Hayata Tekrar Tutunan Çocuk

İzmir'deki hastanelerde tedavi gören Kürşat Kıvanç Sever, umutların kesildiği anda kemik iliği veren ablası Elif Sude'nin yoğun bakımda elini tutmasıyla yaşam belirtisi gösterdi ve 3 gün sonra yoğun bakımdan çıktı.

Henüz iki yaşındayken kan kanseri olduğu tespit edilen ve 1,5 yıl boyunca İzmir'deki hastanelerde tedavi gören Kürşat Kıvanç Sever, umutların kesildiği anda kemik iliği veren ablasının yoğun bakımda elini tutmasıyla yaşam belirtisi gösterdi ve 3 gün sonra yoğun bakımdan çıktı.

Asgari ücretle çalışan işçi Uygar ve ev hanımı eşi Esen Sever'in çocukları Elif Sude (13) ve Kürşat Kıvanç (5) Sever ile Çanakkale'deki mutlu yaşamı 3 yıl önce oğullarının hastalanması ile değişti.

ABLASI ELİNDEN TUTTU HAYATA BAĞLANDI

Anne Esen Sever, kızını 3 yıl önce yaşadıkları Çanakkale'deki doktora götürdüğünü, oğlunun da kontrollerini yaptırmak istediğini belirtti.

Doktorun Kürşat Kıvanç'ı hemen İzmir'e sevk ettiğini, Dr. Behçet Uz Hastanesinde oğluna o akşam Akut Miyeloid Lösemi (ALM) teşhisi konduğunu anlatan anne Sever, dünyanın başına yıkıldığını ve zorlu bir mücadelenin başladığını ifade etti.

Uyum sağlanınca ablası Elif Sude'nin kardeşine kemik iliği verdiğini dile getiren Sever, doktorların tüm çabasına rağmen nakil sonrası durumun yine kötüye gittiğini, oğlunun artık hiçbir şeye tepki vermediğini anlattı.

Yaşam destek ünitesine bağlı oğlunun sağlık durumunun 2015 yılının ekim ayında değiştiğini ifade eden Sever, şöyle konuştu:

"Kürşat yaşam ünitesine bağlandığında doktorlar her şeye hazırlıklı olmamızı istedi. Ancak 10 çocuktan 1'inin o durumdan kurtulabildiğini biliyorduk. Kızımı belki de son kez kardeşini görmesi için Kürşat'ın yanına doktorlardan gizli soktuk, oğlum ellerini oynatmaya başladı. Kürşat tabii ki bir mucize. 3 kez yoğun bakıma girdi çıktı ve sonunda iyileşme sürecine girdi."

Kardeşinin elini hiç bırakmayan Elif Sude Sever de yaşadıklarını ve duygularını şöyle anlattı:

"Kardeşime kemik iliği verdim ama yine de yaşam destek ünitesine bağlamışlar. Artık kimseyle konuşmuyormuş, hiç tepki vermiyormuş, bir kez görmek istedim yanına gidip elini tuttum, bana dönmesini söyledim, elimi sıktı. Birkaç gün sonra da yoğun bakımdan çıkarmışlar."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.