İdlib'te Sivilleri Fosfor Bombasıyla Vurdular

Suriye'de Beşşar Esed rejimi güçleri, "İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi" sınırları içerisindeki sivil yerleşimlere kullanımı yasak beyaz fosfor bombasıyla saldırdı.

Beşşar Esed rejimi güçleri, "İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi"ne dün gece saatlerinde kullanımı yasak "beyaz fosfor" bombasıyla saldırdı.

Yerel kaynaklardan alınan bilgiye göre Esed rejimini, dün gece saatlerinde İdlib'in güneyindeki Han Şeyhun ilçesi ve Abidin köyüne beyaz fosfor bombasıyla saldırı düzenledi.

Bombardımanda Han Şeyhun ilçesi ile Abidin köyünün çevresindeki tarım arazilerinde yangın çıktı.

Söz konusu yangınlar henüz kontrol altına alınamazken onlarca hektar tarlanın mahsul alamadan yandığı belirtildi.

Sosyal medyaya yansıyan görüntülerde düşüşü net olarak görünen beyaz fosforun, silah olarak kullanımı uluslararası savaş hukukuna göre yasak.

Soluma yolu ile vücuda alındığında zehirleyen fosfor, daha çok yüksek yanma reaksiyonuyla nefes darlığına yol açarak beyin ile akciğerlerde ağır hasara ve ölüme sebep oluyor.

Han Şeyhun ilçesi ile Abidin köyü, rejim güçlerinin son iki ayda yoğunlaştırdığı saldırılar nedeniyle büyük ölçüde boşalmıştı. Bu nedenle can kaybının yaşanmadığı tahmin ediliyor.

"İDLİB GERGİNLİĞİ AZALTMA BÖLGESİ"NDEKİ DURUM

Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib ili, neredeyse iç savaşın başından bu yana muhaliflerin kalesi niteliğinde.

Halihazırda iç göç ile nüfusu yaklaşık 4 milyona ulaşan İdlib'in merkezi, Mart 2015'te muhaliflerin kontrolüne geçti. İdlib, rejimin en yoğun hedef aldığı bölgelerin başında geldi.

Türkiye, Rusya ve İran, 4-5 Mayıs 2017'deki Astana toplantısında, İdlib ve çevresini "Gerginliği Azaltma Bölgesi" ilan etti. Rejim güçlerinin ateşkesi sık sık ihlal etmesi üzerine Türkiye ve Rusya, ek mutabakata vardı. Rejim, destekçilerinin yardımıyla 17 Eylül 2018'de Soçi'de imzalanan mutabakata rağmen saldırılarına devam ediyor. Kazakistan'ın başkenti Nur Sultan'da 25-26 Nisan'da Türkiye, Rusya ve İran arasında düzenlenen 12. toplantı sırasında artan saldırılar aynı yoğunlukta sürüyor.

Sivil Savunma kaynakları, 25 Nisan'dan bu yana yapılan saldırılarda en az 210 sivilin yaşamını yitirdiğini, 515'den fazla sivilin yaralandığını belirtiyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.