İsrail Mermisi Filistinli Çocuk Salah'ı Hayallerinden Kopardı

İsrail askerleri 15 yaşındaki Filistinli Mahmud Salah’ı ayağından vurması, onu hem ayağından hem de hayallerinden etti.

İsrail askerlerinin işgal altındaki Batı Şeria’nın Beytullahim kentinde ateş açması sonucu sol ayağından vurulan henüz 15 yaşındaki Filistinli çocuk Mahmud Salah’ın ayağının kesilmesine yol açarken aynı zamanda onu hayallerinden de kopardı.

Daha bir ay öncesine kadar Batı Şeria’nın Beytullahim kentine bağlı Hıdır beldesi aktifliği ve oyuna olan tutkusuyla bilinen 15 yaşındaki Salah’a dar geliyordu.

Ancak İsrail askerlerinin mermisi bir ay önce Salah’ı hem ayağından hem de hayallerinden kopardı.

Salah, bir gün beldesindeki sokaklarından birinde arkadaşlarıyla oynarken, İsrail askerlerinin mermisi sol ayağına isabet etti. Hastaneye kaldırılan Salah’ın tedavisi ampütasyon ile sonuçlandı.

İsrail askerlerine taş atmakla suçlanan Filistinli çocuk, bir ay boyunca Kudüs’teki "Sharee Zedek" hastanesinde polis gözetiminde tedavi edildikten sonra Beytullahim’deki Özel Cem’iyettul Arabiyye Hastanesi’ne nakledildi.

Salah, hastanedeki yatağından, vurulma anını, gözaltına alınmasını ve ayağının kesilmesi hikayesini AA muhabirine anlattı.

Geçen pazartesi günü Beytullahim’deki hastaneye nakledilen Salah, “Yaklaşık bir ay önce arkadaşlarımla mahallede top oynuyordum. İsrail askeri kontrol noktasına doğru çıkan topu almaya giderken bir anda yoğun ateş sesi duydum. Sonra vurulduğumu anladım.” dedi.

Salah, daha sonra İsrail askerleri tarafından vurulduğu yerde gözaltına alındığını ve vurulduktan 2 saat sonra ilk tedavisinin uygulandığını, sonra da hastaneye kaldırıldığını belirterek, “3 gün sonra uyandım ve ayağımın olmadığını gördüm. Bu benim için büyük bir şoktu ve hala atlatabilmiş değilim.” ifadelerini kullandı.

“HAYATA DAİR HAYALLERİM ÖLDÜRÜLDÜ”

Gözyaşları içinde konuşmaya çalışan Salah, “Bu durum benim hayatımı alt üst etti. Herhalde gözaltına alınıp müebbetle yargılansam bundan daha iyi olurdu.” dedi.

Salah, şimdi hayatını nasıl yaşayacağını, arkadaşlarıyla nasıl oynayacağını sorgulayarak, “Eğleniyor, oynuyor ve koşuyordum. Şimdi aciz kalmış haldeyim. Bir engelliye dönüştüm. Hayata dair hayallerim öldürüldü.” diye konuştu.

Şimdi protez bir ayağa kavuşma hayalleri kuran ve eğitimine devam etmek isteyen Salah, “Bazen ayağımın hala olduğunu sanıyorum, bir rüya gibi. Ancak bir bakıyorum ki yok.” ifadesini kullandı.

Salah, bir kardeşinin İsrail askerleri tarafından gözaltına alındığını ve hala hakkında herhangi bir sonucun çıkmadığını hatırlatarak, İsrail askerlerinin kendisini de sorguladığını ve taş ya da molotofkokteyli atmakla suçlamaya çalıştıklarını ancak bunu reddettiğini aktardı.

“HAYATIMIN EN ZOR ANLARIYDI”

Salah’ın annesi Ayşe Salah ise, çocuğunun vurulma anı ve ayağının kesilmesini, “Hayatımın en zor anlarıydı.” cümlesiyle ifade ediyor.

Bir çocuğun ayağının kesilmesine nasıl bir suçun yol açmış olabileceğini sorgulayan anne Salah, “Kalbimin bir parçasını hiçbir sebep olmaksızın kestiler. Bu yaştaki bir çocuk ne suç işlemiş olabilir ki?” diye sitem etti.

Anne Salah, İsrail askerlerinin oğlunun bu hale gelmesinden sorumlu olduğuna vurgu yaparak, “İşgal devleti bizimle her şekilde savaşıyor. Bekar oğlumu gözaltına aldı, küçük oğlumu engelliye dönüştürdü.” şeklinde konuştu.

“İSRAİL KASTEN ÇOCUKLARI HEDEF ALIYOR”

Filistin Esirler Cemiyeti Enformasyon Sorumlusu Emane Sarhan ise AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail güçlerinin Filistinli çocukları kasten hedef aldığına vurgu yaparak, “Mahmud Salah’ın durumu da vurulduktan sonra tıbbi ihmal sonucu ayağı kesilen birçok Filistinli çocuğun durumuna benziyor.” dedi.

Sarhan, 18 yaş altı iki yüzü aşkın Filistinli çocuğun insani şartlardan yoksun İsrail hapishanelerinde bulunduğunu ve ağır sorgu seanslarından geçtiğine dikkati çekerek, “İsrail askerleri kasten Filistinli çocukları el ve ayaklarından hedef alıyor, böylece onları engelli duruma düşürüyor. Bu tamamen uluslararası hukuka ve çocuk haklarına aykırıdır.” ifadelerini kullandı.

Filistin resmi kaynaklarına göre, İsrail hapishanelerinde 500'e yakını idari tutuklu, 230'u çocuk olmak üzere 5 bin 700 Filistinli bulunuyor.

İsrail "idari tutukluluk" adını verdiği uygulamayla Filistinlileri istihbarata dayalı olarak 1 ila 6 ay alıkoyabiliyor. Tutuklunun, "İsrail'in güvenliği için tehlike teşkil ettiğine" karar verilmesi halinde ise askeri hakim, suç isnadında bile bulunmadan tutukluluk süresini 5 yıla kadar uzatabiliyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.