu Ajansı )[/caption]

Hacı adaylarının kimisi Kabe duvarı ve Hacerül Esved’e dokunarak dua ederken yoğunluk nedeniyle Kabe duvarına ulaşamayanlar ise tekbir ve besmelelerle tavaflarını yerine getiriyor.

Yatsı namazını huşu içinde kılan hacı adaylarını sabah namazına doğru yer bulma telaşı sarıyor. Tavaflarını tamamlayan hacı adayları namaz kılmak için yer bulma arayışına giriyor. Sabah namazını Kabe imamının güzel kıraat ve sesi ile kılan hacı adayları, gece boyu ibadet yapmanın huzurunu yaşıyor. Geceyi Kabe ve çevresinde geçiremeyen bazı hacı adayları ise sabah namazından sonra Mescid-i Haram’a akın ediyor.

CUMA NAMAZINA HAZIRLIK VE OTOBÜSLERE BİNME TELAŞI

Sabah namazını kılan hacı adayları Kabe’den çıkarken adeta insan seli oluşuyor. Cuma namazı için dinlenmek üzere otellerine gitmeye çalışan hacı adayları Mescid-i Haram’ın hemen girişinde bekleyen otobüslere doğru yürümeye başlıyor. Engelli ve yaşlı hacı adayları ise yakınlarının veya yetkililerin yardımıyla otobüslerine biniyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.