Halep'te Sokaklar Kan Kokuyor

Halep'teki yerel medya aktivistlerinden Ebu Ammar, "Yoğun Rus ve rejim bombardımanı dolayısıyla sokak ve caddeler insan cesetleri ve yaralılarla doldu. Halep'te bombalanan sokaklar kan kokuyor." dedi.

Suriye'de rejim güçlerinin ülkenin kuzeyindeki Halep'e düzenlediği yoğun saldırılar sonrası sokaklar cesetlerle doldu.

Halep'in doğusunda muhaliflerin denetimindeki bölgeleri Beşşar Esed rejimi ve müttefikleri havadan, İran, Irak ve Hizbullah milis güçleri de karadan bombalamaya devam ediyor. Rejimin, bombardımandan kaçan sivillerin acımasızca vurmaya devam ettiği Halep'te aktivist ve gazeteciler de görüntü ve fotoğraf almakta büyük zorluk çekiyor.

"Cesetlerimizin sokaklarda kalmasından çekiniyoruz"

Kentteki yerel medya aktivistlerinden Ebu Ammar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yoğun saldırılar nedeniyle evlerinden çıkmakta zorlandıklarını söyledi.

Ebu Ammar, "Yoğun Rus ve rejim bombardımanı dolayısıyla sokak ve caddeler insan cesetleri ve yaralılarla doldu. Saldırılar o kadar yoğun ki, dışarıya çıktığımızda herhangi bir saldırıda ölür veya yaralanırsak cesetlerimizin sokaklarda kalmasından çekiniyoruz. Halep'te bombalanan sokaklar kan kokuyor." ifadelerini kullandı.

Halep'teki sivil savunma yetkililerinden Babiris Mişal de Esed güçlerinin Halep'in doğusundaki muhalif bölgeleri yoğun şekilde bombalamaya devam ettiğini dile getirdi.

Kentin doğusundaki tüm hastaneler hizmet dışı kaldı

Rejimin son saldırısıyla birlikte Halep'in doğusunda 15 Kasım'dan bu yana ölen sivillerin sayısı 739'a, yaralı sayısı ise 2 bin 500'e yükseldi.

Suriye'nin kuzeyindeki Halep, başkent Şam'dan sonra ülkenin ikinci büyük kenti konumunda bulunuyor. Kent merkezinin Türkiye sınırına uzaklığı 40 kilometre. Merkezin batısını rejim, doğusunu muhalifler kontrol ediyor. Rejim kuşatmasında yaklaşık 300 bin sivilin bulunduğu doğu Halep'te İl Sağlık Müdürlüğüne göre halk 97 gündür temel insani ihtiyaçlarını gideremiyor.

Son iki hafta içinde kentin doğusundaki tüm hastaneler ve sağlık merkezleri rejim saldırılarıyla hizmet dışı kaldı. Tüm okulların kapalı olduğu bölgede hizmet veren sadece 3 fırın bulunuyor. Yaklaşık 300 bin sivil, rejimin son ilerlemesiyle 30 kilometrekarelik bölgede sıkıştı.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.