İslam Dünyasından Destek Bekleyen Mucitler

Tunus'ta düzenlenen Teknoloji Forumu'na dikkat çekici çalışmalarla katılan genç mucitler, yeni projeleri için Ar-Ge (araştırma geliştirme) ve uygulama aşamalarında finansal destek bekliyor.

Yenilenebilir enerji, Omega 3 ve güvenlik robotu gibi farklı alanlardaki çalışmalarıyla ödül alan Tunuslu mucitler, buluşlarından öncelikli olarak İslam dünyasının yararlanmasını istiyor.

Başkent Tunus'taki Teknoloji Forumu'nda kurumlar kategorisinde birinci seçilen güvenlik robotunun mucidi mühendis Enis Sahbani, geliştirdiği robotun büyük kurumlarda güvenlik amaçlı kullanıldığını belirtti.

Sahbani 150 kilogram ağırlığında, araba şeklindeki robotun, hektarlarca genişliğinde araziyi kontrol etme ve 5 kilometre mesafeye kadar bilgi ve uyarı aktarma özelliğine sahip olduğunu ifade etti.

"BİZ ENDÜLÜS MEDENİYETİNİN TORUNLARIYIZ" 

İslam dünyasında icat ve yeniliklere daha fazla destek olunması çağrısı yapan Sahbani şunları söyledi:

"Biz Endülüs medeniyetinin torunlarıyız. Çok büyük imkanlara sahibiz. Ancak şuna karar vermemiz gerekiyor: Teknolojiyi kendimiz mi üretip pazarlayacağız; yoksa telefon, televizyon ve diğerlerinde olduğu gibi başkalarından alıp kullanmaya devam mı edeceğiz? İslam dünyasında, gereken tüm imkanlar var. Ancak bunları teknolojik yenilikler için kullanamıyoruz. Gençler için bunları kullanmamız gerekir. Yakın çevremizde mucitlere karşı ilgi elbette var, ama özellikle Ortadoğu’da mucitler hak ettiği yeri bulamıyor."

TON BALIĞI ARTIKLARI ÖDÜL GETİRDİ

"Omega 3" maddesi üzerinde yaptığı çalışma ve geliştirdiği formülle kişisel proje alanında birincilik ödülüne layık görülen Sami el-Kıtari ise çalışmasını Japonların Tunus'tan aldığı ton balıklarında kalan artıklar üzerine yaptığı araştırmayla gerçekleştiğini anlattı.

Kıtari, ödül aldığı çalışması hakkında şunları söyledi:

"Japonların Tunus'tan aldığı ton balığı üretimi sonrasındaki artık maddelerde, zengin oranda Omega 3 maddesi bulunduğunu fark ettik. Geliştirdiğimiz özel formülle var olan Omega 3 maddesinin dünya genelinde kullanıldığı şeklinden 5 kat daha fazla olduğunu, Fransa ve İspanya'dan ithal edilen, kolesterol tedavisinde kullanılan ve gıda tamamlayıcıları olarak alınan ürünlerden çok daha güçlü olduğunu bulduk. Amerika, Japonya ve Avrupa'dan patent aldık."

Avrupalıların kendisine bu proje için büyük teklifler sunduğunu, ancak çalışmasının İslam dünyasında kullanılması için doktora çalışması için bulunduğu Fransa'dan döndüğünü gururla anlatan Kıtari, "Fransa'da bana 'Burada kal sana 70 bin avro verelim, daha birçok imkan sağlayalım' dediler ancak buluşlarımın yalnızca Fransa adına çıkacağını öğrendiğim için bu teklifi kabul etmedim. Hatta bu yüzden doktora çalışmamı dahi yarıda bırakıp geldim." diye konuştu.

"İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI ÖZEL BİR BİRİM OLUŞTURMALI"

Bilimsel araştırmaların önündeki en büyük engelin "ilgisizlik ve finans yetersizliği" olduğunu vurgulayan Kıtari, "İslam İşbirliği Teşkilatı bilimsel Ar-Ge çalışmaları ve yeni düşünceler için özel birim oluşturmalı, fon ayırmalı. Bu konuda Türkiye ve Tunus'un ortak çalışmasıyla her iki ülkenin de faydasına bir servet elde edilebilir." ifadeleriyle çözüm önerisinde bulundu.

Forumda dikkati çeken bir başka proje olan "yollara döşenecek silindirlerle elde edilmesi planlanan yenilenebilir enerjinin" mucidi Makram Kuştavi de çalışmasına ilişkin şunları anlattı:

"Proje yollara enlemesine döşenecek silindirlerden oluşuyor. Araçların üzerinden hızına etki etmeden geçebilecekleri silindirler araç geçerken aşağı yönde hareket ediyor ve enerji sağlıyor. Yoldan araçlar geçtikçe enerji sağlama imkanı doğuyor. Projem aslında basit, yüzde 70'lik kısmı mekanik aksamdan oluşuyor. Zor olan kısmı ise uygulamada devlete ihtiyaç duymamız. Çünkü böyle bir projeyi ancak devlet uygulayabilir."

Kuştavi ayrıca, enerji alanında iki patent sahibi olduğunu, bu projeye ilişkin çalışmaları tamamladıklarını söyledi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.