İlim Öğrenmenin Fazileti İle İlgili Hadisler

İlim öğrenmenin fazileti ile ilgili hadisleri sizler için derledik. 

EN HAYIRLILAR

Osman İbni Affan radıyallahu anh'den rivayet edildiğine gö­re, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Sizin en hayırlılarınız, Kur’ân'ı öğrenen ve öğretenlerinizdir."

(Buhârî, Fezâilü'l-Kur'an 21.)

HADİSTEN ÖĞRENDİKLERİMİZ

  1. Burada muhatap alınan öncelikle alimler, daha genel anlamda Muhammed ümmetinin tamamıdır.
  2. Kur’ân'ı öğrenen ve öğreten kimse ümmetin en hayırlıları arasında yer alır.
  3. Kur’ân'ı öğrenmek ve öğretmekle ilk kastedilen, onun tilavetini öğrenip öğretmektir.
  4. Kur’ân ilmine sahip olmak kişinin faziletini artırır.
  5. Hayat tarzı haline getirilen ilim ve bilgi, dinde övülen en üstün bilgidir.
  6. Her müslüman Kur’ân öğretim ve eğitimine gereken değeri ver­melidir.

EN BÜYÜK AMEL

Ebû Hüreyre radıyallahu anh 'den rivayet editdiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Bir cemaat Allah'ın evlerinden bir evde toplanır, Allah'ın kita­bını okur ve aralarında müzakere ederlerse, üzerlerine sekînet iner, onları rahmet kaplar ve melekler etraflarını kuşatır. Allah Teâlâ da o kimseleri kendi nezdinde bulunanların arasında anar." (Müslim, Zikr 38.)

HADİSTEN ÖĞRENDİKLERİMİZ

  1. Cami, mescit, tekke, medrese ve evlerde bir araya gelerek Kur’an okumak ve müzakere etmek en büyük amellerdendir.
  2. Kur’an’ın ilmine, akaidine, fıkhî ahkâmına, adap ve ahlakına dair bilgiler edinmek, hangi alanda yetişirse yetişsin bir müslümanın ilminin temeli olmalıdır.
  3. Kur’an’ın okunduğu ve ilminin öğrenildiği yerlere sekînet iner, orayı rahmet kaplar ve melekler kuşatır.
  4. Kur’ân'ın sadece metnini okumak ve onu ezberlemek yeterli değildir. Bunlarla birlikte aklımızı ve idrakimizi onun üzerinde yoğunlaştırmak, anlamak için çaba sarfetmek gerekir.
  5. Allah Teâlâ kitabını okuyup ona değer veren ve müzakere eden kullarını semada melekler arasında anar ve mertebelerini yüceltir.

ÖLÜNCE SEVABI KESİLMEYECEK AMEL

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"İnsan ölünce, şu üçü dışında bütün amellerinin sevabı kesilir: Sadaka-i câriye, kendisinden istifade edilen ilim, arkasından dua eden hayırlı evlat." (Müslim, Vasiyyet 14.)

HADİSTEN ÖĞRENDİKLERİMİZ

  1. Hayatı ahirete taşımanın yolu, hadisimizdeki üç hayırdan (sada­ka-i cariye, faydalanılan ilim ve dua eden evlat) en azından birine sahip olmaktır.
  2. Sadece ilme sahip olmak değil, onu başkalarına öğretmek ve yaymak, kalıcı kılmak daha faziletlidir.
  3. Sadaka-i câriye, herkesin faydalanacağı süreklilik arzeden hayırlar için kullanılan genel bir tabirdir. Mabedler, mektebler, çeşmeler, köprüler ve vakıflar gibi hizmet kurumları gibi.

İLİM TAHSİLİ İÇİN YOLA ÇIKANLAR

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Kim ilim tahsil etmek için bir yola girerse, Allah o kişiye cen­netin yolunu kolaylaştırır." (Müslim, Zikr 39.)

HADİSTEN ÖĞRENDİKLERİMİZ

  1. İlim öğrenmek en faziletli amellerden biridir.
  2. Cennete girmenin yollarından biri, ilim öğrenmektir; çünkü ilim insana hakkı ve bâtılı birbirinden ayırdedebilme vasfı kazandırır.
  3. İslâm dini, ilim öğrenmeyi, bilgi sahibi olmayı ve cehaleti ortadan kaldırmayı hedefler.

ALİMLERİN ÖNEMİ

Abdullah İbni Amr İbni As radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken işittim:

"Allah Teâlâ ilmi insanların hafızalarından silip unutturmak suretiyle değil, fakat alimlerin ölümü suretiyle alır. Neticede ortada hiçbir alim kalmaz. İnsanlar bir kısım cahil­leri kendilerine lider edinirler. Onlara birtakım meseleler sorulur; onlar da bilmedikleri halde fetva verirler. Neticede hem kendileri sapıklığa düşer, hem de insanları saptırırlar."

(Buhârî, İlim 34; Müslim, İlim 13. Ayrıca bk. Buhârî, İ'tisâm 7; Tirmizî, İlim 5)

HADİSTEN ÖĞRENDİKLERİMİZ

  1. İlim hafızalardan silinmek suretiyle değil, alimlerin ortadan kalk­masıyla yok olacaktır.
  2. Alimler, yeryüzündeki insanların en emin olanları, hayır ve faziletin timsalleridir.
  3. Alimleri faziletli kılan, sahip oldukları ilimdir.
  4. Müslüman toplumların görevi, ilme ve alime değer vermek ve ulemânın sayısının artması için gayret etmektir.
  5. İlimsiz ve bilgisiz olarak din konusunda konuşmaktan ve fikir beyan etmekten son derece sakınmak gerekir.
  6. Alim olmayan kişilerin toplumların başına geçip onları yönlendirmesi sapıklığa yol açar.

GIPTA EDİLECEK İKİ KİMSE

İbni Ömer radıyallahu anhüma'dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah

sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Sadece şu iki kimseye gıpta edilir: Biri Allah'ın kendisine Kur’ân verdiği ve gece gündüz onunla meşgul olan kimse, diğeri Al­lah'ın kendisine mal verdiği ve bu malı gece gündüz O'nun yolunda harcayan kimse."

Buhârî, İlim 15, Zekât 5, Ahkâm 3,  Müslim, Müsafirîn 266- 268.

HADİSTEN ÖĞRENDİKLERİMİZ

  1. İslâmda nimetin yok oluşunu temennî etmek yani hased yasak­lanmıştır.
  2. İyilikler ve güzelliklere sahip kişilere imrenip gıpta etmek ve onlar gibi olabilmeyi temennî etmek caizdir.
  3. Kur’ân hafızı olmayı, onu güzel okumayı, anlamayı, ilmine sahip olmayı ve gereğiyle amel etmeyi temennî etmek müstehaptır.
  4. Zengin olan ve zenginliğinin hakkını yerine getirerek, Allah yo­lunda malını sarfeden kimseler faziletli kişiler olup, onlara imrenilip gıpta edilebilir.
  5. Dinimizin çok önem verdiği hususlardan biri de infak, yani Allah'ın verdiği maldan, ihsan ettiği nimetlerden yine O'nun rızasına uygun ola­rak Allah yolunda sarfetmektir.

BİR İYİLİĞE ÖNCÜLÜK ETMENİN SEVABI

Bedir ehlinden ve ensardan olan Ebû Mes’ûd Ukbe İbni Amr radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bir iyiliğe öncülük eden kimseye o iyiliği yapanın ecri gibi sevap vardır.”

Müslim, İmâre 133. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 115; Tirmizî, İlim 14

HADİSTEN ÖĞRENDİKLERİMİZ

  1. Hayra öncülük yapmak, hayrı işlemek gibi sevaptır.
  2. Hayra öncülük sözle, işle, işaret ve yazı ile olabilir.
  3. Hayra öncülük yapana verilen ecir ve sevap, hayır yapanın ecir ve sevabından hiçbir şey eksiltmez.
  4. Hayra yönelik teşkilatlanma, günümüzün vazgeçilemeyecek zaruretlerinden biridir.

Kaynak: Riyazüs Salihin, Hadis-i Şerif Tercümesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.