İstanbul Camii Açıldı!

2005 yılından bu yana Afrika’da İnsanî Yardım ve Eğitim çalışmalarına kesintisiz devam eden Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı, partner vakıf ve dernekler vasıtasıyla Afrikalılara birçok alanda destek olmaya devam ediyor. Hüdayi Vakfı, son olarak “Mutlu insanlar ülkesi” anlamına gelen Burkina Faso’da İstanbul Camiî'ni hizmete açtı.

Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ahmed H. Topbaş, Vagadugu’nun Yerel Yöneticileri, Müslüman Komite Birliği Başkanı Şeyh Dr. Ebubekir Sana, Burkina Faso Ticani Şeyhleri Lideri Şeyh Ebubekir Maiga, Ehl-i Sünnet Cemiyeti Başkanı Dr. Muhammed Kindo ve Fosapa Vakfı Başkanı'nın açılış konuşmalarının ardından Osman Nuri Topbaş Hocaefendi’nin duası ile İstanbul Camiî’nin açılışı gerçekleştirildi.

Osman Nuri Topbaş Hocaefendi’nin vaazı, akabinde ise Cuma namazı ile Afrika sahrasının ortasındaki İstanbul Camiî sevinç ve şükür duygularıyla ibadete açıldı. Yerel yöneticilerin ve yerel halkın yoğun iştirakiyle gerçekleşen açılış programında tarihi ve duygusal anlar yaşandı.

İstanbul Camiîsi’nin yapımına maddi ve manevi destek olan kişi ve kuruluşlara hayır duaların da edildiği açılışta, sadaka-i cariyelerin dünyanın dört bir yanına dağılmasının, Müslümanlar için ne büyük bir nimet olduğu vurgulandı.

İstanbul Camiî, mimarî olarak; ibadet kısmı 350 m2 ve son cemaat kısmı 500 m2’den oluşan toplamda 850 m2’lik nezih bir ibadethane olmasının yanı sıra, caminin, çinileri, avizeleri ve tezyinatları (hat ve tezhipleri) Türkiye’den getirilen işlerinin ehli ustalar tarafından yapıldı.

Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı, Afrika’nın birçok bölgesinde insanî yardım çalışmalarının (kurban faaliyetleri, erzak ve elbise dağıtımı, iftar programları) yanı sıra; eğitim çalışmaları (özellikle okul -imam hatip lisesi- ve cami inşası) ile de Afrikalı Müslüman kardeşlerimize katkı sağlamaya devam ediyor.

14

25

22

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • emeği geçenlerden Allah razı olsun ustazımız o. nuri topbaş hocamıza rabbim sağlık sıhat omrunu uzun eylesin hocamız aynen Veysel karani gibi ellerinden operim

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.