Grip Aşısı İçin En Uygun Zaman "ekim" Ayı

Sonbaharda etkisi artan grip virüsünün önlenmesi amacıyla yaptırılan grip aşılarının, değişen hava koşulları nedeniyle ekim ayı sonlarına doğru yapılması öneriliyor.

Sonbaharda etkisi artan grip virüsünün önlenmesi amacıyla yaptırılan grip aşılarının, değişen hava koşulları nedeniyle Ekim ayı sonlarına doğru yapılması öneriliyor.

Sağlık Bakanlığı Grip Danışma Komisyonu Üyesi ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, yaptığı açıklamada, grip virüsünün yüzlerce farklı tipi olduğunu ancak bunların her dönem belli türlerinin dünyada problem oluşturduğunu söyledi.

GRİP AŞISI İÇERİĞİ HER YIL DEĞİŞİYOR

Grip aşılarının içeriğinin her yıl değiştiğine dikkati çeken Ceyhan, Dünya Sağlık Örgütü'nün bu yıl uygulanacak aşılarda, geçen grip mevsimi boyunca etkili olan izole edilmiş virüslerden en sık görülenleri firmalara bildirdiğini, firmaların da buna göre aşı ürettiğini anlattı.

Grip aşısının uygulanma zamanlarına ilişkin bilgi veren Ceyhan, şöyle konuştu:

 "Grip mevsimi yıldan yıla bazı değişiklikler gösterebiliyor. Aslında en sık görüldüğü dönem, sonbaharın ortalarından başlıyor, ilkbaharın ortalarına kadar. Bu dönem grip mevsimi havalardaki değişiklikler nedeniyle biraz geriye kaydı. Eskiden eylülde 'aşı yapın' demeye başlıyorduk, şimdi biraz daha geç, ekimin sonlarına doğru yapılmasını öneriyoruz. Çünkü bu aşılar 6 ay koruyor. Eskiden grip vakaları nisan ayının ortalarında biterdi, şimdi Mayıs ayının ortalarında azalıyor."

"GRİP AŞISI YAPTIRMAYIN DEMEK YANLIŞ"

Her yıl grip aşıları konusunda farklı görüşlerin ortaya çıktığını anlatan Ceyhan, "Grip aşısı yaptırmayın' demek yanlış. Bunu diyenler, ilginç görünsünler, haberleri medyada yer alsın diye yapıyorlar. Hiç kimse zaten 'herkes grip aşısı olsun' demedi zaten ben de demiyorum, hiçbir bilim adamı da demez. Dünyada grip aşısını herkese yaptıran tek ülke ABD. Bunun dışındaki bütün ülkeler bizim gibi risk gruplarına uyguluyor" ifadelerini kullandı.

Ceyhan, kronik akciğer hastaları, dalağı alınanlar, şeker ve kronik böbrek hastaları, 65 yaşın üzerindekiler, kreşe giden çocuklar ve sağlık personelinin risk grubu içerisinde yer aldığını ifade etti.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.