F Klavyenin Faydaları Saymakla Bitmiyor

Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Genel Başkanı Erdem, F klavyenin yararlarının saymakla bitmeyeceğini, refleksleri geliştirerek ortopedik sorunları engellemesinin de bulunduğunu belirtti.

Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Genel Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili  Ekrem Erdem, 2013'te yayımlanan genelgeyle kamu kurumlarında “F” klavye kullanılmasının zorunlu hâle getirildiğini söyledi.

Mevcut klavyelerin 2017 sonu itibariyle "F" olanıyla değiştirileceğini bildiren Erdem, “Tabletler dağıtılıyor, Türkiye'de 15 milyon öğrenci var. F klavye ciddi şekilde yaygınlaşacak. Q klavye milletimizin tercihi değil, bir dayatmanın sonucudur. Türkiye'ye ithal edilecek daktilolar F oluyordu. İş bilgisayara geçince bu delindi. Bugüne kadar bir düzenleme yapılamadığı için bu yanlış klavye, istesek de istemesek de yaygınlaştı” dedi.

F klavyenin birçok özelliği bulunduğuna dikkati çeken Erdem, “Gelecekte F klavyenin dünyada da karşılık bulacağına inanıyorum. Dergimizin 84. sayısında bir yabancının yayımlanan yazısı vardı. İlk defa F klavye alıyor ve Türkiye değerlendirmesi yapıyor. Yani 'Türkler muhteşem klavye ortaya koymuş, kimse Q klavyeye mahkum değil' diyor. Bunu İngilizce için de söylüyor” diye konuştu.

“SIHHAT İÇİN DE YARARLI”

F klavye kullanımının, insan sıhhatine de olumlu katkıda bulunduğunu vurgulayan Erdem, şöyle devam etti:

“Göz sıhhati, ortopedi alanlarında insanlara katkı sağlıyor. Bilgisayara bakarak yazıyorsanız vücut serbest değildir ama 10 parmak yazdığınızda vücut nasıl rahat ediyorsa ona göre oturur. Bu da ortopedik rahatsızlıkları azaltır. Göz sıhhati açısından da ekrana bakma durumundan dolayı yararı var. 'Q klavyeyle de 10 parmak yazıyorum' diyenler olabilir, mühim olan bakmadan yazabilmek. Bunu sağlayan yalnız F klavyedir. F klavyenin kıymetini bilmek durumundayız. Kendi değerimizin kıymetini bilmiyoruz. Dışarıdan biri beğenirse üzerine düşüyoruz.”

Erdem,”Q klavyenin en mühim özelliği zor yazılmasıdır, F klavyenin ise saymakla bitmez. Bunlar arasında göz sağlığını koruması, refleksleri geliştirerek ortopedik sorunların önüne geçmesi gösterilebilir. Bir başkası kusurunu pazarlayabiliyor, biz değerlerimizi bilmeliyiz. Kendimizi keşfetmemiz lazım. F klavye de bu keşiflerden biridir. Bu keşfe direnen var, bugün de var, yarın da olacak” değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.