Günde 30 Dakika Yeterli

Kardiyoloji Uzmanı Dr. Turgay Burucu 30 dakikalık spor amaçlı yürüyüşün kalp krizi riskini yarı yarıya indirdiğini belirtti. Kalp sağlığını korumak için illa ki spor salonlarında saatler geçirmek gerekmediğini söyleyen Burucu, tempolu ve düzenli yürüyüşü tavsiye ederek ideal yürüyüş süresinin haftada 150 dakika olduğunu kaydetti.

Burucu, sağlık açısından sayısız faydaları olan sporun yanlış yapılması durumunda kalbe yarardan çok zarar verebileceğini söyledi. Düzenli egzersizin yani spor yapmanın kalp krizi riskini yarı yarıya azalttığını kaydeden Burucu, "Hatta kalp krizi geçirenlerde iyileşmeyi kolaylaştırır. Düzenli egzersiz sayesinde, acil durumlarda kalp hızını yavaş yavaş arttıran ve kalbin zarar görmesini engelleyen bir mekanizma gelişir. Kalp kası düzenli egzersizle daha fazla çalışmaktadır.

Kalp kasının daha çok çalışması için ise daha fazla kana ihtiyacı vardır. Bu da kalbi besleyen koroner damarların gelişmesini, yeni oluşacak damarlarla kalbin bir ağ gibi kuşatılıp daha sağlıklı ve sağlam çalışmasını sağlar. Oluşan ve oluşacak damarların ötesinde, doğal by-passlar meydana gelir ve kişi kalp krizi riskine karşı daha korunaklı olur" diye konuştu.

SPOR SALONU ŞART DEĞİL!

Sporun sağladığı tüm bu nimetlerinden yararlanmak ve kalp damar sağlığını korumak için koşmak ya da spor salonlarındaki programlara dahil olmak gerekmediğini belirten Burucu, "Sadece düzenli ve tempolu yürümek de sporun bu faydalı etkilerinden yararlanmanızı sağlar" diye konuştu.

Günde 30 dakika hızlı olarak yürüyün, bu yeter. Tüm günün yorgunluğunu bahane etmeden, evde ya da işte sarf edilen enerjiye ilaveten her birey kendine günde en az 30 dakika ayırmalı ve açık havada tempolu saatte 5-6 km hızla yürüyüş yapmalıdır. Kalp sağlığı için 1 saat boyunca 5 km yürüyüş idealdir. Yani en az haftada 150 dakika yürüyüş yapılması önerilmektedir. Ama sakın alışveriş merkezlerinde mağaza gezerken yaptığınız yürüyüşle karıştırmayın. Zira kalbe en yararlı yürüyüş, oksijenli ortamda ve tempolu yapılan yürüyüştür" uyarısında bulundu.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.