Fotoğraflarla '40 İslam Şehri'

Fotoğraf sanatçısı Orhan Durgut "40 İslam Şehri" fotoğraf çalışması kitap olarak yayınlandı. 2010'da başladığı 40 İslam şehrini fotoğraflama projesi kapsamında, Halep'in de içinde yer aldığı şehirlerin 31'ini kayıt altına almayı başardı.

Fotoğrafçı Orhan Durgut, 2010'da başladığı "40 İslam Şehri" isimli fotoğraf çalışmasına ilişkin, "Bunu hazırlamamdaki çıkış noktası, İslam dünyasındaki dağınıklıktır. İnsan birbirlerini tanımıyorlar. Oysa Fas'taki, Suudi Arabistan'daki, İran'daki ve Anadolu'daki insanların birçok ortak noktası var." dedi.

Durgut, 2010'da 40 İslam şehrini fotoğraflama projesi kapsamında çalışmalara başladı. Bugüne kadar Halep'in de içinde yer aldığı şehirlerin 31'ini kayıt altına almayı başaran Durgut, AA muhabirine "40 İslam Şehir" konulu çalışması hakkında bilgi verdi.

Projenin sadece tarih, arşivleme gibi hislerle başlamadığını belirten Durgut, "Bunu hazırlamamdaki çıkış noktası, İslam dünyasındaki dağınıklıktır. İnsanlar birbirlerini tanımıyorlar. Oysa Fas'taki, Suudi Arabistan'daki, İran'daki ve Anadolu'daki insanların birçok ortak noktası var. Hepsi abdest alıyor ve aynı yöne dönüyor. Minarelerden aynı ezanlar okunuyor. Aslında birbirimizden farkımız yok. Bu coğrafyalardaki insanlar birbirlerinden farklı olmadıklarını görmeliler. Aynı Allah'a inanıyoruz ve aynı kıbleye dönüyoruz. Bu çalışmayla insanlar arasındaki ortak noktalara ve değerlere vurgu yapmak istedim." diye konuştu.

PROJEYE HALEP'TEN BAŞLADI

Projenin 40 şehirden oluşacağını dile getiren Durgut, bugüne kadar 31 şehri fotoğrafladığını söyledi. Durgut, kayıt altına alınan şehirlerin kolay olmadığını aktararak, şöyle devam etti:

"Birçok sıkıntı yaşıyorsunuz. Bazı şehirleri turist gruplarının arasına karışarak ancak çekebildik. Çünkü turist grupları bazı ülkelerde daha rahat hareket edebiliyor. Çekimlerinden tatmin olmadığımız şehirlere birden çok kez gittiğim de oldu. Bir kitaba '40 İslam Şehri' ismini veriyorsanız, burada Bağdat olmazsa olmaz. Fakat Bağdat'a gidemiyorsunuz. Projeye Halep'ten başladım. İyi ki oradan başlamışım. Şimdi o Halep kalmadı, yok oldu. Bazı şehirlere projeden önce de gitmiştim. Oraları gezdikten sonra 'Belki ümmete bir faydamız olur.' diye düşünmüştüm."

Orhan Durgut, projeye başlamadan önce bazı şehirlere gitmede çekinceleri olduğunu anlatarak, zamanla bu düşüncesinden eser kalmadığını kaydetti. Kitapta Buhara da bulanan Kalyan minaresi ve Khan Camii'nin fotoğrafıda yer alıyor.

PROJEYİ KENDİ İMKANLARIYLA YAPTI

Projenin kendisindeki en büyük etkisinin "coğrafyalar ve kültürler arasındaki benzerlik" olduğunu yineleyen Durgut, "Çekimlere 2010'da başladım. Bugüne kadar hep kendi imkanlarımla yaptım. Geriye kalan şehirler de maalesef bizim kendi başımıza gidemeyeceğimiz yerler. Bağdat, Kerbela, Necef, Afganistan'da Mezar-ı Şerif ve Herat, Doğu Türkistan'da Urumçi, Hotan var. Mali'de Timbuktu var. Kahire var." ifadelerini kullandı.

Durgut, 40'tan fazla şehir çekimi yapacaklarını aktararak, şehirlerin seçiminde peygamber, evliya ve sahabe diyarı olmasına dikkat ettiklerini söyledi.

Fotoğrafçı Durgut, yok olan şehirlere dikkati çekerek, "Daha önce gittiğim şehirlerin yok olmasına dayanamıyorum. Şu anda çektiğimiz şehirleri tamamlanmamış bir kitapta topladık. İnanın kitapta Halep'le ilgili olan sayfalara bakamıyorum. Çünkü orada hiçbir şey kalmadı. Sevdiğimiz ve gönül bağımızın olduğu şehirlerin haberlerdeki halini görünce kahroluyorsunuz. Bazı şehirler için de 'Keşke daha önce çekseydim.' diye düşündüm." dedi.

Çekimlerinde güvenlik ve bürokratik zorlukların yaşandığı şehirlere değinen Durgut, bu konuda Türkiye'de konuyla ilgilenecek makamlardan da yardım beklediğini aktardı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.