Hırka-i Şerif

Mukaddes Emanetler’den “Hırka-i Şerif” nedir? Hırka-i Şerif kaç tane vardır? Hırka-i Şerif İstanbul’a nasıl getirilmiştir?

Hırka-i Şerif’in Kutsal Topraklar’dan İstanbul’a uzanan yolculuğu...

HIRKA-İ ŞERİF HAKKINDA BİLİNMEYENLER

Hırka-i Saadet: İstanbul’da iki adet Hırka-i Şerifin varlığı bilinmektedir.

Birincisi, Hz. Peygamber’in ashabından şair Kab b. Züheyr’e (r.a.) hediye ettiği, 124 cm. boyunda geniş kollu, siyah yünlü kumaştan dikilmiş krem renginde yün astarlı bir hırkadır.

[caption id="attachment_125879" align="alignnone" width="702"] Hırka-i Şerif[/caption]

Hırka bugün Topkapı Sarayı’nda sergilenmektedir. Hırka, Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılan iç içe iki altın sandıkta altın sırmalı yedi ipek kadife kumaştan oluşan bohçalara sarılı olarak korunmaktadır. Zamanla yer yer harap olmuş bulunan hırkanın sağ ön tarafında 0.23x0.30 cm ebadında bir parça ile sağ kolunda eksik bir kısım vardır.

PEYGAMBERİMİZİN HIRKASINI HEDİYE ETTİĞİ KİŞİ

Hırka, 630 yılında Hz. Peygamber’in huzurunda, ensar ve muhacirlerden oluşan topluluk önünde İslam’ı kabul eden Kab b.Züheyr’e orada okuduğu kaside dolayısıyla bizzat Hz. Peygamber tarafından giydirilmek suretiyle hediye edilmiştir. Bu sebeple, şairin bu kasidesi daha sonra İslam literatüründe “Kasîdetü’l Bürde” adıyla meşhur olmuştur.

Muaviye, hırkayı 10 bin dirhem gümüş karşılığında satın almak istemişse de Kab buna razı olmamıştır. Kab’ın vefatından sonra da Muaviye tarafından Kab’ın varislerinden 20 bin dirhem karşılığında satın alınan hırka, Emeviler ve Abbasiler zamanında halifelerce korunmuş ve önemli törenlerde giyilmiştir.

İkincisi, Hz. Peygamber’in Yemenli Veysel-Karanî’ye verilmesini vasiyet ettiği söylenen diğer bir hırka ise 1617 tarihinde Üveysi sülalesinden Şükrullah Efendi tarafından İstanbul’a getirilen Hırka-i Şerif’tir.

Söz konusu hırka uzun süre kendilerine “hırka-i şerif şeyhleri” adı verilen bu ailenin elinde muhafaza edilmiştir. Bugün bu hırka, İstanbul Fatih’te Sultan Abdülmecid tarafından 1851 yılında yaptırılan Hırka-i Şerif Camisi’nde muhafaza edilmekte, her yıl Ramazan’ın 15’inden sonra da burada ziyarete açılmakta ve binlerce kişi tarafından heyecanla ziyaret edilmektedir.

TÜRKİYE’DE KAÇ TANE HIRKA-İ ŞERİF VAR?

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Çok sağol

    teşekkürler sayenizde ödevim bitti

    teşekkürler sayenizde ödevim bitti

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.