İnsanlık Merhameti Unuttu mu?

Yüzakı Dergisi, Mart (2016) sayısında "merhameti" dosya konusunu işliyor. İşte Yüakı'nın bu sayısı...

Yüzakı Dergisi basın bülteninde bu sayıyla ilgili şu bilgilere yer veriliyor:

"Vatanından kovulmak... Gariplik... Yalnızlık... Çaresizlik... Açlık...

İşin hulâsası: Dünya bir vahşeti yaşıyor. Bütün bunlar; vicdanları kanatmalı, sızlatmalı, inletmeli değil mi?

Bütün bu manzaralar; merhameti coşturmalı değil mi, şefkati galeyana getirmeli değil mi?

Yoksa; «İNSANLIK MERHAMETİ UNUTTU!» mu?

Bu zulümlere sebep olanlar, askerî üslerinin, siyasî müttefiklerinin, petrol dertlerinin, hegemonya hastalıklarının ve müslümanlara yüzlerce yıllık kinleri yüzünden, savaşları, tahripleri ve yıkımları keyifle seyreden batılılarda vicdan çoktan öldü.

Yüz sene evvelki katliâmlar karşısında M. Âkif;

Merhamet bilmeyen insanlara bak yâ Rabbî!

diyerek hayretini haykırmış; O maskeli vicdana ve hayâsız yüze şöyle tükürmüştü:

Tükürün Ehl-i Salîb’in o hayâsız yüzüne,

Tükürün onların aslā güvenilmez sözüne,

Medeniyyet denilen maskara mahlûku görün,

Tükürün maskeli vicdânına asrın tükürün!

(Mehmed Âkif)

Ya bizler... Bizim vicdanlarımız, bizim merhametimiz de kurusun mu?kapak_133

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; “Unutkanlık ne kadar kötü! Fakat unutulan, eğer merhamet ise, en büyük felâket! Çünkü merhamet yoksa; İnsan insan değil. Vicdan vicdan değil. Hayat hayat değil.”

diyerek tek çare merhamet vurgusunda bulundu. Suriye’deki zulmü hulâsa eden, yürekleri kanatan bir manzaranın karşısında vicdanların isyanını nazma döktü.

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; Fahr-i Kâinât Efendimiz’in muhteşem ahlâkından, «Şefkat ve Merhamet»i kaleme aldılar. Âlemlere Rahmet olan Rahmet Peygamberi’nin merhametini misallerle temâşâ ettirdiler.

Mevlânâ’dan Sır ve Hikmet İncilerinde ise; «Çilelere Tebessüm» levhası altında, «Hak yolunda iptilâlara sabretmek» mevzuunu serdettiler.

Çanakkale zaferleri ve vatan mefhumuyla birlikte işlediğimiz dosyamızda his ve fikirler, insanlığı merhamete davet hâlinde...

Edebiyatımızdaki fetih-nâmeler ve beşâret-nâme geleneğimizden; bugün ağıtlara karşı duyarsızlığımıza acı bir bakış.

Gönül hudutlarımıza dar gelen “ulus devlet” anlayışının sorgulanması ve Çanakkale’yi Yemen’e, Kanije’yi Kahire’ye bağlayan büyük vatan mefkûremiz.

Zulmün âkıbeti ve âhiret inancımızı pekiştiren, her şeyimizin kayda alındığı ve yedi şahitle arşivlendiği hakikati...

Hallâc-ı Mansûr, Niyâzî Mısrî Hazretleri, Tiryaki Hasan Paşa ve Mihrimâh Sultan hakkında bilmediklerimiz.

Şiirler, kanayan coğrafyamıza merhem olma, yaraları sarma ve kardeşliğe davet makamında. Hece ve arûzun, yani dünden yarına şiirin adresi Yüzakı’nda yeni kalemler de inkişâf etmeye devam ediyor.

12. senemize girdiğimiz Mart sayımızda; muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Üstâdımızın; «Hüdâyî ÜSKÜDARLI» müsteâr ismiyle kaleme aldıkları, «Zulmetten Nûra, KALBİN GÖZYAŞLARI» adlı eserini bütün abonelerimize hediye ediyoruz. Bu eser, hikâye ve sohbet üslûbuyla toplumumuzdaki genç-yaşlı, kadın-erkek birçok insanın gaflet ve hidâyet, eğitim ve tahsil, aile ve hizmet bahsindeki mânevî problemlerine, mânevî reçeteler ikram etmekte... Kitaplar abonelerimize sunulmaya hazır.

Okuyucularımıza bir hediyemiz daha var: «Yahudilik’te, Hıristiyanlık’ta ve Câhiliyye’de Kadına Bakış Tarzı Nasıl? İslâm Medeniyetinde ise Nasıl? SÂLİHA HANIM»

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendinin kaleme aldığı bu kitapçıkla; 8 Mart Dünya Kadınlar Günü bahanesiyle ortaya atılan feminist, kapitalist, seküler zehirlere karşı, hakikat aşısını, gönüllere ve idraklere ikram ediyoruz."

YUZAKİ_ABONE

Ayrıntılı Bilgi: www.yuzaki.com

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.