Görmeyen Güvercinine Evladı Gibi Bakıyor

Amasya'nın Taşova ilçesinde yaşayan Kuru, doğuştan görmeyen "Pamuk" isimli güvercinine bebek gibi ilgi gösteriyor.

Taşova ilçesinde yaşayan Halil Kuru, doğuştan görmeyen ve "Pamuk" ismini verdiği güvercinine adeta bebek gibi bakıyor, onu gittiği her yere götürüyor.

İşçi emeklisi evli ve bir çocuk babası Kuru, evinin bahçesinde oluşturduğu kafeste 10 güvercin besliyor. Güvercinleri arasında bulunan doğuştan görmeyen bir yaşındaki "Pamuk" ise Kuru için ayrı bir önem taşıyor.

Görmediği için beslenemeyen yavru güvercinin durumuna üzülen Kuru, elinden bile yiyemeyen Pamuk'a yemini kendi ağzının içinden veriyor. Yemi ağzına alıp Pamuk'u kendine yaklaştırarak yemesini sağlayan Kuru, güvercinini dışarı çıkarken de yanından ayırmıyor.

GÜVERCİNİME ANA BABA ŞEFKATİ GÖSTERİYORUM

Kuru, ilkokul döneminden beri güvercin merakı bulunduğunu ancak Pamuk ile bu merakın sevgiye dönüştüğünü söyledi.

Doğuştan göremeyen Pamuk'a yemini ağzıyla yedirdiğine dikkati çeken Kuru, şunları söyledi:

"Ona bakmak, onu beslemek hoşuma gidiyor, hiç zoruma gitmiyor. Sağlam kuşu herkes besler, önemli olan böyle engelli bir kuşa ilgi göstermek. Güvercinime ana baba şefkati gösterip, hayatta kalması için mücadele ediyorum. Bu mücadelede başarılı olduğumu da sanıyorum. Çünkü böyle ilgili davranmasaydım çoktan ölürdü. Pamuk yüzünden şehir dışına çıkamıyorum. Gidersem onu da yanımda götürmek zorundayım. Evde benden başka ilgilenecek kimse yok Pamuk ile. Eşim çalışıyor, kızım da okula gidiyor. "

Pamuk'un artık aileden biri olduğunu anlatan Kuru, "Çoğu arkadaş böyle bir güvercini olsa belki ölüme terk eder ama bu kolay ve acımasız yol. Ben diğer yolu seçtim. Bu kuşun hayatta kalması için elimden geleni yapıyorum." dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.