Hz. Ebubekir’in Kahramanlığı

Hz. Ebubekir'in kahramanlığı...

Hazreti Ali kerremallahü veche buyurur ki:

–Ey nâs, bana insanların en yiğidinin kim olduğunu söyleyebilir misiniz?” diye sordu:

–Sensin, ya Halife hazretleri” dediler.

–Ben sadece teke tek savaşdığım kimseleri haklardım. Siz bana insanların en kahramanını söyleyin, görüyorsunuz ki ben değilim” buyurdu.

–Bilmiyoruz, kimdir? diye sordular.

–Ebû Bekir’dir. Bedir Savaşı’nda Allah’ın Rasûlü’ne bir gölgelik yapmışdık. Müşriklerden kendisine bir tehliğ ke gelmemesi için, kim Allah’ın Rasûlü’nü bekleyecek? dediğimizde, and olsun ki Ebû Bekir’den başkası bu işe yanaşmadı.

Kılıncını çekip, Rasûlullah’ın başında nöbet tuttu. Kimse ona saldıramadığı gibi, Ebû Bekir saldıranı da haklıyordu.

İşte o insanların en kahramanıdır”. (Bezzar H. Ali’den, Mecmeu’zğZevâid, 9/46)

PEYGAMBERİMİZ'İN EBUBEKİR'İ DOST EDİNMESİ

–Sallallahü aleyhi ve sellem buyurdular:

–“Şayet ben bir dost edinseydim Ebûbekri dost Fakat o benim kardeşim ve arkadaşımdır. (Bu) arkadaşınızı Allah dost edinmiştir.” (Müslim, c. 7, 108)

–“Hiç kimse benim yanımda el (açıklığı bakımından) Ebûbekir’den daha büyük (bir vergide bulunmuş) değildir. O beni canı ve malı ile himaye etmiş ve bana kızını nikâhlamışdır.” (Feyzü’lğKadir 5411)

–“Bir peygamber bulunmak müstesna, Ebûbekir bütün insanların en hayırlısıdır.” (Feyzü’lğKadir 490)

–“Ebûbekir sahabimdir ve mağara arkadaşımdır, bunu Eğer ben dost edineydim Ebû Bekir’i dost edinirdim. Bu mesciddeki bütün kapıları kapayınız; Ebû Bekir’in kapusunu değil.” (İbnği Abbas’dan)

–“Ey Ebû Bekir! Cenâb-ı Allah sana en büyük rıdvânı vermiş.”

– En büyük rıdvân nedir?

Rasûlü Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:

– Cenâb-ı Allah mahlûkat için umumi olarak tecellî eder. Halbuki senin için husûsî olarak tecellî eder. (Enes bin Mâlik)

EBUBEKİR MÜSTESNA

–“Bir adamı Rabbı Azze ve Celle hazretleri, dünyada dilediği gibi geçinib yaşamak ve orada istediği gibi yiyip içmekle Rabbına kavuşmak arasında muhayyer kıldı (bu ikisinden dilediğini seçme hakkını ona verdi.) O adam da Allah’a kavuşmayı seçdi.” (Bunu dinleyen) Ebû Bekir ağladı. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu:

–“Elindeki malında ve sohbetinde, Ebû Kuhafe’nin oğlu Ebûbekir’den daha çok bize ihsan eden bir kimse, insanlar içinde yoktur. Eğer ben bir dost edinseydim, Ebû Kuhafe’nin oğlunu dost edinirdim. Fakat sevgi ve iman kardeşliği vardır. Sizin arkadaşınız (Ben) Allah Azze ve Celle’nin dostudur.” (Ebû Mualla’dan)

–Bizde hiçbir kimsenin yaptığı yardım karşılıksız kalmamış onu mükafatlandırmışızdır. Ebûbekir müstesna. Zira onun bize bir ihsanı vardır ki, kıyamet günü o iyiliğin karşılığını Cenâb-ı Allah verecektir. Ebûbekir’in malının bana verdiği faydayı, aslâ hiç kimsenin malı vermemişdir. Eğer bir dost edineydim, Ebû Bekir’i dost edinirdim. Dikkat edin. Arkadaşınız Allah’ın dostudur.” (Ebû Hureyre)

HZ. EBUBEKİR'İN KAPISI

Rasûlü Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdular:

“Ebûbekir sizi, kıldığı namaz ve tuttuğu oruçla geçmedi. Onun kalbine şu yerleşmiştir. Allah azı az olduğu için reddetmez, çoğu da çok olduğu için kabul buyurmaz. O ancak ittika sahiblerinin yapdığını kabul buyurur.”

Gene buyurdular:

“Bugün bütün kapılar kapansın, yalnız Ebûbekir’in kapısı kalsın.”

Ubeydullah Ahrar -kuddise sirruh- şöyle tefsir ettiler:

Peygamber mescidinin birçok kapısı vardı. Allah’ın Rasûlü son demlerindeki hastalıklarında, bütün kapıların kapatılıp Hazreti Ebûbekir’e ait kapının açık bırakılmağ sını emrettiler.

Tahkik ehli bu hususda çok söz söylemişlerdir. Hüküm nisbetleri, her nisbetin üzerindedir. Ve böyle bir günde bütün nisbetlerin kapıları kapanır da muhabbet alakasının kapısı açık kalır. Allah’a götüren ve gayeye erdiren nisbet de aşk ve muhabbetden başkası değildir.

Reşâhât sahibi buyurdular ki:

Hâcegân yolunun çıkış noktası Hazretği Ebûbekir olduğuna göre onların da nisbetlerindeki başlıca fârika ve şiar aşk ve muhabbettir. Hoca Ubeydullah Taşkendî hazretleri bu noktayı belirttikten sonra “bütün dava bu nisbeti kaybetmemekdir” buyurdular.

HZ. EBUBEKİR'İN KIYMETLİ SÖZLERİ

  • Tebessüm emniyetin anahtarıdır, ihsanın lambasıdır
  • Kişinin kelâmı, aklının beyanı, faziletinin tercümanıdır.
  • İnsanın doğruluğu, faziletinin en açık delilidir.
  • İstişarede doğru söyle ki, rey doğru olsun.
  • Dostuna dost ol ve cümle ashâbını hukukda müsâvî kıl.
  • Halka iyilik etmek, afetlerden ve belâlardan masuniyeti mucibdir.
  • Mal hasislerde, silah korkaklarda, rey zaiflerde olursa işler.
  • Ne söyleyeceğine ve ne zaman söyleyeceğine dikkat et.
  • Kötü komşu sırları yayar, gizlilik perdelerini yıkar.
  • Mazlumun bedduasından korkunuz.
  • Sıdk emanet, kizb hıyanettir.
  • Hiçbir bela yokdur ki, ondan daha baskını olmasın.
  • Hakk’ı tanıyanların kölesi ol.
  • Zulüm, ahdini bozmak ve hile kimde bulunursa zararı olduğu gibi kalsın kendine dokunur.
  • Verilen emaneti yerine getirmek, en üstün doğrulukdur, hıyanet olarak da en başda yalan gelir.
  • Üç şey vardır ki, kimde bulunursa aleyhine döner: Zulüm, ahdi bozma, yalan.
  • Öbür âleme geçmeden önce, kendinize bir şey hazırlayınız ki oraya vardığınızda karşınıza çıksın.
  • Ömrünü faydasız boş şeylerle geçiren, tarlaya tohum ekme vaktini geçirir, hasat zamanında peşiman olur.
  • Haramı terk etmek, helali taleb etmekden hayırlıdır.
  • Allah’dan afv ve afiyet Çünkü mü’mine, imandan sonra af ve afiyetten daha hayırlı bir şey verilmemiştir.

Kaynak: Sâdık Dânâ, İslam Kahramanları-1, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.