Her Gün 10 Bin Çocuk Yetim Kalıyor

İHH İnsani Yardım Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Murat Yılmaz, her gün 10 bine yakın çocuğun yetim kaldığını belirterek, bunun da yılda 3.5 milyonun üzerinde bir yetim nüfusuna tekabül ettiğini söyledi.

İHH İnsani Yardım Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Murat Yılmaz, sivil toplum kuruluşlarının 2015 yılı istatistiklerine göre dünya üzerinde 400 milyona yakın yetimin olduğunu ifade ederek, "Bu çocukların yarıya yakını sokaklarda, herhangi bir aile ve kurum koruması olmaksızın organ ve fuhuş mafyalarının, terör ve misyonerlik örgütlerinin adeta insafına terk edilmiş durumda." dedi.

Dünya üzerinde her gün 10 bine yakın çocuğun yetim kaldığını ve bunun da senede 3.5 milyonun üzerinde bir yetim nüfusuna karşılık geldiğini kaydeden Yılmaz, "Maalesef daha kötüsü dünya üzerinde yetim çocuklarla ilgili bir gündem, yetim çocukların hayatlarını daha iyi bir duruma getirecek olan bir çaba ve gayret de gözükmüyor." diye konuştu.

"Bugün dünya üzerinde eğer yetim çocuklardan bir ülke kurmak istesek, Çin ve Hindistan’ın ardından dünyanın en kalabalık üçüncü ülkesi yetimler ülkesi olacak" diyen Yılmaz, şöyle devam etti:

"Dünya üzerinde çocukları yetim bırakan birçok sebep var ve bu sebeplerin en başlıcası savaşlar. Sınır başımızda Suriye’de 600 binin üzerinde kardeşimizin şehit olduğu ve 1 milyonun üzerinde çocuğun yetim kaldığı bilgisi var. Yine dünyanın pek çok potansiyel kriz bölgesinde yetim çocuklar oluyor ve bu çocuklarla ilgili de maalesef yeterince çalışmalar yapılmıyor."

Yetim çocukların her şeyden önce sevgi ve ilgiye ihtiyacı olduğuna vurgu yapan Yılmaz, yetim çocuklara yönelik sevgisizlik ve ilgisizliğin durumu daha da karmaşıklaştırdığını ve bunun çocukları suç guruplarına ittiğini söyledi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.