İstanbul’un En İlginç Camileri

İstanbul’daki birbirinden farklı camilerin bir hikâyesi ve var oluşunu simgeleyen özellikleri var. İşte İstanbul’un ilginç camileri ve özellikleri...

İstanbul’un tarihi yarımadasındaki (suriçi) Cankurtaran semtinde bulunan Akbıyık Camiî, İstanbul camileri içinde kıbleye göre en ileri bir noktada bulunması dolayısıyla ‘İmamü’l-Mesâcid’ (Mescidlerin Önderi) adını almıştır.

AKBIYIK CAMİÎ (FATİH)

İstanbul Ahırkapı’da, demiryolu ile sahil arasında bulunan ve İstanbul’un en eski camilerinden biri olan Akbıyık Camiî, 1464 yılında Fatih dönemi devlet adamlarından Akbıyık Muhyiddin Efendi tarafından yaptırıldı. Tarihi yarımada diye nitelendirilen suriçindeki İstanbul camileri içinde kıbleye göre en ileri bir noktada bulunması dolayısıyla Akbıyık Camiî, ‘İmamü’l-Mesâcid’ (Mescidlerin Önderi) adını almıştır.

SANKİ YEDİM CAMİÎ (FATİH)

Keçeci Hayrettin Efendi; çarşı pazara çıktığında zaruri ihtiyaçları haricinde para harcamaz. Bir şey yeme isteği olunca da “sanki yedim” deyip, o anda harcaması gereken parayı kesesinden çıkarıp bir kenarda biriktirip tasarruf eder. Bu “sanki yedim”lerden biriktirdiği paralarla da adı geçen camiyi yaptırır.

ÜÇBAŞ NURETTİN HAMZA CAMİÎ (FATİH)

Berber bir paraya üç baş traş eder, ama buna rağmen camiyi yaptıracak kadar zengin olur. 1780 yılında yazılan ve İstanbul’un camilerini detaylı bir biçimde aktaran Hadika eserine göre de caminin bânisi olan Nureddin Hamza ben Atallah, Üç Baş adlı bir köyde doğmuştur. Caminin girişindeki kitabede caminin yapılış yılı olarak 1532 verilmiştir.

ŞEMSİ PAŞA CAMİÎ/KUŞKONMAZ CAMİÎ (ÜSKÜDAR)

Gerçek ismi Şemsi Paşa Camiî olan ve Üsküdar sahilde bulunan caminin ismine dair ilginç rivayetler aktarılıyor. Fazlasıyla titiz biri olan Şemsi Paşa, Sokullu Mehmet Paşa ile rekabet halindeymiş. Şemsi Paşa bir gün Sokullu’ya, “Sokullu, camini kuşlar pislemiş” diye takılınca, “Gökyüzüne açık olan her yer kuşların pislemesine müsaittir” cevabını almış. Paşa, cami yaptırmaya karar verince Sokullu’nun sözü aklına gelmiş. Mimar Sinan’a giderek, “Bana öyle bir yerde cami yap ki üzerine kuşlar pislemesin” demiş. Sinan, bütün camilerinde yaptığı gibi iyi bir araştırmadan sonra kuzey- güney rüzgarlarının kesiştiği bu noktayı bulmuş. Dalgaların kıyıya çarpmasıyla meydana gelen titreşimleri incelemiş ve camiyi burada yapmaya karar vermiş.

MERZİFONLU KARA MUSTAFA CAMİÎ (SİRKECİ)

Viyana’yı kuşatan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa adına oğlu Ali Bey tarafından yaptırılan cami Anadolu Saz Evi adıyla bilinen bir eğlence şirketine kiraya verilerek uzun süre sazevi-payvon olarak işlev görmüştür. Ancak 1985’te vakıfların devreye girmesi ile cami restore edilmiş ve ibadete tekrar açılmıştır.

YENİ CAMİÎ (EMİNÖNÜ)

Osmanlı sultanları tarafından yaptırılan büyük camilerden biri olan Yeni Camiî, Eminönü meydanında İstanbul siluetinin olmazsa olmazlarındandır. Bir İstanbul selatin camisinin inşası, 2 -7 yıl sürmesine rağmen, Yeni Camiî’nin inşaatı tam 66 yıl sürmüş. Kubbelerinin sayısı, sanki bu duruma nazire yaparmışçasına 66’dır.

KILIÇ ALİ PAŞA CAMİÎ (TOPHANE)

Kaptan-ı Derya tarafından 1580 yılında Mimar Sinan’a yaptırılan Kılıç Ali Paşa Camiî denizin üzerine inşa edilmiş. Kılıç Ali Paşa, devrin padişahı 3. Murat’tan cami yaptırmak için yer ister. Padişah ise, “Sen deryaların serdarısın, gücün yetiyorsa derya üzerine bir cami yap” der. Bu duruma çok üzülen Kılıç Ali Paşa, Mimar Sinan’ı kendine mimar olarak tutar ve Tophane Rıhtımı’nın kenarına taş, toprak, moloz taşımaya başlar ve camİnin yapımına başlar.

YILDIZ HAMİDİYE CAMİÎ (BEŞİKTAŞ)

Son dönem Osmanlı cami mimarisinde benzeri olmayan bir örnek Yıldız Camiî. Barbaros Bulvarı’nda Yıldız Sarayı yolu üzerindeki cami, 1885-1886 yılları arasında Sultan II. Abdülhamit tarafından Nikolaki Kalfa’ya yaptırılmış. Hamidiye ya da halk arasındaki adıyla Yıldız Camiî’nin planı 2. Abdülhamit tarafından çizilmiştir. Bu nedenle planı bir padişah tarafından çizilen tek camidir. Cami, Peygamber efendimizin miraca yükseldiği mekan Mescid-i Aksa’ya benzemesi de dikkat çekicidir. Sultan II. Abdülhamid bu caminin ahşap kafeslerini de kendisi yapmıştır.

AHİ ÇELEBİ CAMİÎ (EMİNÖNÜ)

İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin arkasında bulunur. Anlatılanlara göre Evliya Çelebi rüyasında kendisini Ahi Çelebi Camiî’nde görür. Caminin içinde Hz. Muhammed (s.a.v.) ile karşılaşan Çelebi, heyecanlanarak “Şefaat ya Resulallah” yerine yanlışlıkla “Seyahat ya Resulallah” der. Ve büyük yolculuk başlar.

LALELİ CAMİÎ

Laleli Camiî, Sultan Üçüncü Mustafa tarafından yaptırılmış. Yaptırdığı hiçbir camiye adını vermeyen Sultan, Laleli Camiî’ne adını vermeyi düşünmektedir. Caminin şekillendiği günlerde o civarda yaşayan Laleli Baba’yı da ziyaret eder. Ziyaret esnasında aralarında tatsız bir konuşma geçer. Sultan, bu olaydan birkaç gün sonra rahatsızlanır. Hekimler derdine çare bulamayınca Sultan 3. Mustafa’nın aklı başına gelir. “Boşuna uğraşıyoruz, bu derdin ilacı Laleli Baba’da” der ve yaşlı dervişin huzuruna koşup affını ister. İyileşince de ince bir espriyle, “Kendi adımıza bir cami yaptırdık, onu da şeyhe kaptırdık” der ve camiye onun ismini verir.

AYAZMA CAMİÎ

İstanbul’un Üsküdar ilçesinde bulunan cami. 1760-1761 yıllarında Sultan III. Mustafa tarafından annesi Mihrişah Sultan ile kardeşi Şehzade Süleyman adlarına Mimarbaşı Mehmet Tahir Ağa’ya yaptırılmıştır. Bu cami de halk arasında yaptıranın adıyla değil yakınlarda bulunan su kaynağıyla anılır olmuştur.

MİHRİMAH SULTAN CAMİÎ/İSKELE CAMİÎ

İstanbul’un Üsküdar ilçesinde meydanda bulunan Mimar Sinan’ın Kanuni Sultan Süleyman’ın Hürrem Sultan’dan kızı Mihrimah Sultan için yaptığı camidir. Rivayete göre Mihrimah Sultan, Mimar Sinan’a caminin içinin çok karanlık ve kasvetli olduğuna dair sitem etmiştir. Sinan da bunun üzerine aynı ismi taşıyan bir başka camiyi Edirnekapı’da inşa etmiş ve Üsküdar’dakinin aksine bu caminin içinin aydınlık olmasına özen göstermiştir.

KARA DAVUT PAŞA CAMİÎ

Üsküdar’da bulunan cami İstanbul’un kıymetli camilerinden biridir. Cami enlemesine dikdörtgen plânlıdır. İlk olarak 1495 yılında inşa edilmiş ancak zamanla harap olan yapı 17.ve 19. yüzyılda iki ciddi onarım görmüş akabinde yakın dönemde bir restorasyon daha geçirmiştir. Cami Ayasofya’yı andırdığı için halk arasında “Üsküdar’ın Ayasofyası” olarak nitelendirilmiştir.

HACI KEMALETTİN CAMİÎ

Rumelihisarı iskelesi yakınlarında yer alan, çeşitli kaynaklarda Çarşı Camiî, İskele Camiî olarak da adı geçen Hacı Kemalettin Camiî’nin banisi Hacı Kemalettin hakkında bir bilgi mevcut değildir. Caminin güney köşesinde kendisine ve ailesine ait bir hazire vardır. Mescit olarak yaptırıldığı ve 1743’te Sultan I. Mahmut tarafından yeniden cami olarak inşa ettirildiği bilinmektedir. Zemin katında cafe-restoran bulunduğundan musalla taşı da oradadır.

ARAP CAMİÎ

Galata kentsel dokusunda beton bloklar arasında, sivri külahlı hayli yüksek kare biçimli kulesiyle hala fark edilebilen Arap Camiî; fetih öncesinden kalan İstanbul’un tek Gotik kilisesidir. İstanbul’da ilk ezan sesinin yükseldiği yer 717 yılında yapılmış olan İstanbul’un ilk camiî hüviyetini taşıyan Arap Camiî’dir. İstanbul’un Fethi için M.S. 717 yılında gelmiş olan Müslüman Arap kumandanlarından ve sahabe neslinden meydana gelen bir ordu başında Mesleme Bin Abdülmelik adındaki komutan; Galata’da Bizans semalarına ilk Ezan-ı Muhammedi sesinin yükseldiği bir cami yaptırmış ve adına da Arap Camiî denilmiştir.

PERTEVNİYAL VALİDE SULTAN CAMİÎ

Sultan II. Mahmut’un eşi Padişah Sultan Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Valide Sultan tarafından 1871 yılında Aksaray da Balyan ailesine yaptırılmıştır. Cami görünümüyle Hindistan’daki Tac Mahal’a benzemektedir.

KUMRULU MESCİDİ

İstanbul’un en eski Osmanlı eserlerinden biridir. Rum kökenli Mimar Atik Sinan tarafından inşa edilmiş. İlginç bir çeşmesi var Mescidin köşesindeki akmayan küçük çeşmesinin ayna taşında bir çift kumru kabartması olduğundan dolayı halk arasında “Kumrulu Mescid” diye de meşhur olmuştur.

GÜRÜN HAN MESCİDİ

İstanbul Eminönü Gürün Han Çarşısı’nın içinde bulunan mescit anıtsal bir özellik taşımamasına rağmen, hanın dışarısındaki mimarisi ilginç bir görüntü sergilemektedir.

KUZGUNCUK CAMİÎ

İstanbul’un tek kubbeli Ermeni Kilisesi olan Surp Krikor’un çan kulesi ile caminin minaresi birbirine karışmış bir arada yaşamanın mesajını veriyor.

DAVUTPAŞA CAMİÎ

Davut Paşa Külliyesi, Davutpaşa’da, Hobyar Mahallesi Davutpaşa Medresesi Sokağı’nda yer alır. Külliye, cami, medrese, sıbyan mektebi, tabhane, çifte hamam, imaret ve çeşmeden müteşekkildir. Cami kapısının üstündeki Arapça kitabeye göre, Sultan II. Beyazıt’ın veziri “Koca Davut Paşa” tarafından 1485 yılında yaptırılmıştır. İstanbul’un fethinden sonra yapılan “yan mekanlı”, “tabhaneli” veya “ters T planlı” camilerin son örneklerinden biridir.

BÜYÜK SELİMİYE CAMİÎ

Selimiye Camiî denince ilk akla gelen Mimar Sinan’ın ‘ustalık eserim’ dediği Edirne’deki muhteşem eserdir. Oysa çoğumuz İstanbul’da da Selimiye adında bir cami olduğunu bilmeyiz. III. Selim tarafından 1789–1807 yılları arasında; muvakkithane, çeşme ve bir sebil ile birlikte inşa edilen Büyük Selimiye Camiî, Üsküdar’da Selimiye Kışlası’nın karşısındadır. Dört yönden giriş verilmiş geniş bir avlunun ortasında inşa edilen Camiî, döneminde etkisiyle batılı mimari tarzın tesirinde kalmıştır. Ayrıca; inşa edildiği ilk yıllarda cami minaresi çok kalın görüldüğü için minare taşları yontulup inceltilmeye çalışılmış; 1823 yılında şiddetli bir lodos fırtınasında minarelerden biri tamamen, diğeri kısmen çökmüş ve daha sonra bu minareler tekrar bina olunmuştur.

ZEYNEP SULTAN CAMİÎ

Zeynep Sultan Camiî, 1769 yılında III. Ahmet’in kızı Zeynep Âsime Sultan tarafından Ayazma Camiî’nin de mîmarı olan Mehmet Tahir Ağa’ya yaptırılmış barok tarzındaki câmidir. Mîmârî tarzına bulunduğu mekân göz önüne alınarak karar verilmiştir. Bu özel tarzı ve yapımında kullanılan malzemeler nedeniyle Bizans kiliselerini anımsatır.

MİMAR SİNAN MESCİDİ

Mimar Sinan adını taşıyan bu mescid, Fatih ilçesinde Akşemseddin Caddesi’nin Vatan caddesi tarafında yer alır. Fatih Fevzipaşa Caddesi’nden Vatan Caddesi’ne Doğru inerken sol tarafınızda kalır. 2011 itibariyle restorasyon ve çevre düzenlemesi yapılmıştır.1573’de Koca Sinan, kendi hayratı olarak yapmıştır. Sadece minaresinin şerefesine özenmiştir.

KÜÇÜK AYASOFYA CAMİÎ

Küçük Ayasofya Camiî, İstanbul’un Küçük Ayasofya semtindeki cami. Bizans İmparatoru I. Jüstinyen ve karısı Theodora tarafından 527-536 yılları arasında Aya Sergios ve Bachos Kilisesi 1497’de sultan II. Beyazıt Topkapı Sarayı Darüssaade ağası Hüseyin Ağa döneminde camiye çevrilmiştir.

TAKKECİ İBRAHİM CAMİÎ

Takkeci İbrahim Ağa, rüyasında gördüğü camiyi inşa etti.

SOKOLLU MEHMET PAŞA CAMİÎ

Sokollu Mehmet Paşa Camiî, İstanbul’da Unkapanı köprüsünün Galata ayağının dibinde, Azapkapı semtinde yer alan camidir. Mimar Sinan tarafından 1578’de Sokollu Mehmet Paşa adına yapılmıştır. Selimiye Camiî stilinde yapılmış olan caminin altı mahzendir. Denize yakın camiler içinde sağlam temellidir. Giriş kapısı köprü tarafında olup caddeden gelinen bir patikadan dönülerek girilir.

CİHANGİR CAMİÎ

Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan’ın genç yaşta ölen oğulları Şehzade Cihangir’in anısına, Mimar Sinan tarafından küçük, kare planlı ve tek kubbeli bir cami inşa edilmiş. Sonraki yüzyıllarda geçirdiği depremler ve yangınlar sonucu tahrip olan caminin yerine, bugün gördüğümüz kare planlı ve çift kubbeli cami 1889 yılında Sultan II. Abdülmecit tarafından, dönemin ünlü mimarları olan Balyan ailesine yaptırılmış.

HİDAYET CAMİÎ

Sultan II. Mahmut, Yeniçerilerin ‘batakhane’ olarak kullandığı mekanı camiye çevirdi.

MAHPEYKER KÖSEM SULTAN CAMİÎ/ÇİNİLİ CAMİÎ

1640 tarihinde, Sultan I. Ahmet’in eşi, Sultan IV. Murat’ın ve Sultan İbrahim’in annesi Mahpeyker Kösem Sultan tarafından yaptırılmıştır. Camiden başka, bir medrese, bir şadırvan, bir sebil, bir mektep, bir çeşme ve bir de çifte hamam bina edilmiştir. Avlunun etrafını, pencereli, kesme taş harpuştalı bir duvar çevirmiştir. Bu kapının sol tarafında, sekiz mermer sütunlu, bir sivri kubbenin altında, mermer şebekeli güzel bir şadırvan, bunun önünde ve avlu duvarı penceresi içinde ise, sebil bulunmaktadır. Cami halk arasında ‘Çinili camiî’ olarak bilinmektedir.

KİREMİTÇİ AHMET CAMİÎ

Kırmızı Minare Camiî ya da Kiremitçi Ahmet Camiî, İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde yer alan Osmanlı döneminden kalma, tarihî bir ibadethanedir. Hasköy semtinde, Yün-İplik Fabrikası’nın yanında; Rahmi M. Koç Müzesi’nin arkasında bulunur. 1591 yılında, camiye adını veren Kiremitçi Ahmet Ağa tarafından yaptırılmıştır. Cami içindeki minber ise sarayda görev yapan Kapıcıbaşı Esedullah Ağa ve eşi tarafından eklenmiştir. Cami, 1889 yılında, III. Ahmet döneminde kapsamlı bir onarım geçirmiştir. Son onarım çalışması ise, 1994 yılında Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından yürütülmüştür.

BURMALI ESCİT CAMİÎ

İstanbul’un Vefa semtinde bulunan camidir. Osmanlı Devleti’nin Mısır kadısı olan Emin Nureddin Osman tarafından cami girişindeki kitabeye göre 1540 yılında yaptırıldı. Minaresinin yivli görüntüsü nedeniyle ‘Burmalı’ olarak anılmaktadır.

SANCAKTAR HAYRETTİN CAMİÎ

Osmanlı İmparatorluğu döneminde camiye çevrilen bir manastırdır. Bugün cami olarak kullanılan bölüm bir manastır kompleksinin yalnızca ayakta kalan küçük bir bölümü olduğu sanılmaktadır. Bu manastırın adının ne olduğu konusunda kesin kabul görmemiş değişik görüşler bulunmaktadır. Yapının Gastrion Manastırı’nın bir parçası olduğu düşünülse de, adı geçen manastırın fazla doğusunda olması nedeniyle bu görüş herkes tarafından kabul görmemektedir. İstanbul’da Komnenos ve Paleologos dönemi Bizans mimari yapıtlarının küçük bir örneğidir.

KÜRKÇÜBAŞI AHMET ŞEMSETTİN CAMİÎ

Şehremini’de Millet Caddesi ile Topkapı Caddesi kavşağındaki cami Kanuni devrinde 1571’de yapılmıştır. Kargir, ahşap kırma çatılıdır, minaresi sağdadır. Son cemaat yeri 4 sütunludur ve sütun başlıkları korent tipidir.

KİLİSEDEN CAMİYE ÇEVRİLEN MABETLER

  • Ayasofya Camiî
  • Atik Mustafa Paşa Camiî
  • Arap Camiî
  • Bodrum Camiî
  • Manastır Mescidi
  • Kalenderhane Camiî
  • Fethiye Camiî
  • İsakapı Mescidi
  • Atikmustafa Paşa Camiî
  • Eski İmaret Camiî
  • Zeyrek Camiî
  • Fenari İsa Camiî
  • Cabir Camiî
  • Gül Camiî
  • Vefa Kilise Camiî
  • İmrahor Camiî
  • Hırami Ahmet Paşa Mescidi
  • Kefeli Mescidi
  • Kariye Camiî/Müzesi
  • Küçük Ayasofya Camiî

KADINLARIN ADI VERİLEN CAMİLER

  • Kamer Hatun Camiî
  • Gülnuş Emetullah Valide Sultan Camiî
  • Cevri Kalfa Camiî
  • Gülfem Hatun Camiî
  • Meryem Hatun Camiî
  • Pertevniyal Valide Sultan Camiî
  • Amine Hatun Camiî
  • Sabire Kadir Camiî
  • Mihrimah Sultan Camiî/Üsküdar
  • Atik Valide Sultan Camiî
  • Kerime Hatun Camiî
  • Münire Hatun Camiî
  • Hacı Hesna Hatun Camiî
  • Bezmialem Valide Sultan Camiî
  • Ravza Camiî
  • Fevziye Hatun Camiî
  • Mihrimah Sultan Camiî
  • Gonca Gül Camiî
  • Güzide Hatun Camiî
  • Serçe Hatun Camiî
  • Fatma Hatun Camiî
  • Şebsafa Hatun Camiî
  • Nimet Arpacı Camiî
  • Nevnihal Hatun Camiî

Not: Fotoğraflar için mustafacambaz.com adresinden yararlanılmıştır.

İslam ve İhsan

İSTANBUL’DA GEZİLECEK YERLER

İstanbul’da Gezilecek Yerler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.