Güvercinleri Sermayeden Doyuruyor

Edirne'nin Selimiye Meydanı'nda güvercinleri beslemek isteyenlere bardakla buğday satan "Gülabi Baba", soğuklarda müşterilerinin azalması nedeniyle kuşlara kendisi yem veriyor.

Edirne'de çevredekilerin "Gülabi Baba" diye seslendiği 62 yaşındaki Gülabi Yiğit, inşaatlarda çalışmayı bırakmasının ardından 8 yıldır güvercinler için buğday satıyor.

Selimiye Meydanı'na gelen turistler, bardağı 1 liradan buğday satın alarak, güvercinleri beslerken fotoğraf çektiriyor.

Ancak soğuk hava nedeniyle Yiğit'in işleri durgun. Sabah kalkar kalkmaz zahireciye gidip buğday satın alan Gülabi Yiğit, ardından soluğu Selimiye Meydanı'ndaki tezgahında alsa da son günlerde güvercinleri besleyen olmuyor.

Müşteri gelmediğinde ise "Gülabi Baba", kuşlara kendisi buğday veriyor.

HEM KUŞLAR SEVİNİYOR HEM BEN

Erken saatlerde evinden çıkarak ekmek teknesinin başına geçtiğini belirten Yiğit, şöyle konuştu:

"Bir bardak buğdayı 1 liraya veriyorum. Hem kuşlar doyuyor hem de ben ekmek paramı kazanıyorum. Biz de geçimimizi böyle sağlıyoruz. Yaz, kış, yılın her günü buradayız. Yazın su da veriyorum ancak kış ayında su veremiyoruz, donuyor. Soğuk havalarda kar, kış derken işlerim durgunlaştı. Aç kalmalarını da istemediğim için, buğdayı satın alan olmayınca bir kısmını kuşlara veriyorum."

Selimiye, Eski ve Üç Şerefeli camilere ibadet ve tarihi güzellikleri görmek için yurt içi ile dışından çok sayıda turistin geldiğine işaret eden Yiğit, Edirne'ye turist geldiğinde işlerinin açıldığını bildirdi.

Turistlerin Selimiye Camisi çevresini gezerken kuşları da beslediğini dile getiren Yiğit, "Edirne'ye turist geldiğinde hem kuşlar seviniyor hem ben seviniyorum. İstanbul, Kocaeli, Çanakkale gibi birçok ilden Edirne'ye turlar düzenleniyor. Turlarla gelen vatandaşlar, alışveriş yaparken ve buradan geçerken benden yem alıyor. Kuşlar o zamanlarda daha çok doyuyor." şeklinde konuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.