İslam Dünyasına 'tek Takvim' Geliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından İstanbul’da toplanan, İslam ülkeleri ve bütün dünya Müslümanları için büyük önem arz eden Uluslararası Hicri Takvim Birliği Kongresi’nden tek takvim uygulansın kararı çıktı.

Aralarında Türkiye, Suudi Arabistan, Malezya, Birleşik Arap Emirlikleri, ABD, Katar, Fas, Mısır ve Ürdün'ün de bulunduğu 50'ye yakın ülkeden ilim adamları, astronomlar ve karar merciinde bulunan yetkililerin katıldığı kongrede, üç gün boyunca takvim birliği konusu alanında uzman kişiler tarafından enine boyuna tartışıldı.

Kongrenin kapanış oturumunda katılımcılar, İslam dünyasında takvim uygulaması konusunda oy kullandı. Bütün katılımcıların oy kullandığı kongrede ‘Tekli Takvim’, ‘Çiftli Takvim’, ‘Kararsız’ seçenekleri yer aldı. Oylamanın ardından büyük çoğunlukla Tekli Takvimin uygulanması yönünde karar çıktı.

İSLAM DÜNYASINDA 'TEK TAKVİM' UYGULANACAK

Bütün dünya Müslümanlarının dikkatini verdiği kongreden çıkan kararı Diyanet İşleri Başkanı Görmez, ‘Kongreden vahdet çıkmıştır. Tek takvimin uygulanması yönünde karar alınmıştır. Bütün İslam dünyasına hayırlı olsun’ sözleriyle dünya kamuoyuyla paylaştı.

Üç yıllık çalışmanın ardından neticelenen kararın, İslam dünyasındaki 60 yıllık ihtilafın son bulacağına, sevinçlerin birlikte yaşanacağına vesile olacağına inandığını söyleyen Başkan Görmez, kongrenin vahdet ve birlik ruhunu bir dua olarak Suriye’deki mazlumlara gönderdiğini kaydetti.

Başkan Görmez, sonuç bildirgesini dünya kamuoyuyla paylaşmadan önce şunları söyledi;

60 YILLIK İHTİLAF ORTADAN KALKACAK

Saygıdeğer ilim adamları, öncelikle şahsım, Diyanet İşleri Başkanlığı ve İslam alimleri adına yaklaşık üç yıllık bir çalışmayı bugün neticelendirdiğiniz için ayrı ayrı teşekkür ederim. İlmi çalışma grubuna, fıkıh alimlerimize, astronomi alimlerimize üç yıllık bir çalışmayı neticelendirdiğiniz için teşekkür ediyorum. Umuyorum ki bu toplantı 60 yıllık İslam alemindeki ihtilafı ortadan kaldırır ve özellikle bütün dünyada yaşayan Müslümanların ibadetlerini, sevinçlerini vahdet, birlik ve beraberlik içerisinde yapmalarına vesile olur. Aynı camide namaz kılan Müslümanların bayram gününü birbirinden ayırmasına bu toplantı son verecektir.

MÜSLÜMANLAR ARASINDA VAHDET BİRLİĞİ

Alimlerimizin bu vahdet ruhunu bir dua olarak Suriyeli mazlum kardeşlerimize gönderiyorum. Buradaki vahdetimizi Felluce’de zor durumda olan kardeşlerimize gönderiyorum. Allah, buradaki vahdet ruhunu Libya'ya, Arakan’a ulaştırsın. Vahdeti parçalanmış bütün Müslüman kardeşlerimize buradaki vahdetin, birliğin, beraberliğin bir dua olarak yansımasını Allah nasip etsin.

Üç yıllık çalışmanın ardından sonuç alınan ve takvim birliği kararının çıktığı kongrenin Diyanet İşleri Başkanı Görmez tarafından dünya kamuoyuyla paylaşılan sonuç bildirgesi şu şekilde;

ULUSLARARASI HİCRİ TAKVİM BİRLİĞİ KONGRESİ SONUÇ BİLDİRGESİ

Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çağrısıyla Uluslararası Hicri Takvim Birliği Kongresi İstanbul’da 21-23 Şaban 1437/28-30 Mayıs 2016 tarihleri arasında düzenlenmiştir. Kongreye, İslam Ülkelerinin ilgili bakanlıkları, Fetva Kurulları, çeşitli fıkıh kurulları temsilcileri, alimler, fakihler ve astronomlar katılmışlardır. Açılış konuşmalarını müteakiben başlayan ilmi oturumlarda ilk gün astronomi ve fıkıh ilimleri açısından Rü’yet-i Hilal konusu tartışılmıştır. Ardından Takvim farklılığının toplumsal ve siyasi boyutları ele alınmıştır. İkinci gün, daha önce teşkil edilen İlmi Heyetin Kongre’ye sunulmak üzere değerlendirdiği Tekli ve İkili Takvim önerileri ayrıntılı olarak müzakere edilmiş ve sonuçta Tekli Takvim kabul edilmiştir. Kongre, katılımcıların büyük çoğunluğunca kabul edilen aşağıdaki karar ve tavsiyeleri benimsemiştir:

TEKLİ TAKVİM KARARI

1- Kongre, önceki kongrelerin ve fıkıh akademilerinin kararlarını teyit etmiştir. Bu bağlamda 1966 Mecmeu’l-Buhusi’l-İlmiyye, 1973 Kuveyt, 1978 İstanbul Kongreleri ile 1986’da İslam İşbirliği Teşkilatı’na bağlı Mecmeu’l-Fıkhi’l-İslami (Fıkıh Akademisi), 2009 yılında el-Meclisü’l-Urubbi li’l-ifta ve’l-Buhus (Avrupa fetva ve araştırma Meclisi), 2012 yılında Rabıta Fıkıh Akademisi’nin kabul ettiği temel ilke ve ölçütler teyit edilmiştir. Bunların arasında en önemlileri şunlardır. Kameri ayın başlangıcını tespitteki temel ilke, ister çıplak gözle olsun ister modern astronomik aletlere bağlı gözlemle olsun, hilalin görülmesidir. İhtilaf-ı matalia (yani hilalin farklı zamanlarda farklı yerlerde görülmesine) itibar edilmez. (Bir yerde görüldüğü zaman diğer yerlerde de görülmüş kabul edilir.)

2- Kongre, bütün dünyada uygulanması için tekli takvimi tercih etmiştir. Böylece herkesin önünde tek bir hicri takvim bulunacaktır. Bu takvim, hilalin dünyanın herhangi bir yerinde gözle veya astronomik rasat aletleriyle görülebilme imkânını ve hem klasik fakihlerin çoğunluğunca hem de günümüz fıkıh akademilerinin çoğunluğunca kabul edilen ihtilaf-ı matali’a itibar edilmemesi görüşünü esas almıştır. Bunların yanında bu takvim, dini metinler/naslar ile kesin astronomik kurallar arasında bir çelişki ve çatışma olmadığından astronomik ölçütler ve fıkhi kuralları beraberce göz önüne almıştır.

TERCİH EDİLEN TAKVİMİN AVANTAJLARI

Bu takvim, Müslümanlar ama özellikle Müslüman azınlıkların karşı karşıya olduğu bazı sorunları çözme yönünde önemli katkılar sunacaktır. Bu sonuçlardan biri, oruç, bayram gibi Müslümanlar için sembol manası olan günleri birleştirmesidir. Bir diğeri ise, bunun Müslümanlar arasındaki meşru ve makul sınırları aşan tefrikayı/ayrışmayı ortadan kaldırma yönünde bir karar olmasıdır.

Zira özellikle azınlık halinde yaşayan Müslümanlar arasında bu sorun tek bir devlet içinde bazen iki bazen de üç farklı günde oruç ve bayram yapma noktasına varacak aşırı durumlara yol açabilmektedir. Hatta farklılık, bir ülke vatandaşı hacıların Zilhicce’nin 9. Günü Arafat’ta vakfeye durdukları gün, kendi ülkelerinde henüz Zilhicce’nin 7. Veya 8. Günü olması gibi aşırı boyutlara ulaşabilmektedir. Bu din, tevhid dinidir, birliği ve bütünlüğü şer’i bir farz ve olgusal bir zaruret saymıştır. Aynı zamanda önceden belirlenmiş standart bir takvim, Müslüman azınlıkların bayramlarda tatil imkânına kavuşmalarını da sağlayacaktır; ayrıca onlara, yaratılmak istenen algının aksine yüce dinimizin bilimsel gelişmelere kapalı olmadığını, hatta bilimle uyumlu olduğunu çevrelerine sunma noktasında yardımcı olacaktır. Zira İslam’ın ilk inen ayeti ve Suresi “Oku” emriyle başlar ve ilmi konu eder.

3- Kongre, Avrupa, Amerika ve benzeri bölgelerdeki Müslüman azınlıklardan bayramlarını, sembol günlerini ve dolayısıyla duygu ve düşüncelerini birleştirme yönünde çalışmalarını önerir. Aynı şekilde dini mercilere sahip olan Müslüman devletlere de bu takvimi incelemelerini ve güvenmelerini önerir; zira bu takvim, Müslümanların iyiliğini sağlama ve onları kötülüklerden uzaklaştırma, sembollerini ve duygularını birleştirme hedefi dışında bir amaç taşımamaktadır.

4- Kongre, Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığından, bu kongrenin kararlarını hayata geçirme konusunda aşağıdaki hususları tahakkuk ettirecek organları oluşturmasını önerir:

a- 10 yıllık bir takvim hazırlayacak bir ilmi komisyon teşkil edilmesi ve takvimin basım ve dünyaya dağıtılması

b- Gözetleme ve diğer hususları ele almak üzere Rüyet-i Hilal konusunda incelemelere devam edecek bir heyetin oluşturulması

c- Üzerinde anlaşılan Hicri Takvim kültürünün yayılması konusunda eğitim ve halkla ilişkiler konusuyla ilgilenecek bir komisyonun oluşturulması.

İSLAM ALEMİNCE KABUL EDİLECEK TAKVİMDE ÖNERİLER

1- Kongre, İslam ülkelerindeki dini mercilere ve din işlerinden sorumlu olan kişi ve kurumlara bu takvimi benimseyip ilkeleri doğrultusunda kameri ayların başlangıcında birliği sağlama için çalışma yapmalarını tavsiye eder.

2- Kongre, İslam dünyasındaki takvim yapıcılarına, Müslümanları medeniyetlerinin ve kimliklerinin göstergesi olan bir takvim etrafında buluşturabilmek, duygu ve düşüncelerini birleştirebilmek için bu takvimin ilkelerini benimsemeye çağırır.

3- Kongrenin gayrimüslim ülkelerde yaşayan Müslümanlara tavsiyesi, belirli bir takvimi uygulamak suretiyle birliği sağlamalarıdır. Zira şer’an aynı ülkede yaşayanların oruç tutma zamanı ve bayram yapma zamanı hususunda ihtilaf etmeleri caiz değildir. Aksine onların Avrupa Araştırma ve Fetva Konseyi veya Türkiye’de Diyanet işleri Başkanlığı’nın o ülkelerdeki birimleri gibi yetkili dini mercilerden çıkan kararlara uymaları gerekir. Zira Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Orucunuz birlikte oruç tutuğunuz gün, bayramınız birlikte bayram yaptığınız gün, kurbanınız ise birlikte kurban kestiğiniz gündür”

4- Avrupa’daki Müslümanların birlik ve beraberliğinin sağlanması ve menfaatlerinin korunması için, özellikle de şeri ibadet vakitlerinin ve kameri ayların başlangıcının tespiti gibi önemli İslami meselelerde tefrikaya düşmelerini önlemek amacıyla, Kongre, Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Batı Ülkelerindeki birimlerinin ve Avrupa Araştırma ve Fetva Konseyinin Batı ülkelerinde yaşayan Müslüman azınlıklar için yetkili ilmi ve dini merci olarak kabul edilmelerini tavsiye etmektedir.

5- Kongre; Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığına, söz konusu takvimin, üzerinde çalışmalar yapılarak bütün İslam Alemince kabul edilebilecek tek takvim haline gelebilmesi için İslam İşbirliği Teşkilatı Başkanlığına sunulmasını ve bu yolla takvimin İslam ülkelerine arzedilmesini tavsiye eder.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.