Her Yönüyle Namazla İrtibatımız

İstanbul Müftülüğü ve TDV İstanbul Şubesince ortaklaşa yayınlanan Din ve Hayat Dergisi 26. sayısında "Namaz" konusuna işliyor.

Müslümanın hayatının merkezinde yer alan Namaz konulu sayıda, birbirinden değerli pek çok isim yer aldı. Prof. Dr. Rahmi Yaran “Namaz: Allah ile İrtibatın Zirve Yaptığı İbadet” başlığı ile namazın zahiri ve batınî yönüne işaret etti. Prof. Dr. Ali Akpınar, Kur’an ayetlerinin dilinden namazı anlattı. Prof. Dr. Mesut Okumuş, “salat” kavramını ve bağlamsal anlamlarını Kur’an’da kullanıldığı şekliyle inceledi. Doç. Dr. Bekir Kuzudişli, namazın, “gözünün nuru” olduğunu söyleyen Efendimiz (s.a.v.)’in hayatındaki yerini ele aldı.

namaz kapakBilgi ve Hikmet’e değen boyutuyla Namaz bahsini Dr. Ömer Müftüoğlu kaleme alırken, Mescid-i Nebevi’yi bir eğitim mekânı hâline getiren Ashab-ı Suffa’yı Prof. Dr. Mustafa Baktır inceledi. Mehmet Âkif’in yakın dostlarından, peygamber aşığı ve ruhunu secdede teslim eden Babanzâde Ahmet Naim’i Prof. Dr. Hüseyin Hansu bizlere tanıtırken. Osmanlı devlet idaresinin namaza verdiği önemi belgeler eşliğinde inceleyen yazıyı, Dr. Mustafa Küçük hazırladı. Fulya İbanoğlu, namaz hocası kitaplarından yola çıkarak namaz eğitiminin muhtevasındaki değişime dikkat çekti. Yrd. Doç. Dr. Ahmet Karataş ise “Ümmetin Miracını Kıldım Namaz” başlıklı yazısında namazın edebiyata akseden yönünü inceledi.

Bu sayıda pek çok kıymetli konu ve kalemin yanında Prof. Dr. Mim Kemal Öke, Doç. Dr. Kerim Buladı, Selahaddin Çelebi, Levent Uçkan, Najla Tammy Keppler İlhan söyleşileri de Din ve Hayat’ın sayfalarını zenginleştiriyor. Önceki sayımızda başladığımız arşiv bölümünde ulema portreleri, Dr. Ayhan Işık ve Esra Yıldız’ın kaleminden bu sayıda da devam ediyor. Dr. Kamil Coştu’nun namaz ile irtibatlı basın taramasının da ilginizi çekeceğini düşünüyoruz.

Ayrıntılı Bilgi: www.dinvehayatdergisi.com

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.