Geçen Yıllar Ales'te Başarıyı Düşürüyor

ÖSYM tarafından Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı'na (ALES) ilişkin analizlerin bulunduğu 2017 Sonbahar Dönemi ALES Değerlendirme Raporu'nda, sınava ilişkin önemli veriler yer aldı.

Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi'nin internet sitesinde yer alan raporun sonucuna göre mezuniyet üzerinden geçen yıllar, sınav başarısına olumsuz yansıyor. Rapor, özellikle 2008 ve öncesinde mezun olan adayların puan ortalamalarının düşük, 2009 yılı ve sonrasında mezun olan ve eğitimine hala devam eden adayların puan ortalamalarının ise yüksek olduğunu ortaya koydu.

Raporda, sınavı geçerli sayılan 21 bin 660 adaydan 105 bin 884'ü erkek (yüzde 47,8), 115 bin 776'sı (yüzde 52,2) ise kadın olarak yer aldı. 2017 sonbahar döneminden itibaren sayısal ve sözel olmak üzere iki teste indirgenen ALES'te, adaylara 50 sayısal ve 50 sözel olmak üzere toplam 100 soru yöneltildi. Katılımcıların sayısal testi puan ortalaması, 50 soru üzerinden 18,59 olarak hesaplanırken, sözel testi puan ortalaması 50 soru üzerinden 30,37 olarak belirlendi.

EŞİT AĞIRLIK VE SÖZEL PUANDA BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ İLK SIRADA 

ÖSYM'nin raporunda söz konusu dönemde adayların mezun oldukları ve halen eğitim aldıkları üniversitelere göre puan ortalamaları ve en az 70 puan alan aday sayılarına ilişkin bilgilere de yer verildi.

Tüm puan türlerinde en az 100 mezunu ya da öğrencisi sınava giren üniversiteler dikkate alınarak yapılan değerlendirmede, en yüksek puan ortalamasına sahip üniversiteler de ortaya çıktı. Buna göre eşit ağırlık ve sözel puan kategorisinde Boğaziçi Üniversitesi mezunu ve öğrencisi adaylar, sayısal puan türünde ise İstanbul Teknik Üniversitesi mezunu ve ögrencisi adaylar ilk sırada yer aldı.

Boğaziçi Üniversitesi mezunu ve öğrencileri "eşit ağırlık"ta 78,63, "sözel"de 77,80 ortalamaya sahipken, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) mezunu ve öğrencilerinin sayısal puan türünde ortalamaları 79,03 olarak belirlendi.

Adayların mezuniyet tarihlerine ilişkin değerlendirmelerin de yer aldığı rapora göre mezuniyetinden bu yana en az dokuz yıl geçen adayların ortalamalarının düşüş gösterdiği belirlendi. Özellikle 2008 yılı ve öncesinde mezun olan adayların puan ortalamaları düşük, 2009 ve sonrasında mezun olan ve eğitimine hala devam eden adayların puan ortalamaları yüksek çıktı.

Eşit ağırlık ve sözel puan türünde adaylar, yoğunlukla 60-69 puan aralığında yer aldı. Sayısal ve eşit ağırlık puan türlerinde 20-29 puan aralığında kalan hiçbir aday olmazken, sözel puan türünde bu puan aralığında aday olduğu tespit edildi.

Bulgular, sınava katılan adaylar için sayısal testin görece zor, sözel testin daha kolay olduğunu gösterdi. Sayısal testte adaylar, yetenek düzeyleri açısından daha farklı iken sözel testte benzer yetenek düzeyinde çıktı.

Analizler sonucunda hem sayısal hem de sözel testlerin "ayırt ediciliği yüksek" sorulardan oluştuğu görüldü. Bu bağlamda ALES'in, sayısal ve sözel akıl yürütme becerileri açısından yüksek ve düşük başarı gösteren adayları ayırt edebildiği sonucuna varıldı.

CİNSİYET DAĞILIMLARI

Sayısal puan dağılımına bakıldığında sınava girenlerin 66 bin 490 adayın 34 bin 80'inin erkek, 32 bin 410'unun ise kadın olduğu görüldü.

Yalnız sayısal puan türünde erkek aday sayısı kısmen fazla olsa da eşit ağırlık ve sözel puan türlerinde kadın adayların sayısının erkek adaylardan önemli ölçüde fazla olduğu belirlendi.

Her iki cinsiyet grubunda da sayısal puanlar 50-59, 60-69 ve 70-79 puan aralıklarında yoğunlaştı.

Kadın adaylar daha çok 50-59 ve 60-69 puan, erkek adaylar ise daha çok 70-79 ve üzerinde sayısal puan aldı.

Eşit ağırlıkta her iki cinsiyet grubunda da yoğunluk 60-69 puan aralığında tepe noktasına ulaşırken gruplardaki adayların büyük kısmı 50-59 ile 70-79 aralığında puan aldı.

Sözel puan dağılımlarına bakıldığında kadın adaylar 60-69 ve 70-79 puan aralığında erkeklerin önüne geçti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.