Halep'ten 44 Bin Kişi Tahliye Edildi

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "Doğu Halep'teki sivillerin ve muhaliflerin tahliye edilmesiyle ilgili çalışmalar neticesinde yaklaşık 44 bin kişi Halep'ten tahliye edildi." dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde basın toplantısı düzenledi, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Doğu Halep'teki siviller ile muhaliflerin tahliyesine ilişkin bilgi veren Kalın, şöyle konuştu:

"Son üç hafta içerisinde özellikle Doğu Halep'teki sivillerin ve muhaliflerin tahliye edilmesiyle ilgili olarak ilgili makamlarımızın, Dışişleri Bakanlığımızın, Milli İstihbarat Teşkilatımızın ve diğer birimlerimizin yürüttüğü yoğun diplomasi çalışmaları neticesinde yaklaşık 44 bin kişi Halep'ten tahliye edildi, bunlar İdlib'e getirildi. Şu anda da İdlib'de bu insanların temel ihtiyaçlarının karşılanması için her tür tedbir de alınmış durumda, çalışmalar da yürüyor."

DEAŞ İLE MÜCADELE

Türkiye'nin, El Bab çevresinde yürüttüğü Fırat Kalkanı Harekatı'nın son aşamasının, DEAŞ ile mücadele şemsiyesi altında olduğuna işaret eden Kalın, "Her seferinde DEAŞ'la mücadele konusunda Türkiye'ye birtakım eleştiriler getiren çevrelerin, Azez-Cerablus hattı, Dabık ve El Bab noktasında yürütülen operasyonlara gerekli desteği vermemesi kabul edilemez." dedi.

TSK HASSSASİYET GÖSTERİYOR

El Bab çevresinde son bir haftada çatışmalar ve operasyonların yoğunluk kazandığını vurgulayan Kalın, şunları kaydetti:

"Burada özellikle sivil kayıpların olmaması için Türk Silahlı Kuvvetlerinin büyük bir hassasiyet gösterdiğinin altını çizmek isterim. Geçtiğimiz hafta yürütülen operasyonlar çerçevesinde yüzlerce DEAŞ hedefi orada bertaraf edildi ve 226 DEAŞ teröristi etkisiz hale getirildi. Bu operasyonlar da devam ediyor ve bundan sonra da kararlı şekilde devam edecek. Bu, hem bizim ulusal güvenliğimiz açısından bir zarurettir hem de DEAŞ'la mücadelede aslında en önemli aşamalardan birini temsil etmektedir."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.