Her Şey Bir Tas Çorba İle Başladı

Aziz Mahmud Hüdai Hazretlerinin ziyarete gelenlere bir tas çorba vermek için 1985 yılında kurulan Hüdai Vakfı, Türk cumhuriyetlerinden, Afrika’ya, Suriye’den Türkiye’deki muhtaçlara kadar binlerce insanın karınlarını, gönüllerini ve beyinlerini doyuran bir müessese haline geldi.

Aziz Mahmud Hüdayi sofrasının bereketi, insanların, karınlarını, gönüllerini ve beyinlerini doyuruyor. Vakıf İnsani Yardım ve Sosyal Hizmetler Genel Müdürü Medet Bala, Hayır sahiplerinin verdiklerini ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak için köprü görevi yaptıklarını belirterek, “1541-1628 yılları arasında Üsküdar'da yaşayan Allah dostu Aziz Mahmud Hüdayi Hazretlerinin, kendilerini ziyarete gelenlere bir tas çorba ikram edilmesi için kurduğu vakıf, bugün dünyanın dört bir yanında mazlumlara ulaşıyor” dedi.

azim_mahmud_hüdayi_hazretleri_kimdir

4oo YILLIK MERHAMET ÇINARI

Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı'nın 1985 yılında Osman Nuri Topbaş Hocaefendi'nin babası Musa Topbaş ve bir grup Üsküdarlı hayırsever tarafından ihya edildiğini belirten Bala, “Aziz Mahmud Hüdayi'nin türbesi İstanbul'da Eyüp sultandan sonra en çok ziyaretçi alan bir mekandır. Burayı ziyarete gelenlere mübarek gün ve gecelerde hazretin vasiyetine uygun olarak bir tas çorba vermek amacıyla kuruldu. 400 yıl önce başlayan merhamet çınarı büyüdü büyüdü dünyayı kapladı. Şu anda sadece Üsküdar merkezde 1500 kişilik günlük aş çıkıyor. Ramazan boyunca hayır sahipleri ile fakir fukaraları bir sofrada topluyoruz.

Çilehane dediğimiz kampüsümüzde dünyanın her yerinden öğrencilerimizin her türlü ihtiyacını karşılıyoruz. Ayrıca dört bini Anadolu yakasında yaşayan Suriyeli olmak üzere 5 bin 500 aileye erzak yardımında bulunuyoruz” diyerek vakfın kuruluşunu anlattı.

EĞİTİM HİZMETİ

Fukaralık ve cehaletle mücadeleyi misyon edindiklerine vurgu yapan Bala, “Fukaranın karnını doyurmanın yanında, çocuklarının eğitimiyle de yakından ilgileniyoruz. İstanbul'da eğitim alanında Hüdayi Vakfı'nın öncülük ettiği çok güzel müesseseler var. Kur'an kursları, öğrenci yurtları, burslar, akademik çalışmalar yapılması için İLAM Akademi Hüdayi gönüldaşları tarafından yaşatılıyor” şeklinde konuştu.

ilam_2

HÜDÂYİ SOFRASI BEREKETİ

Türk cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını kazanması üzerine özellikle ilmi çalışmalar konusunda yurt içi ve yurt dışında faaliyet yaptıklarını belirten Bala, “Azerbaycan'da başlayan bu hizmetlerden birçok insan nasiplendi. Her ülkede partner kuruluşlarımız var. Kazakistan, Kırgızistan, Kırım, Balkanla, Arnavutluku, Kosova, Makedonya ve Afrika'nın bir çok ülkesinde hizmetlerimiz var. Afrika'da imam-hatip okulları tarzında eğitim müesseselerimiz var. Bunun yanında halkın ihtiyaçları noktasında özellikle, su kuyularının açılması, kurban, adak çalışmaları,  cami çalışmalarımız var. Afrika'da çok güzel hidayet öykülerimiz var” şeklinde konuştu.

hudayigelenegi1

SORUNLARI VAKIFLAR OMUZLADI

Ülkemizde son yılların en önemli olaylarından birinin Suriye konusu olduğuna değinen Bala, “Başta İstanbul'da ulaşabildiğimiz Suriyeli ailelerin öncelikle hasta, yatalak, yetim, öksüz ve dul olanlarının evlerini kurmaktan, kira desteğine ve hayatta kalmaları için kumanya yardımına kadar her türlü ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyoruz. Sultanbeyli Belediyesi ile birlikte günlük 100-150 Suriyeliye sağlık hizmeti veriyoruz. İlk günden itibaren hem Türkiye'ye, sınır bölgesindeki illerimize, Hatay, Urfa, Kilis , gibi bölgelerimizdeki kamplara, hem de mümkün olduğu müddetçe Suriye içine Türkmen kardeşlerimize, 10-15 günde bir en az iki tır yardım malzemesi göndermeye çalıştık” ifadelerini kullandı.

suriyelilere_yardim

VAKIF MEDENİYETİMİZ

İslam medeniyetinin bir vakıf medeniyeti olduğunu söyleyen Bala, “Osmanlı döneminde 30 bin olan yardım vakıfları günümüzde 5 bin civarındadır. Ecdadımız öğrenci okutmak, aç kalanları doyurmak, açık kalanları giydirmenin yanı sıra yaralı kuşu tedavi etmek, yolları temizlemek gibi maksatlarla da birçok vakıf kurmuşlardır. Son dönemlerde insanımız madden zenginleştiği gibi manen de zenginleştiği için vakıf hizmetleri yeniden canlanmıştır.

Hüdayi Vakfı'nın temel misyonu yoksulluğun azaltılması, cehaletin giderilmesidir. Ramazan bir fırsat mevsimidir. Sadece muhtaçların bize ihtiyacı yok, bizim de muhtaçlara ihtiyacımız var. Zekatımızı sadakamızı verecek insanların bulunması bizin için bir nimettir” şeklinde konuştu.

ONLİNE BAĞIŞ YAPMAK İÇİN TIKLAYIN

hudayi_ramazan_kampanyasi

Kaynak: Milat Gazetesi

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.