Gece Lambası İle Uyumayın!

Türk Uyku Tıbbı Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Aksu, sağlıklı bir uyku için ortamın tamamen karanlık olması gerektiğini belirterek, "Özellikle çocukların odalarına kesinlikle gece lambası önermiyoruz. Çocuk iyi bir uyku uyuyorsa neden gece kalksın kip Kesinlikle karanlık ortamda uyumalı." dedi.

Uykunun insanın temel ihtiyaçlarından biri olduğunu ve uyku sorununun gündüz hissedildiğini söyleyen Aksu, şunları ifade etti:

"Uyku hastalığı uyanıklıkta belli olur. Uyanıkken kendinizi iyi hissetmiyorsanız ve uyku ile ilgili sorununuz varsa hekime başvurmanız gerekiyor." diyen Aksu, uykusuzluk nedeniyle kendisini gündüz yorgun, halsiz hissedenlerin ve dikkatini toplayamayan kişilerin mutlaka yardım alması gerektiğini vurguladı.

İyi bir gece uykusu için çay ve kahve gibi içeceklerin ortalama 6 saat kadar önce kesilmesi gerektiğini ifade eden Aksu, "Çay ve kahvenin içindeki maddeler bizdeki uykuyu başlatan merkezleri 6 saat kadar baskılar, bu da uykunun başlamasını etkileyebilir. Bu nedenle iyi bir uyku için ortalama 6 saat öncesinde çay ve kahve gibi içeceklerin tüketilmemesi gerekiyor." diye konuştu.

Bazı kişilerin uykuya başlamak için bitki çayları içtiğini anımsatan Aksu, bitki çaylarının uykuya iyi geldiğini kanıtlayan bilimsel bir veri bulunmadığını, fakat psikolojik olarak iyi hissediliyorsa bitki çaylarının kullanılabileceğini bildirdi.

Aksu, "Örneğin, 'papatya çayı içiyorum, bu beni daha iyi uyutuyor' diye düşünüyorsanız o çaydan içebilirsiniz. Ama bir gerçek var, uykunuzu kaçıran bir aktiviteniz yoksa uykunuz geldiği zaman uyursunuz. Çünkü uyku fizyolojik bir olaydır, isteseniz de istemeseniz de uyursunuz. Ama sağlıklı bir uykunun gerçekleşmesi için uyku hastalığınızın olmaması gerekiyor." dedi.

Uyku ilaçlarının hekimin verdiği zaman, hekimin verdiği sürede ve dozda olduğu takdirde faydalı olduğunu, ancak hekimin verdiğinin ötesine geçmemek gerektiğini kaydeden Aksu, kişilerin kendi kendilerine uyku ilaçları kullanmaması, mutlaka hekim kontrolünde bu ilaçların kullanılması gerektiğini dile getirdi.

TAMAMEN KARANLIK ORTAMDA UYUMAK GEREKİYOR

Uykunun tamamen karanlık ortamda olması gerektiğini ifade eden Aksu, şöyle konuştu:

"Melatonin denilen bir hormon var, biyoritmi belirler, gece salgılanır. Bu melatonin hormonunun salınımının olması için uyuduğunuz ortamın tamamen karanlık olması gerekir. Ufak bir aydınlık, güneş ışığı melatonin salınımını baskılar ve uykuyu sürdüremeyiz, uyanık yaşarız. Edison'un ilk ampulu bulduğu zamanki gazete reklamlarını gördüm, bu reklamlarda 'sizin uykunuzu etkilemez' diye yazıyordu. Etkilemez mi gerçekten? Etkiler, çok ciddi etkiler. Bizim kötü uyumamızın önemli bir nedeni ışık kirliliği. Eskiye göre daha aydınlık bir ortamdayız. Melatonin salgılanmasını sürekli baskılıyor bu aydınlanma araçları. 50 yıl önceye göre daha aydınlık şehirlerle karşı karşıyayız, artık yıldızları göremiyoruz. Ama yıldızları görememek melatonin salgılamamaya neden oluyor. Daha kötü uyuyoruz, daha uykusuz geceler geçiriyoruz."

UYKUDA EN ÖNEMLİ ŞEY YATAK DEĞİL, KARANLIK VE SESSİZ ORTAMDIR

Gece lambası bulunan odalarda uyumanın doğru olmadığına değinen Aksu, "Özellikle çocukların odalarına kesinlikle gece lambası önermiyoruz. Çocuk iyi bir uyku uyuyorsa neden gece kalksın ki. Kesinlikle karanlık ortamda uyumalı. Karanlık ve sessiz ortam uyku için en önemli faktörler.

Yatak firmaları sık sık lanse eder 'Şu yatakta yatarsanız daha iyi uyursunuz' diye. Yatağın hiç önemi yok, karanlık ve sessiz ortam, bu ikisi sağlıklı uyku için yeterlidir." açıklamasında bulundu.

TÜRK HALKININ YÜZDE 10'UNDA UYKU SORUNU VAR

Türkiye'deki uyku bozuklukları konusunda bilgi veren Aksu, kadınlarda ve erkeklerde aynı oranda uykusuzluk problemi bulunduğunu söyledi. Türk halkının yaklaşık yüzde 10'unun uykusuzluk problemi yaşadığını kaydeden Aksu, "Türk halkında ciddi bir uyku sorunu var. Aslında bu sadece Türk halkına da özgü değil. Şu ekonomik düzendeki endüstriyel toplumlarda ciddi bir sorun." diye konuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.