Gazzeli 3 Otistik Kardeş Türkiye'den Yardım Bekliyor

Gazzeli Baba Yazuri, "Gazze'de faaliyet gösteren Türk kurumlarından 3 çocuğumun tedavi masraflarını üstlenmesini ve onları karanlık bir gelecekten kurtarmasını istiyorum." dedi.

Gazzeli Yasir el-Yazuri (41) maddi imkansızlık nedeniyle otizm hastası 3 çocuğuna gerekli tedavi imkanı sağlayamadığını ifade ederek, Türk kurumlandan yardım talep etti.

Filistin yönetimine bağlı binlerce memurdan biri olan Yazuri, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Fadi (9), Mahmud (8) ve Yusuf (6) isimli çocuklarının konuşma yetilerini kaybetmesi nedeniyle işinin daha da zorlaştığını söyledi.

"Sessiz kendilerine ait hayali bir dünyaları var. Defaatle çağırmamıza rağmen cevap vermiyorlar. Konuşamadıkları için de ihtiyaçlarını anlatamıyorlar." diyen Yazuri, Filistin yönetiminin Gazze'deki memurların maaşlarında yüzde 30'dan fazla kesintiye gitmesi nedeniyle Nisan 2017'den bu yana çocuklarının tedavisine devam edemediğini ifade etti.

YOKSULLUK, 3 OTİSTİK KARDEŞİN GELECEĞİNİ TEHDİT EDİYOR

Üç kardeşin konuşma ve başkalarıyla iletişim kurma yetilerini geliştirecek özel terapi merkezlerine gidememesi geleceklerini tehdit ediyor.

Aylık 480 dolar maaş alan baba Yazuri, bunun 171 dolarını evin kirasına ayırıyor. Yazuri'nin çocuklarının eğitimleri ve topluma entegre edilmeleri için aylık maaşına tekabül eden bir meblağa ihtiyaç duyuyor.

Aldığı maaşla ailesinin geçimini zar zor sağlayan ve Filistin yönetiminin, Gazze'deki onlarca memur gibi kendisini de erken emekliye ayırmasından endişe eden Yazuri, "Gazze'de faaliyet gösteren Türk kurumlarından 3 çocuğumun tedavi masraflarını üstlenmesini ve onları karanlık bir gelecekten kurtarmasını istiyorum." dedi.

KARDEŞLERİN ZİHİNSEL YAŞI YAVAŞ GELİŞİYOR

Fadi, Mahmud ve Yusuf kardeşler babalarının kendilerini dışarıya çıkardığı bir saatlik zaman dilimi dışında zamanlarını evde geçiriyor.

Kardeşlerden en büyüğü olan Fadi fiziksel yaşı 9 olmasına rağmen otistik tedavi merkezlerinde yapılan değerlendirmelere göre 3-4 yaşındaki çocuğun zihinsel gelişimine sahip.

Fadi'nin 2 yaşında spastisite (adalelerin aşırı derecede kasılması) geçirdiğini belirten Yazuri, bundan bir yıl sonra oğlunun çevresinde olup bitenle ilgilenmediğini ve konuşamadığını fark ettiklerini, fiziksel gelişimi normal olsa da bilişsel ve motor becerilerinin aynı şekilde gelişmediğini kaydetti.

Doktorların Fadi'ye otizm teşhisi koymasının ardından konuşma ve iletişim becerilerinin gelişmesi için onu tedavi merkezine kaydettirdiğini anlatan Yazuri, bundan kısa bir süre sonra Mahmud ve Yusuf'un da aynı hastalığa yakalandığını fark ettiklerini söyledi.

MADDİ İMKANSIZLIKLAR BEL BÜKÜYOR

Gazze'de otistik çocuklarını tedavi ettirmek isteyen ancak gerekli maddi imkana sahip olmayan sadece Yazuri ailesi değil. "El-İrade" Otistik Hastalıklar Merkezi'nin verilerine göre, yaklaşık 200 çocuk tedavi amacıyla merkeze kayıt yaptırabilmek için aylık 170 dolarlık ücretin ödenmesini bekliyor.

Merkezin Müdürü İslam Berekat, Gazze'de yoksulluk oranının artması nedeniyle ailelerin çocuklarını bu merkeze kayıt ettiremediğini belirtti.

Yazuri ailesinin durumunu "trajik bir tablo" olarak değerlendiren Berekat, 3 kardeşin eğitim ve rehabilitasyon programına katılmaları için merkeze kayıt olmalarının gerektiğini, ancak maddi imkansızlıklar nedeniyle bunu yapamadıklarını ifade etti.

Yazuri ailesinin durumuna benzer onlarca vaka ile karşılaştıklarını vurgulayan Berakat, merkez olarak çocukların eğitim ve rehabilitasyon programına katılmaları için gerekli harcamaları karşılayabilecek kapasiteleri olmadığına işaret etti.

Berekat, İsrail'in 11 yıldan bu yana Gazze'ye uyguladığı ablukanın, yoksul ailelerin özellikle de nörolojik rahatsızlıklardan muzdarip olanların durumunu kötüleştirdiğini sözlerine ekledi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.