Hüdayi Vakfı Genç Hüdayileri Mezun Etti

Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı, bünyesindeki Yüksek Öğrenim Ünitesi’nin bu yıl ki mezunları için kapsamlı bir mezuniyet programı düzenledi.

Bağlarbaşı Kültür Merkezi’nde yapılan program, Kur’ân-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Ardından Osman Nuri Topbaş Hoca Efendi, Hüdayi Vakfı Yüksek Öğrenim Ünitesi’nden mezun olan bir kişinin nasıl bir tebliğ ve yaşam ufkuna sahip olması gerektiğinden bahsetti. Programın devamında Hüdayi Vakfı Yurtiçi Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Adem Ergül yaptığı konuşmada, insanın, çeşitli sebeplerle kendi dünyasının esareti altında yaşadığını,  Hüdayi Vakfı’nın şahsı bu esaretten kurtaracak bir gemi niteliği taşıdığını belirtti. Mezun olan gençlerin, bundan sonraki hayatına böyle bir mücâhede anlayışıyla başlaması gerektiğini vurguladı.

HÜDAYİ'DEN MEZUN OLUNMAZ

Program, Genç Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Lütfi Arslan’ın konuşmasıyla devam etti. Arslan, “ Bir noktayı belirtmem gerekir. Hüdâyi’den mezun olunmaz. Hüdâyi’nin tedrisatı son nefese kadar devam eder.” Diyerek, mezun olan öğrencilere, bundan sonraki yaşamlarıyla ilgili tavsiyelerde bulundu.

TİYATRO OYUNU DA SERGİLENDİ

Organizasyonun devamında mezun öğrencilere ait bir sinevizyon gösterimi sunuldu ve ardından öğrencilere hediye takdimi yapıldı.

Programın ikinci bölümünde ise Genç Sahne Tiyatro Grubu, Medine Müdafi Fahreddin Paşa’nın hayatını konu edinen Medine Müdafaası isimli bir tiyatro oyununu sergiledi. Ve böylece program sona erdi.

Katılımcılar programdan memnun kaldığını ifade ederek bu güzel faaliyetin her sene devam etmesini temenni etti.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.