Hangi Zikir Kalp Gözünü Açar?

Kalp gözü nasıl açılır? Zikir çekmek kalp gözünü açmaya vesile midir?

Es‘ad Erbili Hazretleri mânevî evlâtlarına devamlı zikir hâlinde bulunmayı tavsiye ederek kâmil bir mü’min olmak için "La ilahe illallah" zikri şerîfini çekmelerini söylerdi.

“Cenâb-ı Hak kalp gözünüzü nurlandırsın! Nasıl ki gül yaprağının her noktasında gülsuyu mevcut ise, aynen onun gibi sizin kıymetli vücudunuzun her zerresini de muhabbet ve dâimî zikrin hoş kokusuyla güzelleştirsin! Âmîn...

Cenâb-ı Hak bir an bile kullarından gâfil olmadığı gibi, şerîatin şerefli çizgisinde hareket ederek Rabbini hatırından hiç çıkarmayan kullarını da çok sever. İşte bu sebeple fakirâne ricam şudur ki, bu yüce şereften mahrum kalmayalım. Nefsânî muhabbetlere meftun olmuş bir kalp ile Cenâb-ı Hakk’ın huzûruna çıkmayalım…”(M. Es‘ad Efendi, a.g.e, s. 100, no: 69.)

“Letâiflerin hepsi tasfiyeye muhtaç olduğundan, bir Hak yolcusunun, sırasıyla bütün latîfelerini zikre alıştırması zarurîdir. Bir insana gusül gerektiğinde nasıl vücudunun her yerini, hattâ her noktasını yıkaması lâzım ise gönül âlemini tasfiye etmek isteyen bir kişinin de bütün letâifleriyle, hattâ vücudunun her zerresiyle zikretmesi zarurîdir.”(M. Es‘ad Efendi, a.g.e, s. 140, no: 112.)

“Bir kimse hizmet etmeyi ve bu hizmetinin karşılığında dereceler kazanmayı arzu ederse yalnız Cenab-ı Hakk’a hizmet etsin! O’nun dışındakileri ölü gibi faydasız ve zararsız kabûl etsin. İşte o zaman “La ilahe illallah” kelimesini hakkıyla ifâde etmiş ve fiilen yaşamış olur.

Mâlûm-i âlîniz “La ilahe” ism-i şerîfi esmâ-i hüsnâ’nın hepsini kendinde toplayan ve Cenâb-ı Hak için alem olan, yüce zâtına has bir isimdir. O hâlde “La ilahe illallah” demek; «Allah’tan başka lûtfeden, O’ndan başka himâye eden, O’ndan başka rızık veren… bir ilâh yoktur.» demektir. Buna göre insan, kâmil bir mü’min olmak için bu zikr-i şerîf ile kalbini ihyâ etmeli ve bu yüce kelimeyi kalp âlemine nakşetmeye îtinâ göstermelidir.”(M. Es‘ad Efendi, a.g.e, s. 146, no: 118.)

“Cenâb-ı Hakk’ın zikir ve fikriyle ihyâ olunan vakitler; sulh, sükûn, huzur, feyz ve rûhâniyet ikliminin husûlüne vesîle olacağından, bu vazifeyi îfâ eden tasavvuf erbâbının sıhhat, âfiyet ve tam muvaffakıyeti için duâ etmek lâzımdır. Bu sebeple Rabbim ömür verdikçe bu temiz ve nezih vazifeyi yerine getirmeye O’nun lûtfuyla gayret edeceğim tabiîdir.”(M. Es‘ad Efendi, a.g.e, s. 62, no: 34.)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

LA İLAHE İLLALLAH NE DEMEK?

La İlahe İllallah Ne Demek?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Amin inşallah zikirler lerimizi ,ibadetlerimizi, sohbetlerimiz i daim eyle amin

    Allahım bizleri senin yolunda giden ve sadece senden isteyen ve senin rızanı gözeten kullarından eyle amin

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.