İyi Yetişmiş İnsanlar Toplumu Nasıl Etkiler?

Bugün için en büyük hizmetlerden biri, rehber insanlar yetiştirecek müesseseleri ihyâ etmek için, onlara infakta bulunmaktır.

 Bir mütefekkirin dediği gibi: “Hâkim milletlerle mahkûm milletler arasındaki en mühim fark, bir avuç iyi yetişmiş insandır!” İşte cihânın bütün susuzluğu, bu bir avuç kâmil insanadır. Bugün İslâm dünyası, ictimâî planda mağlub bir durumda ise bunun sebebi, müslümanların bertaraf etmeye muktedir olamadıkları bir zulme mâruz kalmış bulunmalarıdır. Bu kötü tâlihi değiştirmek için, onun güçlü olduğu zamanlardakinden daha fazla bir dînî ve vicdânî gayrete ihtiyaç olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır. “Her güçlükle berâber muhakkak bir kolaylık bulunduğu” yolundaki ilâhî beyânı düstûr edinerek silkinmeli ve bir kurtuluş çâresi bulmaya azmetmelidir. Bu, o derecede ehemmiyetli bir mesûliyettir ki, her zaman için meşrû olan meşgûliyetlerin bile meşrûluğu tehlikeye girer.

Meselâ yavrusunu emzirmekte olan bir ana, evinde yangın çıktığı takdirde bu fiile devam ederse mes’ûl olur. Yangını söndürmek için yapması gereken işlerin âciliyeti sebebiyle çocuğunu emzirmek gibi meşrû ve makbul olan bir fiile devam etmesi, onu mes’ul bir mevkiye düşürür. Bu, İslâm’da “maslahat” denilen ehemmiyetli bir meseledir. Dolayısıyla günümüzün maslahatı da çok iyi tedkîk edilmeli ve onun gerektirdiği ölçüde ve îcâb ettirdiği şekilde gayret sâhibi olmalıdır. Bu lâyıkıyla yapılabildiği takdirde, bütün İslâm âlemi, içinde bulunduğu buhrandan kurtulma imkânı bulabilir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Vakıf İnfak Hizmet

DÜNYAYI DEĞİŞTİRMEK İÇİN NE YAPMALIYIM?

İNSAN YETİŞTİRMEK ÇOK ÖNEMLİDİR

 

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.