Ferdi İbadetlerin Şahı

Ferdî ibâdetlerimizin şâhı, namazdır. İslâm’ın beş temelinden biridir. Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “İslam dini beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in Allâh’ın kulu ve Rasûlü olduğuna şahâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek ve Ramazan orucunu tutmak.” (Buhârî, Îmân)

İbâdet, bizi yaratan ve pek çok lütuflarda bulunan Cenâb-ı Hakk’a bir teşekkürdür. Allah Teâlâ Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyurur:

“Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbiniz’e ibâdet ediniz. Umulur ki, korunmuş olursunuz.” (el-Bakara, 21)

Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan Allâh’ın, insanların ibâdetine de ihtiyacı yoktur. Bilâkis insan ibâdete muhtaçtır. Çünkü ibâdetlerin insana sayısız faydası vardır.

İbâdetler, insanı başıboşluktan ve sorumsuzluktan kurtarır. Her işinde Allâh’ın müşâhede ve murâkabesini gönlünde duymasını sağlar. Sorumluluk duygusu böylece gelişen insanın, toplum içindeki davranışları ve hâdiseler karşısındaki tavırları ölçülü olur.

Diğer taraftan ibâdetler, insanın rûhî ve mânevî terbiyesine de hizmet eder. Başkalarına karşı kötü duygu ve düşüncelerden arınmasını sağlar.

Ferdî ibâdetlerimizin şâhı, namazdır. İslâm’ın beş temelinden biridir.

Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“İslam dini beş esas üzerine kurulmuştur:

Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in Allâh’ın kulu ve Rasûlü olduğuna şahâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek ve Ramazan orucunu tutmak.” (Buhârî, Îmân)

Beş vakit namaz, farz bir ibâdettir. Yani Allâh’ın kesin emridir. Yüce Rabbimiz bu hususta Nisâ Sûresi 103. âyetinde meâlen;

“Şüphesiz namaz, mü’minler üzerine vakitli olarak farz kılınmıştır.” buyurmaktadır.

Peygamber Efendimiz, beş vaktin dışında da birçok vesile ile namaz kılardı.

Fakat beş vakit namaz, Rabbimiz’e kulluk borçlarımızın en önemlisidir. Çünkü Allah -celle celâlühû-, îmandan sonra namazdan daha üstün bir ibâdeti emretmemiştir. Namaz Kur’ân’ın pek çok yerinde çeşitli vesilelerle geçmektedir. Namaz; kalp, söz ve beden ile yapılan bütün ibâdetleri bir araya toplamış temel bir ibâdettir.

NAMAZIN FAYDALARI

Namazın insan için pek çok faydaları vardır ki; öncelikle bize, Allâh’ı hatırlatır. Hiç şüphe yoktur ki namaz, Cenâb-ı Hakk’ı anmak için kılınır. Esasen bu; yalnız namazın değil, diğer ibâdetlerin de esasını teşkil eder. Allâh’ı anmak gerçek ibâdettir. Nitekim Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyurulur:

“Ey mü’minler! Allâh’ı çokça anın, O’nu sabah-akşam tesbih edin.” (el-Ahzâb, 41-42)

Allah -celle celâlühû- has kullarının özelliklerinden şöyle bahsediyor:

Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru!” (Âl-i İmrân, 191)

İnsan gün içinde çalışırken dünyaya öyle bir dalar ki, dikkat etmez de gaflete düşer ise namazlar bile arada kaynar. İşte yüce Rabbimiz; bunun böyle olmasını istemediğini bildirerek, bizi Kur’ân’da şöyle uyarıyor:

“Nice adamlar vardır ki; ne bir ticaret, ne de bir alışveriş, Allâh’ı anmaktan (O’na ibâdet etmekten ve emirlerine bağlanmaktan), namazı gereği üzre kılmaktan ve zekât vermekten kendilerini alıkoymaz…” (en-Nûr, 37)

İNSANI KORUYAN İBADET

İnsana Allâh’ı unutturacak şeylere karşı en çok koruyucu siper de yine namazdır. Çünkü muayyen aralıklarla devamlı Allâh’ı hatırlayan kimse, kalbinde kötü duygular taşıyamaz. Başkalarına kötülük ve yanlışlık düşünemez. Bir gün; yaptığı her şeyin hesabını Allâh’a vereceğini düşünerek ölçülü hareket eder. Böylece namaz; insanın rûhu üzerinde daha etkili, nefsin hevâ ve hevesine yönelmesine daha çok engel olur. Tabiî ki hakkıyla edâ ediliyor ise…

Cenâb-ı Hak bu noktada şöyle buyurur:

“Rasûlüm! Sana vahyedilen Kitâb’ı oku ve namaz kıl. Muhakkak ki namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allâh’ı anmak elbette ibâdetlerin en büyüğüdür. Allah -celle celâlühû- yaptıklarınızı bilir.” (el-Ankebût, 45)

GERÇEK NAMAZ

İşte gerçek namazda şu duygular yer alır:

• Allâh’ın huzûrunda boyun eğmek,

• Yüce Yaratıcı’nın huzûrunda benliğini silmek,

• Dünyevî her şeyden sıyrılmak…

Bunun içindir ki; namaz kılan, namaz esnasında kimse ile konuşmayacağı gibi namazın rükûn ve âdâbı dışında namaza aykırı herhangi bir davranışta da bulunmayacaktır.

PEYGAMBERİMİZİN (S.A.V.) ÜMMETİNE SON VASİYETİ

Namaz dînin direğidir. Onu yıkan dînini yıkar!..

Namaz, Peygamberimiz’in biz ümmetine son vasiyetidir. O vasiyeti tutmayan, yarın O’ndan nasıl şefaat dilenir?!.

Namaz, bize sonsuz nimetler bahşeden Rabbimiz’e teşekkürümüzdür. Namazı ihmal ve terk ise ne çirkin bir nankörlüktür. Namaz bizi bu kötü huydan da muhafaza etmiş olur.

Namaz, vaktin kıymetini öğretir. Peygamber Efendimiz’e hangi ibâdetin daha üstün olduğu sorulduğunda;

“Vaktinde kılınan namazdır.” (Müslim, Îmân) buyurmuştur. Namazı vaktinde kılmanın önemini kavrayan kimse, vakit hassâsiyetini hayatının her sahasına aktarmayı öğrenir. Erken kalkar, vakitli yatar, gününü güzelce plânlar.

Namazı cemaatle edâ etmek; zengini fakiri, âmiri memuru ve her seviyede insanı camide safta yan yana getirir ve insan olarak Allah -celle celâlühû- katında eşit olduklarını, aralarında insan olmak bakımından bir fark olmadığını öğretir. Farkın ancak takvâda olduğunu bildirir.

Namaz gereği gibi kılınır ise, mü’mini mîrâca çıkarır. Cenâb-ı Hak ile Efendimiz’in mîracda bir araya geldiklerinde meydana gelen selâmlaşmaları ve kelime-i şahâdetten oluşan tahiyyat bütün namazlarda hatırlanacak olursa, işte o namaz insanı mîrâca çıkarır. Bu duygu ile kılınan namaz; âdeta insanın dünya ile irtibatını keserek, onu yüce makamlara yükseltir.

NAMAZ İNSANI TEMİZLER

Namaz her bakımdan temizliktir. Namazın sahih olabilmesi için beden, elbise ve namaz kılınacak yerin temiz olması şarttır. Ehl-i salât olan mü’min, daima necasetten sakınır.

Namaz kılacak kimsenin abdest alması gereklidir, bu da farzdır. Abdest bizi abdestsizlikten temizlediği gibi, günahlardan, öfkeden ve bilmediğimiz nice mânevî kirlerden arındıran, hükmî bir temizliktir.

Bütün bu hakikatlere rağmen, namazı ihmal edenler; unutmamalıdır ki;

Hesap günü ilk soru namazdandır. Efendimiz ikaz buyurur:

“Kulun kıyâmet gününde, hesabı ilk önce sorulacak ameli namazdır. Eğer namazı tam çıkarsa kurtulmuş ve kazanmıştır. Eğer namazı tam çıkmaz ise kaybetmiştir.” (Müslim, Îmân)

Namaz günahlara kefârettir. Peygamber Efendimiz bu konuda şöyle buyurur:

“Beş vakit namaz ve Cuma namazı, namaz vakitleri ve iki Cuma arasında işlenen küçük günahların -büyük günahlar işlenmedikçe- kefâretidir.” (Müslim)

Namazı kılmamak büyük günahtır ve cehenneme girme sebebidir. Çünkü Rabbimiz, önceki kavimler hakkında şöyle buyuruyor:

“Onların (sâlih insanların) peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı bıraktılar. Nefislerinin arzularına uydular. Bu yüzden ileride azgınlıklarının cezasını çekeceklerdir.” (Meryem, 59)

Cenâb-ı Hak idrak ederek huşû içinde namazlar kılabilmeye bizleri muvaffak eylesin. Âmîn…

Kaynak: Sami Göksün, Yüzakı Dergisi

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.