Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Korkusu

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in ümmeti için en çok korktuğu şey...

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir. Ahiret yurduna (oradaki hayata) gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı!” (Ankebût, 64)

Resûlullah (s.a.v.) buyurdular:

“Dünyada tıpkı bir garip, hattâ bir yolcu gibi davran!” (Buhârî, Rikak, 3)

PEYGAMBERİMİZİN KORKUSU

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, ileri gelen sahâbîlerinden Ebû Ubeyde bin Cerrâh’ı (r.a.) Bahreyn’e göndermişti. Bahreyn halkının vergisini toplayıp Medine’ye getirecekti.

Bir gün Ebû Ubeyde (r.a.)  Bahreyn’den döndü.

Bunu haber alan Medineli Müslümanlar, o gün sabah namazında Mescid-i Nebevî’de toplandılar.

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, namazı kıldırdıktan sonra kalkıp giderken Müslümanlar onun önünde durdular. Allah’ın elçisi onların bu halini görünce gülümsedi:

“Ebû Ubeyde’nin Bahreyn’den bir şeyler getirdiğini duymuş olmalısınız” buyurdu.

“Evet, Yâ Resûlallah! duyduk” dediler.

O zaman Efendimiz (s.a.v.) onlara şunu söyledi:

“Öyleyse gözünüz aydın; sizi memnun edecek şeyleri umabilirsiniz. Ben sizin fakir düşeceğinizden korkmuyorum. Ben dünyanın, sizden önceki milletlerin önüne nasıl serildiyse, bütün câzibesiyle sizin önünüze de serilmesinden; onlar daha fazla dünyalık kazanmak için birbiriyle nasıl yarıştılarsa, sizin de birbirinizle yarışmanızdan; ve dünya onları nasıl helâk ettiyse, sizi de helâk etmesinden korkuyorum.” (Buhârî, Cizye 1, Meğâzî 12, Rikak 7; Müslim, Zühd 6; Tirmizî, Kıyâmet 28; İbni Mâce, Fiten 18; Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 137)

İslam ve İhsan

HZ. MUHAMMED (S.A.V.) KİMDİR?

Hz. Muhammed (s.a.v.) Kimdir?

PEYGAMBERİMİZİN ÖZELLİKLERİ

Peygamberimizin Özellikleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.