Güzel Hatıralar Biriktirin

Anne babalar çocukları ile geçirdikleri her anı güzel bir hatıra“olarak saklamalarına neden olacak hal ve tavır içinde olmalıdır ki merhametli evlatlara sahip olabilsinler.

Bir tv programında misafir bir yazarımıza ait olan bu kavram günlerdir zihnimi kurcalayıp duruyor. Dakikalarca izlediğim programda “Çocuklarımız için güzel hatıralar biriktirmeliyiz” sözünden o kadar etkilendim ki bütün hayatım gözümün önünden hızla geçmeye başladı. Artık programı seyretmeyi bırakmış olduğumu çirkin bir reklam müziğinin kulağımı tırmalamasıyla fark ettim.

HATIRA BİRİKTİRMEK

Hatıra biriktirmek sözü Hazreti Peygamber’in (s.a.v) yanında büyüyen Enes Bin Malik (r.a.) için ne ifade etmiş olabilir diye düşündüm.

Kısa bir araştırma sonucunda bir ebeveynin evladına nasıl davranması gerektiğinin en güzel örneği ile karşılaştım. Çünkü Resulullah (s.a.v.), Enes bin Malik’i (r.a.) çok severdi ve ona: “Ey oğulcuğum!” diye hitap ederdi.

EN GÜZEL HATIRA

Enes bin Malik (r.a.) biriktirdiği hatıratına baktığımda:

“Yapmadığım bir şey için Resulullah (s.a.v): ‘Bunu niçin yapmadın?’ demezdi. Yaptığım bir şey için de ‘Bunu niçin böyle yaptın?’ demezdi.” diyerek başladığını ve Resulullah’ın (s.a.v) kendisiyle “Ey iki kulaklı!” diyerek şakalaştığını hatırladığını gördüm.

Aynı şekilde Enes (r.a.) küçük bir çocuk olduğu halde güvenilir bir sırdaş olmayı nasıl güzel bir hatıra olarak bizlere ulaştırdığına şahit oldum.

“Allah’ın Nebisi (s.a.v.) bana gizlice bir sır söyledi. Artık ben o sırrı hiç kimseye söylemedim. Andolsun ki onu benden annem Ümmü Süleym (r.a.) sordu da ben bu sırrı ona da haber vermedim.”

Enes bin Malik’in (r.a.) ibadetlerine ehemmiyet gösterdiği haberini: Ebu Hureyre’den (r.a.) “Namazı, Ümmü Süleym’in oğlunun (Enes bin Malik) namazından daha çok Resulullah’ın (s.a.v) namazına benzeyen birini görmedim.” rivayetiyle öğrendim.

Bu hadisle Ebu Hureyre’nin (r.a.) Enes Bin Malik’in (r.a.) Resulullah (s.a.v.) ile beraber geçirdiği 10 senelik birliktelikte biriktirdiği en güzel hatırayı bizlere aktardığını gördüm.

Çok genç olmasına rağmen biriktirdiği güzel hatıralar nedeniyle Enes Bin Malik (r.a.) Ashabı Kiram arasında en geniş ilmi olan ve en çok hadis rivayet eden kimseler arasındadır. Rivayet ettiği hadis sayısı 2286 olup bunların 128’ini Buhari ve Müslim ittifaken, 80’ini Buhari ve 70’ini Müslim münferiden rivayet etmiştir. Bu güzel hatıraları öğrendikten sonra kendi biriktirdiğim hatıralara daldım.

Hatırlamaya çalıştığım şeyler; “Bir çocuk olarak annem babam bana ne gibi hatıralar bıraktı?” sorusunun cevabı idi. Bu sorunun cevabı beni o kadar mutlu etmiş olmalı ki kendimi gülümserken buldum.

BABA HATIRASI

Babamla ilgili hatırladığım en güzel hatıra: Hafız olan babamın namaz aralarında eve gelince hafızlığını unutmamak için Kuran-ı Kerim’i elime verip takip etmemi söylemesiydi. Yedi sekiz yaşlarında idim. Rahmetli, o kadar hızlı okurdu ki takip etmekte hep zorlanırdım. Zaman zaman nerede olduğunu bilemeden öylece Kitaba bakardım. Benim takip edemediğimi fark eder ve kendisi okumaya devam ederken parmağıyla okuduğu yeri bana gösterirdi. Ben takip edemediğim için utancımdan kıpkırmızı olurken o gülümseyerek okumasına devam ederdi. Bir an önce bitirmesi için sabırsızlanırdım. Çünkü her okumadan sonra “El Fatiha” der ve elini cebine sokar birkaç tane sütlü şeker uzatarak; “Bu günkü nasibin de bu kadarmış” derdi. Heyecanla avucuma koyduğu şekerleri sayarak kardeşlerimin yanına koşardım. Hala başka markalarda da olsa o şekeri çok severek yerim.

Okumak babam için çok önemliydi. Hatırlıyorum da annemin okuma yazması yoktu. Ama dünyadaki bütün olaylardan haberdardı. Çünkü ev-bahçe işlerini bitirip oturduğu zaman babam elindeki gazeteyi veya kitabı yüksek sesle okur, annem bir taraftan el işini yaparken bir taraftan can kulağıyla babamı dinlerdi.

ANNE HATIRALARI

Annem hiç boş durmazdı. Ağır iş yüküne rağmen oturur oturmaz eline yaz günlerinde dantelini, kış günlerinde örgüsünü alırdı. Babam okurken o işlerini işlerdi. Küçük bir evde herkes kendi görevini yaparken babamın anneme okudukları kulağımıza çalardı.

Karşılıklı saygı ve sevgi ortamında büyümenin verdiği öz güveni hala hissederim ve hayatımın zor günlerini bu günlerin verdiği sevgi saygı gücü ile aştığıma inanırım Allah’ın izniyle. Annem babam benim çok güzel hatıralar biriktirmeme neden olmuşlardı elhamdülillah.

Ailemden aldığım sevgi ile yalnız bir anne olarak çocuklarımı büyütürken; elimden geleni yapmaya çalıştığıma inanıyorum. Ama benim çocuklarıma aile olarak çok güzel hatıralar bıraktığım söylenemez. Çünkü evlenirken gömleğimin yakasını yanlış iliklemiştim.

Çocuklarım belki benim kadar şanslı değillerdi ama şimdi babaanne olarak torunumun güzel hatıralar biriktirmesi için özen gösteriyorum ve bu konuda bütün akranlarıma örnek olmaya çalışıyorum. Güzel bir hatıra olması düşüncesiyle yakın bir zamanda yaşadığım bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum.

BABAANNELERİN EN GÜZELİ

Masamda büyük bir zevk ve dikkatle günlük okumalarımı yaparken torunum “Babaanne sen dünyanın en çok okuyan babaannesi mi olmak istiyorsun?” diye yanıma geldi. Henüz okula gitmediği için günün belli saatlerini beraber yaşıyorduk. O oyun oynarken ben de kitabımı okuyayım demiştim. Anlaşılan biraz kendimi kaptırmışım. Kitabı elimden bıraktım, onun ne yapmak istediğini sordum. Birlikte oynamak istiyordu. Beraber oynadığımız ve benim de çok hoşlandığım oyunu getirdi, oyuna başladık. Onun oyun saatinde elindeki kitabı dikkatle okuyarak babaannelerin en bilgilisi olmam gerekmiyordu artık. Çünkü babaannelerin en güzeli, en akıllısı, en zayıfı (kilo sorunum olduğunun farkında), en tatlısıydım.

ÜÇ KUŞAĞI BULUŞTURAN HAYAT

Üç kuşak bir arada yaşamanın verdiği güzellik bu olsa gerek. Çünkü bu güzellik insana kendi çocuklarında ıskaladığın şeyleri yaşama imkanı veriyor.

Erişkin insanlar bir araya gelince ya çocukluk hatıralarını ya da askerlik hatıralarını anlatırlar. Böyle toplantılarda genellikle çocuklukta biriktirilen hatıralar ortaya dökülür. Öyle konuşmalara şahit oluruz ki hayretler içinde kalır ve ne diyeceğimizi bilemeyiz.

Anne baba baskı ve şiddetine maruz kalmış arkadaş ve yakınlarımızın kendi ailelerini dizayn ederken çektikleri zorlukları görmek gerçekten insanı çok üzüyor. Sanki genetik bir şeymiş gibi bazıları ailesinden gördüğü şiddeti çocuğuna daha şiddetli yansıtıyor.

Bazılarının da anne ve babalarına benzememek için çocuklarını nasıl idare ve terbiye edeceklerini bilemeden şımarttıklarına şahit oluyoruz.

EN GÜZEL REHBER

Hayatı olumlu etkileyecek hatıralar biriktirmek her çocuğun hakkıdır. Bu nedenle anne babaların çocuklarına bu güzelliği yaşatmaları için En Güzel Rehber’in (s.a.v.) yolundan gitmeleri ve O’nun eş ve çocuklarına karşı tavırlarını çok iyi öğrenip kavrayıp hayata geçirmeleri gerekmektedir.

Unutulmamalıdır ki kimse kimsenin çocuğuna anne babası kadar kalıcı hatıra yükleyemez. Ne yerli ne yabancı mürebbiyeler, ne özel okul ve öğretmenler, anne ve babanın yerini tutamaz. Elbette gerektiği yerde uzmanlardan, güzel ahlaklı insanlardan yardım alınmalıdır.

Anne babalar çocukları ile geçirdikleri her anı güzel bir hatıra“olarak saklamalarına neden olacak hal ve tavır içinde olmalıdır ki merhametli evlatlara sahip olabilsinler. Allah’ın İsra Suresi 23. 24. ayetlerinde “Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine “of!” bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.

Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve: “Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!” diyerek dua et.” buyurduğu gibi...

Kaynak: Hatice Yıldız, Altınoluk Dergisi, Sayı: 378, Ağustos 2017

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.