Hüdayi’de Mezuniyet Coşkusu

Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı Yurtiçi Eğitim Hizmetleri Yükseköğrenim Eğitim ve Kültür Hizmetleri Ünitesi’nin tertip ettiği 2014-2015 Mezuniyet Programı 8 Mayıs Cuma günü Bağlarbaşı Kültür Merkezi’nde icra edildi.

Hüdayi Vakfı Mezuniyet Programı Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Tanzanya’dan ülkemize eğitim için gelen ve birimlerimizde misafir öğrenci olarak eğitim hayatına devam eden Adem Marumba güzel sesiyle programa katılanları mest etti.

Program, Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı Şeref Başkanı Muhterem Osman Nûri Topbaş Hocaefendi’nin sohbetiyle devam etti. Muhterem Osman Nûri Topbaş Hocaefendi sohbetinde, gençlerin sahip olmaları gereken manevi niteliklere, edep ve hayânın önemine, karakterli bir neslin inşası için gençliğin yapması gerekenlere, ihlas ve samimiyetle dolu bir hayatı yaşamanın yollarına, asıl mezuniyetin yaşanacağı ahiret yurduna hazırlıklı gitmek için yapılması gerekenlere değindi.

HUDAYİMEZUNİYET

Muhterem Osman Nûri Topbaş Hocaefendi’nin sohbetinin ardından salonu tamamen dolduran misafirlere Hüdayi Yükseköğrenim Eğitim Ve Kültür Hizmetleri yöneticileri Ali Can, Hidayet Erdoğan, Numan Nurullah Aras, Süleyman Dal ve Ömer Arık’ın gençlere mesajları ile mezun olacak öğrencilerinin görüşlerinin yer aldığı güzel bir sinevizyon gösterisi sunuldu.

İlerleyen dakikalarda Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı Yurtiçi Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Adem Ergül mezunlara mesajlarını ilettiği güzel bir konuşma icra etti.

MEZUNİYET_ADEMERGUL

2014-2015 Mezunları adına İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden bu yıl mezun olacak Taceddin Eryılmaz duygularını dile getirdi.

Ömer Karaoğlu’nun muhteşem konseriyle devam eden programın sonunda tüm mezunlar sorumlularıyla birlikte sahneye çıktılar ve kendileri için hazırlanan hediyeleri aldılar. Erkam Radyo’nun sevilen sunucusu Doğuhan Akın’ın sunduğu program büyük bir coşkuyla sona erdi.

OMERKARAOGLU

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.