Huzursuz Bağırsak Sendromu

Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Uygun, huzursuz bağırsak sendromunun sindirim bozuklukları arasında en sık görülen hastalık olduğunu belirterek, "Kadınlarda 2-3 kat daha sık görülür." dedi.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Uygun, huzursuz bağırsak sendromu şikayetlerinin tek bir nedenle izah edilmesinin zor olduğunu, soruna yol açan durumların henüz tam olarak anlaşılamadığını söyledi.

Sorunun, genelde bağırsaklardaki motilite bozukluğu, aşırı duyarlılık ve gıda intoleransı olarak tanımlanmasına rağmen, aslında birçok hastada normal fizyolojik cevapların, genelde psikolojik faktörlerle abartılmış bir şekli olduğunu dile getiren Uygun, "Bu sendrom için kullanılan, kolon hastalığı ve kolit terimleri doğru değildir, çünkü hastalıkla ilgili belirtiler, sadece kolonla sınırlı değildir ve inflamasyon bu tabloda yoktur." ifadelerini kullandı.

Ahmet Uygun, hastalardaki karın ağrısının çok önemli olduğunu ancak hiçbir zaman gece uykudan uyandırmadığını belirterek, "Eğer bu varsa genelde sabaha yakındır ya da başka bir nedenle uyanmışsa ağrı olduğunu ifade edebilir. Ağrı yemekle ve stresle ortaya çıkar. Ağrı kilo kaybına neden olmaz. Eğer ağrı gece oluyorsa, dışkılama kanlı ve kilo kaybına neden oluyorsa organik bir neden mutlaka araştırılmalıdır. Dışkıda bol miktarda mukus da bulunabilir, eşlik eden hemoroid gibi bir patoloji yoksa dışkıda kan kesinlikle bulunmaz." diye konuştu.

40 YAŞINDAN ÖNCE BAŞLIYOR

Semptomların sadece kolonla ilgili olmadığını, hastaların yarısında midede yanma, erken doyma, bulantı ve kusma gibi şikayetlerin de olduğunu aktaran Uygun, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Beraberinde sıklıkla genitoüriner şikayetlerde vardır. Ağrılı adet, mesanenin tam boşalmaması gibi şikayetler vardır. Ayrıca bu hastalarda bazen fibromijalji, bel, baş ağrısı, halsizlik ve uykusuzluk vardır. Bu hastaların doktor tarafından yapılan muayeneleri genellikle normaldir. Bazen depresif görünümde olabilirler. Hastalar biraz gergin ve endişeli olmakla birlikte genellikle sağlıklı görünümdedirler. Bazen de muayenede karın alt bölgelerinde hassasiyet olabilir. Huzursuz bağırsak sendromu bütün sindirim bozuklukları arasında en sık görülen hastalık olup, hemen hemen herkesi yaşamının bir kesiminde, bir veya daha fazla kez etkiler. Gastroenteroloji uzmanlarına sevk edilen sindirim sistemi hastalarının yaklaşık yüzde 50'sini oluşturur. Kadınlarda 2-3 kat daha sıktır. Genelde 40 yaşından önce başlar. Hastaların genel özellikleri şikayetleriyle ilgili olarak birçok doktora başvurmuş olmaları ve birden fazla gastroenterolojik değerlendirmeden geçmiş olmaları sık rastlanan bir durumdur."

HASTALARIN 3/2'SİNE PSİKOLOJİK TEDAVİ GEREKİR

Hastaların uzman hekimler tarafından muayenesi yapıldıktan sonra, çeşitli tetkiklerle tanı konulabileceğini ifade eden Prof. Dr. Uygun, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tedavi olarak, psikolojik destek çok önemlidir. Özellikle kanser fobisi olan hastalara, kendilerinde kanser bulunmadığı iyice anlatılırsa çok rahatlarlar. Ancak bazı hastaların çoğu sadece ikna yoluyla rahatlamamaktadır. Bu hastaların üçte ikisinde psikolojik tedavi gerekir. Karın ağrısı ve kabızlığı olanlarda, diyetteki lifin artırılması önerilir ve dışkı yumuşatıcılar verilebilir. Hastalar semptomlara yol açtığını bildikleri gıdalardan uzak durmalıdırlar. Eğer laktoz içeren besinler kramp tarzında karın ağrısı ve diyareye neden oluyorsa bu besinlerin diyetten çıkarılması gerekir. Ancak bazen, lifli gıdalar bakteriyel liflerden dolayı artmış gaz ve şişkinliğe neden olabilirler."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.