İslam Dünyasının En Önemli Meselesi!

I. Din Şurası’nda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, “İslam coğrafyasının, İslam medeniyetin, İslam dünyasının içinden geçtiği bu zor süreçlerde bizim en önemli meselemiz din konusunda sahih ve doğru bilgi üretimi ve bu bilginin dini ve dini olmayan diye ayrılmadan ilim, hikmet ve marifetle yoğrularak, Allah'ın ayetleriyle kainatın ayetlerini ayırmadan ahlak ve maneviyat ile meczederek genç nesillere bu doğru ve sahih bilginin aktarılması İslam dünyasının birinci meselesidir.” dedi.

Türkiye’nin, çevresindeki ateş çemberine rağmen bir sekinet yurdu olmasının, din eğitimi ve öğretimi konusunu ciddiye almasından kaynaklandığını belirten Başkan Görmez, şunları söyledi;

İNSAN YETİŞTİRME DÜZENEKLERİMİZ YENİDEN GÖZDEN GEÇİRİLMELİ

“Bugün ateş çemberi içinde olan ülkemiz eğer bir sekinet yurdu olarak umut olmaya devam ediyorsa bunda din eğitimi ve din öğretimi meselesini ciddiye almasındandır. Dini bilgi meselesini bizim kadar tartışan bir ülke yoktur. Şimdi düşünüyorum da iyi ki tartışmışız. Bilgiyi, hikmeti ve marifeti birleştiren dini ilimleri sosyal ilimlerle ilahiyat ilimlerini bilim ve hikmet felsefesiyle birleştirerek bu eğitimi vermek gerekir. Din hizmetini toplumun hizmetine sunan, sadece bize değil, dünya Müslümanlarının hizmetine sunan Diyanet İşleri Başkanlığının varlığı yadsınamaz.

GENÇ KUŞAKLARDA BİLİNÇLER YARALANACAK

Geçen hafta Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreni yapıldı. İslam Ansiklopedisi orada kurumlar kategorisinde bu en yüksek ödüle layık görüldü. Törende ünlü bir yazarımız tarihe geçecek bir konuşma yaptı. Alev Alatlı orada yaptığı konuşmada şöyle söyledi; “Ben bir muhacirim. Hem de hicretin tam manasıyla muhacirim ben. Aydınlanma kutbundan merhamet kutbuna hicret eden biriyim” Bugün İslam dünyasının içinden geçtiği süreçleri dikkate alarak, insan yetiştirme düzeneklerimizi gözden geçirmemiz gerekir. Eğer bunu yapmazsak dünyanın içinde yaşadığı travmalardan hareketle önümüzdeki genç kuşaklarda bilinçler yaralanacaktır. Yazarımız şöyle devam ediyor; “Ben tek marifeti kanunların harfine uymak olan dünyadan kanunların arkasındaki yüce değerlere inanan bir toplumsal düzene hicret ettim.”

DİNİ BİLGİ KONUSUNU GÖZDEN GEÇİRİLMELİ

Dini bilgi konusunu yeniden gözden geçirmek zorundayız. Bu bilgiyi nasıl hikmete, marifete dönüştürebiliriz? Bunun için müesseselerimizi gözden geçirmemiz gerekir. Diyanet İşleri Başkanlığı bu bilgiyi nasıl hizmete, üretime dönüştürebilir? Bunu gözden geçirmemiz gerekir.

Diyanet İşleri Başkanlığının din eğitimi müesseseleri sadece kendi ihtiyaçları için değil, dünyadaki Müslümanların müracaat kaynağıdır. Diyanet İşleri Başkanlığının da bu anlamda kendisini yeniden gözden geçirmesi gerekir. Diyanet İşleri Başkanlığının kendi yapısı ve statüsünün de gözden geçirilmesi gerektiğini biliyorum. Diyanet İşleri Başkanlığımızın ve kendi yapısı ve statüsünün de gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Dini ve ilmi bakımdan özel bir kamu tüzel kişiliğine dönüşmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Din eğitimi ve din hizmetleri amaçlı kurulmuş tarihi vakıfların Diyanet İşleri Başkanlığı ile birleştirilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum.”

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.