Güneşin Zararlı Işınlarından Korunmak İçin Neler Yapmalıyız?

Cildimizi güneşin zararlı etkilerinden nasıl koruyabiliriz?

Ozon tabakasından süzülerek yeryüzüne ulaşan güneş ışınları UVB, UVA, görünür ışık ve kızılaltı olmak üzere 4 farklı dalga boyundadır. Bunlardan UVA ve UVB zararlı ışınlardır. UVB, cilt kanserine neden olan temel UV ışınıdır. UVA ise derinin bronzlaşmasından sorumludur ve ultraviyole ışınlarının %95’ini oluşturur. Yeryüzüne UVB den 10-100 kat daha yoğun ulaştığından ve uzun dalga boyuna sahip olduğundan ciltte daha derine ulaşır. Ayrıca UVA ışınları, UVB ‘nin karsinojenik etkisini de arttırdığından daha zararlıdır.

GÜNEŞİN CİLT ÜZERİNE ETKİLERİ NELERDİR?

Cilt yaşlanması iki şekilde olur. Genetik yaşlanma ve çevresel yaşlanma. Genetik yaşlanmanın önüne geçilemez. Fakat çevresel yaşlanmayı geciktirmek mümkündür. Çevresel yaşlanmanın %90-95 sebebi güneş ışınlarıdır. Bu nedenle küçük yaştan itibaren güneş koruyucu kullanan kişilerin ciltleri hem daha düzgündür, hem daha geç yaşlanır. Uzun yıllar dış ortamda çalışmış kişilerin veya küçük yaştan itibaren güneşte çok kalmış kişilerin derileri daha kalın, kaba ve kırışıklıkları daha derindir.

Güneş lentigo denilen yaşlılık lekelerine ve aktinik keratoz denilen derideki kabuklanmalara da yol açar. Bu lezyonlardan cilt kanserleri gelişebilir. Bu hasarlara özellikle açık tenli kişiler ve bahçe ile uğraşanlarda çok sık rastlanır. Güneş koruyucu kullanımı oluşumlarını engeller veya geciktirebilir.

Güneşin görünmeyen UV A ve UV B ışınları cilt kanserlerine neden olduğu gibi güneşe bağlı deri hasarlanması ve güneş yanıklarına da yol açar. Işınların etkisi su, kum, kar gibi yansıtıcılarla artabilir. Su, ışınları %7, çimen %3, kum %30, kar ve buz ise %80-90 yansıtır. Bu nedenle yazın kumsalda gölge altında kalıyorum diyen kişiler yansıyan güneş ışınlarına maruz kalırlar. Gölgede iken bile mutlaka güneş koruyucu kullanmak gerekir.

Güneş ışınları bulutlu havalarda dahi dünyaya ulaşır ve deri hasarı oluşturur. Hava bulutlu olduğunda UV den çok kızılaltı ışınları kişiyi etkiler. Gökyüzü tam bulutlu olduğunda bile UV ışınlarının yarısı yeryüzüne ulaşır. Ayrıca deniz yüzeyinden yükseldikçe her bin metre için UV miktarı % 6 artar. Bu nedenle güneş koruyucular sadece yazın değil kışın da kullanılmalı ve düzenli aralıklar ile tekrar edilmelidir.

KİMLER CİLT KANSERİ İÇİN RİSK ALTINDADIR?

Açık Ten

Sarışın veya kızıl saçlı iseniz, göz renginiz açıksa, çilleriniz varsa ve cildiniz çok az güneş ışığında bile kızarma eğilimi gösteriyorsa, esmer veya buğday tenlilere göre daha fazla risk altındasınız demektir.

Güneş Altında Normalden Fazla Zaman Geçirmek

Yapılan çalışmalarda tüm yaşam boyu alınan güneş ışınlarının yaklaşık yarısı ergenliğe kadar alınıyor. Bu nedenle çocuklarımızı küçüklükten itibaren güneşten korumak önemlidir. Anneler çocuklarının güneşten korununca D vitamini sentezlemeyeceklerini düşünürler, oysa el ve ayakların 10 dakika güneşte kalması D vitamini sentesi için yeterli bir süredir.

Yüksek Ve Fazla Güneş Alan Bölgelerde Yaşamak

Fazla güneş alan ve sıcak iklime sahip bölgelerde yaşayanlar, nispeten daha soğuk bölgelerde yaşayanlardan daha fazla risk altında bulunuyor. Aynı şekilde güneş ışınlarının daha kuvvetli olduğu yüksek bölgelerde yaşayanlar da, alçak bölgelerde yaşayanlara göre daha fazla ultraviyole ışınına maruz kalıyor.

Güneş Yanıkları

Çocukluğunda veya ergenlik döneminde bir ya da birden fazla kez güneş yanığı geçirmiş kişilerde, yetişkinlik döneminde cilt kanserine yakalanma riski de önemli ölçüde artar. Ayrıca yetişkinlikte maruz kalınan güneş yanıkları da yüksek risk anlamına geliyor.

Benler

Vücudunda 50 den fazla beni olan, veya displastik ben tanısı almış kişiler risk altındaki kişilerdir. Bu kişilerin düzenli aralıklar ile bilgisayarlı dermoskop denilen yöntemler ile takip edilmesi gerekir. Bu cihazlar benlerin fotoğrafını da çektiği için 2 ay sonrasında gelişmiş olan bendeki değişiklik cilt kanserinin erkenden saptanmasını sağlayacaktır

Cilt Lezyonları

Lentigo veya aktinik keratoz denen cilt lesyonları da cilt kanseri gelişimi açısından risk faktörleridir. Daha çok güneş ışığına maruz kalmış yüz, alt kol ve ellerde bulunurlar.

Ailede Var Olan Cilt Kanseri Hikâyesi

Eğer ebeveynlerinizden veya kardeşlerinizden birinde cilt kanseri görüldüyse, siz de risk altında olabilirsiniz.

Daha Önce Geçirilmiş Cilt Kanseri Öyküsü

Eğer daha önce cilt kanseri rahatsızlığı geçirdiyseniz, kanserin tekrar etme riskinin bulunduğunu unutmayın.

Zayıf Bağışıklık Sistemi

Daha önce organ nakli geçirmiş, bağışıklık sisteminin baskılanması amacıyla ilaç tedavisi gören kişiler de cilt kanseri açısından riskli gruptadırlar.

Hassas Ciltler

Yanık tedavisi görmüş veya bir rahatsızlık sonucu deri hastalığı geçirmiş kişiler, güneş yanığına ve cilt kanserine karşı daha hassastır.

NE ZAMAN CİLT KANSERİNDEN ŞÜPHELENMEK GEREKİR?

Mevcut ben üzerinde iyileşmeyen yara, renginde değişiklikler olması, benin büyümesi, simetrik olmaması, kanamaya eğilimli olması durumunda hemen bir cilt doktoruna muayene olmak gerekir. Ayrıca dha önce olmayan bir beniniz, özellikle güneş gören yüz, el , kol bölgesinde oluştu ise yine en kısa zamanda cilt doktoruna görünmek gerekir

GÜNEŞİN ZARARLI ETKİLERİNDEN NASIL KORUNABİLİRİZ?

Kişiler ömürleri boyunca aldıkları toplam UV ışınının yarısını 20 yaşa kadar alırlar. Bu nedenle çocukların güneşten korunması çok önemlidir. Gün ortasında 1 saatte tüm gün içinde alınacak UV’nin %20-30’u alınmaktadır. Sabah 9-15 saatleri arasında ise tüm gün alınan UV’nin %75’i alınmaktadır. Sıcak, rutubet ve ultraviyole ışınlarının zararlı etkilerinden korunmak için özellikle saat 11-16 arasında dışarda bulunmamak gerekir. Güneş şemsiyesi gibi gölgeliklerin altında otururken de kum ve denizden yansıyan ultraviyole ışıkları zarar verebileceği için mutlaka güneş koruyucu krem ve gözlük kullanılmalıdır.

Baş, şapka ile kapatılmalı, pamuklu beyaz veya açık renkli, ince ve hafif giysiler giyilmeli, gözlerin korunması için güneş gözlüğü takılmalıdır. İnce pamuklu kumaşlar, tişörtler ve suni ipekten yapılmış ürünler ışığı daha fazla geçirir. Bu giysiler giyilmeden önce güneş koruyucular kullanılmalıdır

Vücudunuzu mümkün olduğu kadar çok örtebilen bol ve açık renkli, uzun kollu tişört, pantolon ve elbiseleri tercih etmek gerekir. Güneş ışınlarının yüzde 100’ünü engelleyebilen ultraviyole koruyuculu güneş gözlüklerini kullanmak katarakta ve gözde hasara neden olan zararlı ışınları azaltır.

Koruyucu yağlar ve kremler güneşe çıkmadan yarım saat önce sürülmeli ve her 2 saatte bir, ayrıca yüzdükten ve terledikten sonra tekrarlanmalıdır. En az 30 koruma faktörlü olan güneş koruyucular tercih edilmelidir. Alınan ürün hem UVB hem de UVA içeren bir koruyucu olmalıdır. Her santimetrekareye 2 mg uygulamak gerekir.

Sıcak ve rutubetin yoğun olduğu saatlerde ağır işler ve sporlar yapılmamalı, bu gibi faaliyetler serin saatlere alınmalıdır. Mutlaka ihtiyacın üzerinde sıvı içilmelidir. İdrarın azalması ve koyulaşması su ihtiyacı olduğunun belirtisidir. Zararlı içecek ve kafein idrar artışı ve sıvı kaybı yaptığı için sıcak saatlerde içilmemelidir

Güneşe karşı nasıl korunmamız gerektiğini belirlemede cilt tipi büyük bir önem taşır. Güneşin zararları açısından en fazla riski, beyaz tenliler, kızıllar ve hiç bronzlaşamayan ya da güneşe çıktıkça deri yanıklarıyla sonuçlanan cilt tipleri taşır. Bu nedenle açık tenli renkli gözlü kişilerin özellikle daha dikkatli olması gerekir. Fakat son zamanlarda ozon tabakasındaki azalmalardan dolayı esmer tenlilerde de yanıklarla karşılaşma olasılığı artmıştır

Tüm bunlar göz önüne alındığında güneşin yararlarından çok zararlarını görüyoruz. Küçük yaştan itibaren çocuklarımızı güneşin zararlı etkilerine karşı bilinçlendirmeli ve güneş koruyucu alışkanlığı kazandırmalıyız.

Amerika’da her yıl 1 milyon kişinin cilt kanserine yakalandığını ve 9 bin 800 kişinin de yine bu hastalık nedeniyle hayatını kaybettiğini belirten uzmanlar, güneşe çıkarken mutlaka koruyucu krem kullanılmasını öneriyor.

Kaynak: DH

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.