İsrail'den 2007'den Bu Yana Bir İlk

İsrail Gazze ablukasını yavaş yavaş kaldırıyor. İsrail bu kapsamda 2007 yılından bu yana ilk kez Gazze'ye Beyt Hanun Sınır Kapısı'ndan araç girişine izin verecek.

İsrail'in, 2007 yılından bu yana ilk kez Gazze'ye Beyt Hanun (Erez) Sınır Kapısı'ndan araç girişine izin vereceği bildirildi.

Filistin Yönetimi Sivil İşler Bakanlığı Enformasyon Müdürü Muhammed el-Mukadime, bakanlığın yürüttüğü yoğun çalışmalar sonucu Beyt Hanun Sınır Kapısı'ndan araç girişine izin verilmesi için İsrail makamlarıyla anlaşma yapıldığını belirtti.

GAZZE'YE ARAÇLAR GİREBİLECEK

Perşembe günü bazı otomobil ve otobüslerin Gazze'ye gireceğini ifade eden Mukadime, sayıya ilişkin bilgi vermedi. Konuyla ilgili İsrail tarafından açıklama yapılmazken, anlaşma uygulandığı takdirde, 2007 yılından bu yana sadece yabancı pasaport taşıyan ve istisnai durumlardaki insanların geçişi için kullanılan Beyt Hanun'dan Gazze'ye ilk kez araç girmiş olacak.

İSRAİL İZİN VERMEDİĞİ İÇİN YENİ ARAÇ İTHAL EDEMİYOR

İsrail'in 2006 yılından beri abluka altında tuttuğu Gazze'de Kerm Ebu Salim Sınır Kapısı'ndan geçen sınırlı sayıdaki araç dışında yeni araç pek bulunmuyor. İsrail izin vermediği için de yeni model araçlar ithal edilemiyor.

İSRAİL'İN KONTROLÜNDE BULUNUYOR

Gazze'de giriş çıkışların yapıldığı 7 sınır kapısından Refah hariç 6'sı, İsrail'in kontrolünde bulunuyor. Bu kapılardan ticari amaçla kullanılan 4'ü Hamas'ın seçimleri kazanarak görevi devralmasının ardından Haziran 2007'de İsrail tarafından kapatılmıştı. Diğer kapılardan Beyt Hanun yabancı pasaport taşıyanlar, hasta ve iş adamlarının Batı Şeria'ya geçişi, Kerm Ebu Salim ise bazı ticari ürünlerin geçişi için kullanılıyor. Kerm Ebu Salim Kapısı da çeşitli gerekçelerle sık sık kapatılıyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.