Hazreti Peygamber'in Hadis Öğrenmeye Teşviki

Hazreti Peygamber her şeyde olduğu gibi ilim hususunda da ashabına rehberlik etmiştir. O, ilmin ve öğrenmenin lüzumunu sadece tavsiye etmekle kalmamış bizzat uygulamalarıyla çevresindekilere de göstermiştir. Onun için İslam’da ilk öğretmen Hazreti Peygamber'in bizzat kendisidir.

Hazreti Peygamber'in ilme teşvik eden hadislerinden bazıları şunlardır:

"Allah kimin hayrını dilerse onu dinde fakih yapar."[1]

"Kim ilim tahsil etmek için bir yola girerse, Allah o kişiye cennetin yolunu kolaylaştırır."[2]

"Hikmetli söz mü'minin yitiğidir. Onu nerede bulursa hemen alır." [3]

“Her kim dini ilim tahsili için yola koyulur ve tüm sebeplere sarılarak ilim öğrenirse bu yaptığı iş geçmiş günahlarına keffâret olur.”[4]

Kur'an-ı Kerim, Hazreti Peygamber'e 23 sene içinde tedricen nazil olmuştur. Peyderpey gelen bu ayetleri O, ashabına izah ederek tatbikatını göstermiştir. İşte Kur'an ayetlerinin açıklaması durumunda olan hadisler ve onun uygulamasından oluşan Sünnet, Hazreti Peygamber döneminin en önemli ilmî faaliyetlerindendir.

Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem döneminde ilim vasıtalarının kısıtlı ve az olması sebebiyle bilginin aktarılmasında ezbere dayalı sözlü kültür hâkimdi. Nitekim Arap toplumunun önem verdiği şiir ve menkıbeler gibi edebî türler ezberlenerek korunuyor ve aktarılıyordu. Bu sebeple ilk dönem ilmî faaliyetlerinde de bu sözlü kültürün önemli etkisi vardır.

Ashap Hazreti Peygamberimizden duymuş oldukları herhangi bir sözü veya görmüş oldukları herhangi bir fiili kendi aralarında müzakere etmişler günlük hayatlarında uygulamaya çalışmışlardır. Onların sünnet ve hadise karşı gösterdikleri bu yakın ilgi Kur’an-ı kerimin yanında hadis külliyatının da vücut bulmasına sebep olmuştur.

Bu külliyatın sahabîlerin elinde yazılı olarak bulunmadığı, hafızalarda tutulduğu bir gerçektir. Zira Peygamberimiz önceleri hadislerin ayetlerle karıştırılması tehlikesine karşı hadislerin yazılmasını yasaklamıştı. Daha sonra tehlike ortadan kalkınca önce bazı sahabîlere sonra da tüm sahabîlere izin vermiştir. Böylece, önce ezberlenerek hafızalarda korunan hadisler, ayrıca yazıya da geçirilerek öğrenim daha da kolaylaşıp hızlanmış ve bu yolla İslam dünyasının her tarafında yayılma imkânı bulmuştur.

BİLGİ KUTUSU

Sevgili Peygamberimiz bazı sahabilere hadislerinin yazılması konusunda izin vermiştir. Onlardan bazıları şunlardır:

Abdullah İbnu Amr İbni'l-As, Ebu Hüreyre, Hazreti Ali,Câbir İbnu Abdillah, Enes İbnu Malik, Semüre İbnu Cundeb, Abdullah İbnu Abbâs'ın.

[1] Buhari, İlm 13

[2] Müslim, Zikir, 39

[3] Tirmizî, İlm 19

[4] Dârimî, Mukaddime: 6

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.