"Gönüllüler Ordusu" Yaraları Sarıyor

Samsat'ta 5,5 büyüklüğündeki depremde evleri hasar gören vatandaşlara sağlık hizmeti veren ve gönüllü sağlıkçılardan oluşan UMKE, hastane bahçesine kurdukları çadırlarda hizmetlerini sürdürüyor.

Adıyaman'ın Samsat ilçesinde meydana gelen depremin ardından AFAD ve Türk Kızılayı başta olmak üzere sivil toplum kuruluşlarının bölge halkına yardımları sürüyor. Bunun yanı sıra gönüllü sağlıkçılardan oluşan UMKE, özverili hizmetleriyle dikkati çekiyor.

Samsat Devlet Hastanesinin de depremde zarar görmesi nedeniyle harekete geçen ekip, buranın bahçesinde kurdukları çadırlarda vatandaşlara sağlık hizmeti veriyor.

Adıyaman UMKE Sorumlusu Filiz Aslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, depremin hemen ardından bölgeye ulaşarak çalışmalara başladıklarını söyledi.

Depremin duyulmasının ardından Türkiye genelindeki UMKE'nin seferber olduğunu vurgulayan Aslan, şöyle konuştu:

"Deprem olduğu ilk dakikadan itibaren tüm Türkiye'deki arkadaşlar hemen bizi aradılar, yardıma koşmaya hazır olduklarını söylediler. Birçok çevre ilden, Gaziantep, Şanlıurfa, Kahramanmaraş'tan yola çıktılar, tekrar döndüler. Bize destek için o kadar çok kişi aradı ki, hasarımız çok fazla olmadığı ve enkaz bulunmadığı için arkadaşlarımızı çağırmadık. Ülkemizin her yerinden arandık. İnanılmaz bir kardeşlik bağımız var. Türkiye olarak hepsine teşekkür ediyoruz."

"BU EKİPTE BULUNMAK ONUR VERİCİ"

Ekibin acil servis hemşiresi Fidan Karakuş da 1,5 yıldır UMKE'de görev aldığını söyledi.

Depremde can kaybının bulunmamasının en büyük sevinçleri olduğunu belirten Karakuş, şöyle devam etti:

"UMKE olarak bir kez daha duygulandık. 2 çocuğum var, onların iyi olduğunu öğrendiğim andan itibaren UMKE'ye devam ettim. Yaklaşık 10 gündür bütün arkadaşlarımla burada çalışıyoruz. Bu çok büyük ve güzel bir şey. Allah ülkemizi büyük kaza ve afetlerden korusun ama böyle hazır eğitilmiş, donanımlı ekibin olması da bu ekipte bulunmak da güzel ve onur vericidir. Türkiye genelindeki UMKE'den gelmek isteyenler oldu. Bizler de diğer illere gitmek için hazır olduğumuzu bildiriyorduk. Bu çok güzel bir şey."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.