Haccın Hikmetleri

Hac ne demektir? Hac neden yapılır? Haccın hikmet ve faydaları nelerdir? İşte İslam’ın beş şartından biri; hac ve hikmetleri...

Hac; mal ve sıhhat yönüyle gücü yeten müslümanların, ömürlerinde bir defa belirli günlerde Mekke’deki Kâbe’yi ziyaret ederek ve bazı rükunları yaparak îfâ ettikleri bir ibadettir. Yüce Rabbimiz şöyle buyurur:

“Gitmeye gücü yetenlerin Beytullah’ı haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerindeki bir hakkıdır.” (Âl-i İmrân, 97)

Hac Allah’ı, âhireti ve önceki Peygamberlerin hâtıralarını akla getiren nişânelerle dolu bir ibadettir. İslâmî şuur, ibadet heyecânı, birlik ve beraberlik duygusu… gibi pek çok yönden büyük bir ehemmiyet arzetmektedir. Her bir rüknün çok derin mânâları vardır. Hacda insanlar büyük bir ibadet, dua ve zikir tâlimi görürler. Her hareketlerinde Allah’ı hatırlar ve O’nun muhabbetini gönüllerine yerleştirirler.

MÜSLÜMANLAR TEFEKKÜRE DALAR

Hacılar, Peygamberlerin, sıddıkların, şehitlerin ve sâlihlerin hâlini hatırlayarak tefekküre dalar, onların bulunduğu mukaddes zaman ve mekânlardan feyz alırlar. Büyük bir mânevî tesir altında kalarak ahlâkî kemâle doğru adım atarlar. Tevazû, hiçlik duygusu, sabır, teslîmiyet, yardımlaşma, ihlâs, zaman ve hareket disiplini, ölüme ve kıyamete hazırlık, hiçbir bitki ve canlıya zarar vermeme, kimse hakkında kötü düşünmeme gibi güzel vasıflar elde ederler. Çünkü dış görünüşü itibariyle bir takım semboller ihtiva eden hac, hakikatte muhtelif rûhî temrinler yaptıran farklı mekânlardaki farklı davranışlardan ibarettir. Dolayısıyla herkes onun bir veya birkaç yönünden mutlaka istifade eder.

İHRAM NEDİR?

Hacılar, Mekke’ye yaklaşırken belirli yerlerde (mîkat mahallerinde) elbiselerini çıkarıp iki parça havluya bürünürler. Buna ihrâm denir. İhrâm, ihlâs ve tâzîmin duygularla hissedilebilir bir şeklidir. Aynı zamanda bu, nefsin her türlü lezzetlerini, râhatını ve âdetlerini terk etmek sûretiyle Allah’a boyun eğdiğini simgeler. İnsanın Allah korkusunu ve O’na duyduğu saygıyı içinde hissetmesini sağlayarak yine O’nun rızâsı için yorgunluğa katlanma ve toza toprağa bulanma mânâsını ihtivâ eder.

ARAFAT NEYİ HATIRLATIR?

Arafât, kabirlerden kıyâmet sabâhına kalkışı ve fevc fevc mahşer meydanında toplanışı hatırlatır. Bütün kullar, Allah’ın huzûrunda âciz, muhtaç ve ümitvâr bir şekilde af beklerler. Gönüller ve gözler, tevbe yaşlarıyla ıslanır, nice samîmî ilticâlar Hakk’a yükselir. Hayat defterlerinde tertemiz sayfalar açılır ve Cenâb-ı Allah’a ömrün bundan sonraki kısmında itâat üzere yaşanacağına dâir sözler verilir. Böylece Arafat, mahşerî bir tablo arzeder. Kıyametteki hâlin bir kısmı orada da yaşanır. Baş açık, ayak çıplak, üstte bir havlu, altta da bir havlu, hava sıcak... Âdetâ hiç kimsenin birbirine bakmaya tâkati yok... Bu vaziyette Kâbe’de Allah’ın huzûruna çıkmak, âhiretteki ilâhî huzûra varmayı hatırlatır.

ALLAH’A YÖNELMENİN VE O’NUN DERGAHINA SIĞINMANIN SEMBOLÜ

Hacda dikişsiz elbise giymek ve birçok dünyevî işlerden men olunmak, dünyadan alâkayı kesip, her türlü mal ve mülkiyet iddiasını terk ederek tam bir fakr ve ihtiyaç hâli ile Allah’a yönelmenin ve O’nun dergâhına sığınmanın sembolü olarak anlaşılmıştır. Bu vaziyet insana “Dünyaya hiçbir şeye sahip olmadığım hâlde geldim, dünyadan giderken de aynı vaziyette olacağım. O hâlde doğumla ölüm arasında sahip olacağım maddî şeylere hırs ve tamahla bağlanmam, bu uğurda insanlara zulmetmem, haksızlık yapmam ve ahlâk kâidelerine aykırı davanmam benim için son derece zararlıdır” kanaatini verir.

Hac, insanı kalbî hayata yönlendirir. Çünkü bu nâzik ibadet; av avlamayı, avcıya avı göstermeyi, bir sineği bile öldürmeyi, yeşil bir yaprağı dahi koparmayı, Allah’ın mahlûkâtını incitmeyi yasaklamak gibi şefkat, merhamet ve muhabbet tezâhürleriyle doludur.

İhramlıyken kötü ve müstehcen konuşmalar, kavga, gürültü ve çekişmeler yasaktır. Yalnız Yaratan’dan dolayı yaratılanlara sevgi ve nezâket vardır. Bilhassa gönül kırmamak zaruridir. Böylece insanlar zararsızlık tâlimi görürler.

Hacca giden müslümanlar, aynı zaman ve mekân içinde bir araya gelerek manevî bir ittifak içinde bulunurlar. Birbirlerinin dertlerini ve meselelerini dinler, uzaklardaki kardeşlerine mesajlarını iletirler.

ŞEHİRLERİN ANASI

Mekke şehrinin bir adı da, yerleşim bölgelerinin anası mânâsına Ümmü’l-Kurâ’dır. Zira Mekke; vatan, renk, kılık-kıyâfet gibi mefhumların ortadan kalkıp İslâm kardeşliği altında bütün inananların tek bir millet olduğu gerçeğinin tecellîgâhıdır. Orada âmir, garip, zengin, fakir, câhil, âlim, pâdişah, tebaa hep bir arada, aynı elbiseler içinde, aynı meydanda ve aynı saftadır. O mübârek belde, emniyet, huzur, muhabbet, feyz, bereket ve rahmet kucağıdır.

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Ebedi Yol Haritası İslam, Erkam Yayınları

 

İslam ve İhsan

HAC NEDİR, NASIL YAPILIR?

Hac Nedir, Nasıl Yapılır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.