İttifak Nedir? İttifak Ne Demek?

İttifak: Bir konuda, ortak bir gâyede anlaşma; fikir birliği etme, uyuşma, bağdaşma. Birleşme, birlik.  Söz birliği. Karara varma anlamlarına gelmektedir.

İTTİFAK KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Peygamber Efendimiz’in kendi şahsıyla alâkalı bâzı davranışları, ümmetine emsâl değildir. Çünkü O, bir dînin ilk mümessili, kurucusu, tatbîk edeni ve Allâh’ın elçisi olarak çok daha farklı bir mevkideydi. Bu yüzden diğer insanlardan farklı bir sûrette sâdece kendisine mahsus olarak her gece teheccüde kalkması farz kılınmış, birkaç gün iftar etmeden oruç tutmasına (savm-ı visâl) müsâade edilmiş, O ve âilesinin zekât kabûl etmesi yasaklanmıştır. Tamâmen dînî, ictimâî ve siyâsî sebeplerle yapmış olduğu, aynı anda dörtten fazla evlilikler de İslâm âlimlerinin ittifakla kabûl ettiklerine göre, ümmetine örnek teşkil etmez.


Mekke halkı, Ay’ın ikiye bölündüğünde ittifak etti. Kalbinde hidâyet ışığı olanlar, Rasûl-i Ekrem Efendimiz’i tasdîk etti; kilitli kalpler ise, “Ne büyük bir sihirbaz!” dediler.


İslâm’dan evvel Araplar, bir ittifak kurmak üzere antlaşacakları zaman iki yay çıkarır, birini diğerinin üzerine koyarak ikisinin “kāb”ını (yayın, kabza ile kiriş kısmı olan iki köşe aralığını) birleştirirler, sonra da ikisini berâber çekip onlarla bir ok atarlardı. Bu, onlardan birinin râzı olacağı şeye diğerlerinin de râzı olacağını,

birisini gazaplandıran şeyin diğerlerini de gazaplandıracağını ifâde eden bir berâberlik ve bütünlük antlaşmasıydı.


Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat yolundan uzak fikirlerin yayıldığı ve nice müslümanın akāidinin sarsılıp ibadet

ve muâmelâtının bozulduğu günümüzde, bu ifsat hareketlerinin içinde, din âlimi sıfatlı, ilâhiyat hocası etiketli kimselere de, son zamanlarda sıkça rastlanmaktadır. Öyle ki bu kimseler, 1400 yıldır icmâ ile, ittifakla gelen hususlarda bile kafa karıştırmakta, gönül bulandırmaktadırlar.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.