İsrail İşgaline Mağarada Direniyorlar

Batı Şeria'da yer alan El-Halil kentinde İsrail'in yasa dışı yerleşim politikasıyla mücadele eden Filistinliler, mağaralarda ilkel şartlar altında hayatlarını sürdürüyor.

Batı Şeria'da El-Halil dağının eteğindeki mağaraları mesken tutan aileler, İsrail askerlerinin ev yapmalarını engellemesi sebebiyle, ilkel şartlar altında yaşasalar da topraklarını terk etmemekte ısrar ediyor.

Numan Şehade Hammamde (57) 13 kişilik ailesiyle 30 metrekarelik mağarada en temel hayat ihtiyaçlarından yoksun bir şekilde yaşadığını belirterek, "Mağarada sıcaktan ve soğuktan kısmen de olsa korunabiliyoruz. Yaşadığımız hayat oldukça zor ama buna alıştık" dedi.

"Ne zaman ev yapmaya kalksak İsrail askerleri ruhsatsız olduğu gerekçesiyle gelip yıkıyor" diyen Hammamde, "İşgalciler bizi buradan da çıkarmak istiyor. Ancak biz bu bölgenin yerleşimcilerin eline geçmemesi için mücadele ediyoruz" diye konuştu.

direnis

cocuk

magara3

magara2

 YAPTIKLARI EVLERİ İSRAİL YIKIYOR

Televizyon ve cep telefonu dışında herhangi bir teknolojik aletle henüz tanışmamış olan 11 yaşındaki Adem de evlerinde elektrik olmadığını ifade ederek, "Yaklaşık iki ay önce elektriğimiz vardı. Televizyon izleyebiliyorduk ancak İsrail askerleri köyümüzün mescidini yıktı ve içindeki jeneratörü parçaladı" dedi.

"Elektrik ve su olmaksızın yaşıyoruz. Hayatım, okula gitmek ve koyun otlatmakla geçiyor" diyen Adem, köylerine 3 kilometre mesafedeki okula giderken Yahudi yerleşimcilerin tekrar eden saldırılarına maruz kaldıklarını belirtti.

magara

cocuk2

63 yaşındaki Rabia Hammamde ise eşi ve 8 çocuğuyla mağarada yaşadığını, İsrail'in ev yapmalarına izin vermediğini, yaptıkları evleri de yıktığını vurgulayarak, "Allah'a şükürler olsun burada doğduk, burada öleceğiz. Topraklarımızı yerleşimcilerden korumak için bu şekilde yaşamayı kabul ediyoruz" ifadesini kullandı.

El-Halil Halk Direniş Komitesi Koordinatörü Ratib el-Cebbur ise Yahudi yerleşimcilerin bölge sakinlerine sürekli tacizde bulunduğunu aktararak "Yerleşimciler, Filistinlilerin ağaçlarını kesiyor, sürülerini zehirliyor, çocuk ve kadınlara saldırıyor" dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.